Daha önce yine bu sitede derneklerle ilgili bir başlığa şunları yazmıştım.
http://www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=13187
''Ne diyeyim dernekler haklarımızı savunmuyor mu diye soran kafalara bilmem ki? Orda kimse yok, diyeyim mi? Orası boşaltıldı diyeyim mi? Orada senin olman lazımdı değil mi, diyeyim mi?
Sen kendine dön de sor bu soruyu,diyeyim mi? Yani ben kendi haklarımı biliyor muyum, onları savunuyor muyum diye kendine sor, diyeyim mi? Sen sadece hesap sor, çünkü onlar senin eşşeğin, senin uşşşağın nasıl olsa, diyeyim mi? Sen kendine soramadığın soruları, veremediğin cevapları başkalarından nasıl istersin? Senin orada olmaman için milyon tane nedenin olabilir... Saygı duyarım... Ama orada olanın da seni eleştirmek içinde milyon tane nedeni olacaktır... Sense tam tersini yapıp, arsızlık yapıp onu eleştiriyorsun... Hem orada ne işin var diye? Hem de haklarımızı yeterince savunamıyorsunuz diye? Bu nankörlüktür... Saygı beyler, saygı gösterin... Yada buyrun siz öne geçin... Örgütlenmenin önü,önemi en azından kafalarda açılmalıdır…
Sanal alemin alternatifi değildir dernekler... Derneklerin de alternatifi sanal alem değildir.. İş çıkışı tanıdığın, çıplaklık derecesinde bildiğin insanlarla bir çayın tadı başka olur... Onlardan mutlaka birinin, birilerinin olacağı yer derneklerdir... En kötüsü bu işe yarar...''
TSD içinde büyüdüm sayabilirim kendimi.. Hem içinde kalmayı başardım hem de eleştirel bakmayı öğrendim oraya.. Öğrendiğim kesin şeyleri başlıklar altında toplayayım isterseniz..
- Dernekler üyelerinin kalitesiyle doğru orantılı olarak prestije sahiptir.. Kalitesizlik her zeminde olduğu gibi kalite olanı ortadan kaldırmaktadır.. Sonuçta her üyenin bir oyu vardır..
- Üyeler, dernekleri devletin resmi bir kuruluşu sanmaktadır.. Oralara bir takım paraların aktarıldığını, bu paralarında yöneticler tarafından talan edildiği sanılmaktadır..Y ok böyle bir şey.. Kendin temin et, kendin pişir
ve kendin ye sistemi geçerlidir derneklerde.. Yöneticilerin en büyük kabusu, kapıya kilit vurmayı önlemektir..
- Dernekler bütün diğer derneklerde olduğu gibi, bir çıkar birliğini, düşünce birliğini temsil eden insanlar tarafından kurulur ve maddi külfeti de üyeler tarafından üstlenilir.. Bildiğim kadarıyla bu külfet aylık 2 ayıllık 24 ytl dir..
- TSD her nedense kendi adından da kaynaklanan bir hata ile tüm Türkiye'nin sakatlarını kucaklıyor sanılmaktadır.. Oysa TSD ortopedik engellilerin bir örgütlenme çatısıdır.. Avşa kampı adı sık sık geçen Dostum Kemal bey de sadece sadece TSD İstanbul Şube Başkanıdır ve kendi üyeleri için o kampı yaşatmaya çalışmaktadır.. Bu alanda açlık ve boşluk o kadar fazladır ki kendisini diğer illerden gelenlerede hizmet vermek zorunda hissetmektedir..
Kemal Bey o kampı yaşatmak için sponsor firmaları tek tek arayarak, ayaklarına giderek iaşe temin etmektedir..
- TSD engelli örgütlenmeleri içinde ilktir ülkemizde.. Çıkan pek çok yasada onun hizmetleri olmuştur.. Çıkarılan pek çok yasada onun düşüncesine başvurulmuştur..
- TSD'nin başınada, pek çok derneğin başına gelen gelmiştir.. Ekonomik zorlukların içine devlet atmıştır dernekleri.. Amaç pasifize etmenin bir yoludur..
- Orada yetişen nitelikli pek çok insan derneği terketmek zorunda kalmıştır..
- Dernek yöneticileri, dernek yönetmeyi bir meslek haline getirmiştir.. Derneklerini bir iş yeri, dükkanları gibi görmeye başlamıştır.. Çünkü oraları sayesinde sosyal bir statü sağlamış genellikle eğitimsiz insanlardır..
Çürüme demesekte, durgunluk ve gerileme böyle başlamıştır.. Tüzüklere ilk konacak madde yöneticlerin iki dönemden fazla yöneticilik yapamayacağı olmalıdır.. Şu anki Genel Başkan aşağı yukarı 30 yıla yakındır değişik kademelerde yöneticilik yapmaktadır.. Ve kendisi istemedikçede onu oradan alacak güç yoktur.. Demokrasi aynı Türkiye'de olduğu gibi işlemektedir.. Başkan kendini seçenleri seçer.. Başkanı da onlar seçer..
- Şu yanılgıya düşmeyin sakın.. Derneklere şu iletişim çağında ihtiyaç yoktur.. Tam tersi derim hep.. Yasalarımız kişileri değil, tüzel kişileri muhatap kabul eder.. Kişileri yada sahip olduğu güçleri kuşkuyla karşılar yasalar..