Başından beri takip ediyorum bu başlığı ve fikir alış-verişini... Halen ‘konuyu neden açtığını anlamıyorum Bıdıknur’ diyenler var, çok komik
) kaç kez de ‘başlığı yanlış atmışım’ demesine rağmen halen Bıdıknur’un üstüne gidilmiş, demek ki yazılanların tamamını okumamış bu kişiler, teşekkür ederiz Bıdıknur... Bence fikir alış-verişi güzel birşey, herkes birbirinden birşeyler öğreniyor, belki bakış açılarını değiştiriyor, geliştiriyor, kötü bir taraf yok ki bunun???
Ben de birşeyler yazmak istedim, ancak vaktim oldu.
Ben kadere, kısmete, yazgıya inananlardanım...
Ben engelli değilim, eşim omurilik felçlisi, birlikteliğimiz tamamen tesadüf eseri. Daha önceden de siteye yazmıştım, biz internet yoluyla tanıştık, ama bir arkadaşlık sitesinde değil. İkimizin de böyle bir şeye ihtiyacı yoktu zaten (yanlış anlaşılmasın, bu siteleri eleştirmiyorum). O sırada ikimiz de çok kısa bir yalnızlık dönemimizdeydik ama tamamen arkadaşça sohbet etmeye başladık. şehirlerarası sanal sohbetlerimiz sırasında da, hızlı bir şekilde birbirimize aşık olduk
) (bunu bu dönemde aşk öldü diyen arkadaşlar için söylüyorum). Daha geçen gün facebook profilime yazdım: ‘İki yıl önce tam da bu zamanlar bir adama aşık oldum, halen de aşığım’ diye (nazar değmesin)...
Siparişle gelmeyen bir AŞK’ı yakaladığımızı düşündüğümüz için de evlendik, kısa bir süre sonra 2. yıldönümümüzü kutlayacağız ve halen aşığız, mutluyuz çok şükür
)
İkimiz de çok zengin değildik ama yine de kurulu düzenlerimiz vardı yaşadığımız şehirlerde ama birlikte olabilmek uğruna herşeyimizi bıraktık ve bambaşka bir şehire yerleştik (bunu da engelli biriyle ancak para için evlenilebilir diyenler için söylüyorum).
Ben daha önce bir evlilik yapmıştım, benim gibi engeli olmayan biriyle... Eşimin de benimle tanışmadan kısa bir süre önce biten ciddi bir ilişkisi olmuş, o da hafif engelli bir bayanmış, evlenmeyi bile düşünmüşler ama kızın ailesi eşimle tanışmak zahmetinde bile bulunmamış, tekerlekli sandalyede olduğu için, yazık... ama her şerde bir hayır vardır, bizim yollarımız kesişecekmiş
))
İlk baflta benim ailem de tepki gösterdi ama sonra tercihime saygı gösterdiler...
Başlarda yazan Faruk34 arkadaşıma söylüyorum; ben kısmen senin bahsettiğin şehirli kızım, tangoya bile gitmeyi düşünmüştüm ama vaktim olmamıştı bir türlü
) Köyden gelmedim ama helal süt emdiğimi de düşünüyorum
tabii ki eşime hizmet de ediyorum, onun yapamayacağı şeyleri yapıyorum, yardım ediyorum ama o da bana yardım ediyor, oturduğu yerden yapabileceği şeyleri yapıyor. Her sabah beni işe bırakıyor, akşam alıyor, vs vs. Hayatı paylaşıyoruz...
Evimizde de herkes kendi konforundan fedakarlık ediyor; ben çok sevdiğim için yerdeki halılarımın bazılarından vezgeçmek istemiyorum, kocam bana saygı duyduğundan sesini çıkarmıyor, buna karşılık ben de onun rahat hareket edebilmesi için çok sevdiğim sehpamdan vazgeçiyorum vs vs
1-2 gün önce de eşim yazmış, doğru, kocamı Kalkan’a ve İstanbul’a sürükledim. Yoruldu gerçekten, ama bana ayak uydurmak için de elinden geleni yaptı (bunları, sevdiğim, onun da seveceğini düşündüğüm, kaçırdığı bazı şeyleri onunla paylaşma arzusuyla yaptığımı bildiği için). Biraz da kendi kuvvetime güvenerek, Kalkan’ın dik yokuşlarında kocamı ittirmeyi başardım, İstanbul’da vapurdan martılara simit attık, Beşiktaş’tan Ortaköy’e yaya gittik (tek başına bir engelli için gerçekten zor, ben tek başıma bile yürürken zaman zaman küfür ederdim deforme, aşırı yüksek kaldırımlara, bu sefer birlikte ettik), sahilde kahve içtik, adaya gittik, vs vs.
Eski işyerime uğradık (aşkım uğruna ayrıldığım), eşimi tanımadan bana hafif yollu tepki gösteren arkadaşlarım tanışınca ne kadar harika, sempatik bi adamla evlenmiş olduğumu gördüler ve benim için mutlu oldular
Bence durum; engelli (bay/bayan) engelsizi tercih ediyor, kendinden az engelliyi tercih ediyor vs olmamalı. Herkes hayata katılmalı, fark gözetmeksizin hayatına aşkı çağırmalı, karşısına çıkan kişiyi tanımaya çalışıp, yaşamdan birlikte ne kadar zevk alıyor olduklarını tartmalı. Biraz da kadere bırakmalı...
Ben artık eşimi engelli gibi göremiyorum, o benim hayat arkadaşım.
3. şahısların tepki göstermeleri bana vız geliyor ama birlikteliğimize halen tepki almıyor da değiliz...
Bu başlıkla bağlantılı olarak başka bir konuya değinmek istiyorum. Sürekli tartışılan konu, engellilerin hayata katılımı konusu. Benim eşim gayet sosyal bir engelli, Türkiye’deki her engelli onun gibi olabilse (tabii ki altyapı da uygun olabilse), ayrımcılık, hor görme de ortadan kalkar. Engelli olmayan insanlar da daha bilinçli ve saygılı olabilseler, engellilerin daha fazla hayata katılımını sağlayacak ortam oluşur. Sokaklarda daha fazla engelli demek toplumdaki önyargiyi kaldırır.
Türkiye’de her kesimden insanın takip ettiği dizilerin yönetmenlerine, senaristlerine ulaşmayı düşünüyorum. Dizilerdeki olaylar, kişiler direk topluma yansıyor. ‘Engelli olma’ öğesini, senaryo kısıra girdiğinde başrol oyuncusuna kaza geçirtip dramatizasyondan konu zenginleştirme olarak kullanacaklarına (bütün dizilerde, mutlaka oluyor), başından itibaren dizilerde tüm karakterlerle birlikte gayet normal bir şekilde hayata katılmış bireyler gibi kullansalar toplumu bilinçlendirebilirler diye düşünüyorum. Sadece özel günlerde 'engellilerimizi unutmayalım' gibi söylemler çok kısa süreli, bilinç uyandırmıyor, gelip geçici. Ben bu konuda elimden geleni yapacağım...
Çok uzun bir yazı oldu, bitirebildiyseniz sabrınızdan ötürü sizi tebrik ederim, kendi adıma da teşekkür ederim,
sevgiler hepinize...
ÖZEL NOT: Havva_vuu, biz de seni seviyoruz
)