cybill Merhaba, az yukarıda esas numarası yazılı Yargıtay ilamı dosyası bize aittir, Hastalık oran, yargı süreci ve diğer hususlar ilamda yazılıdır, henüz emekli olmadı.
30.06.2022 De yerel mahkemesinde bozma sonrası duruşması vardır, Bozma ilamı gerekçesinde gösterilen doğrultuda duruşma günü, Bozma ilamına uyularak ve bozma ilamında gösterilen eksikliklerin ikmal edilmesi açısından yeniden rapor düzenlenmesi için Dosya ATK 2.Üst kuruluna gönderilecek ve İlamda gösterildiği şekilde '' 12.04.2005 tarihinden önce maluliyetinin bulunup bulunmadığı yönünden rapor almak.
SGK' 2014 Tarihli Tahsis talebe binaen %60 Malul saymış ise de '' İşyerine maluliyetini gerektiren hastalık ve arızası ile girdiği iddiası ile ret etmiştir ''
Bu karara karşın 2017 de Açılan Kurum işleminin iptali davasında ise.
Adli Tıp 3. ihtisas kuruluna, duruşma zaptında sorulan şu hususa karşın : Davacının maluliyetinin, hastalık ve arızaların ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı 12/04/2005 tarihinde var olup olmadığı ve maluliyetin bu tarih itibari ile bulunup bulunmadığı yönünden rapor alınmasına, ayrıca maluliyetin daha sonra çıktığının belirlenmesi halinde bu hastalık ve arızanın tahsis talep tarihinden ( 05/06/2014 - 31/08/2013 ) tarihine kadar çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti işlemlerinin yönetmeliği çerçevesinde 01/09/2013 tarihi sonrası için maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliği çerçevesinde malul sayılmayı gerektirir derecede bulunup bulunmadığı, malul ise malullük halinin hangi tarihte oluştuğuna dair ayrıntılı rapor düzenlenmesi, ayrıca dosyamızın tarafınıza gönderildiği bilgilerinize rica olunur.
ATK 3.İhtisas Kurulundan gönderilen raporda ise : SONUÇ
Mevcut belgelere göre ..... 'nın ......doğumlu mevcut hastalık ve arızaları nedeniyle 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında çalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağı oy birliği ile mütalaa olunur.
Bu rapora karşı mahkemesince ATK 2.Üst Kuruluna sorulan husus şöyledir : Dosyaya konu bilgi ve belgeler yazımız ekinde gönderilmiştir.
Aşağıda bilgileri yazılı bulunan şahsın SGK Yüksek Sağlık kurulunca malul kabul edilmesine karşın 506 sayılı kanun 53. Maddesinin B fıkrası hükmünce (
5510 sayılı kanun geçici 10. Maddesi gereği ) maluliyet sigortası yardımlarından yararlanamayacağının bildirildiği, Adli Tıp 3. İhtisas kurulunun ise .....'nın malul olmadığına kararverdiği görülmekle YSK ve ATK 3. İhtisas Kurulu kararları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyamız gönderilmiş olup; ATK'ca gerekli görülmesi halinde Mahkememize randevu gününün bildirilmesi halinde .....'nın ATK'da hazır bulundurulacağı hususları bilgilerinize rica olunur.
ATK 2.Üst Kurulundan verilen rapor cevabında ise : SONUÇ:
......hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde;
Mevcut belgelere ve Üst kurulumuzda yapılan muayene bulgularına göre.....'nın mevcut hastalık ve arızaları nedeniyle 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında çalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağı oy birliği ile mütalaa olunur.
Bu rapora karşın Mahkemesince : Dosyaya konu bilgi ve belgeler yazımız ekinde gönderilmiştir.
Kurumunuzca mahkememiz 2017/734 esas sayılı dosyasında eksik rapor hazırlandığı anlaşılmakla; söz konusu eksikliğin giderilmesi açısından dosyanın yazımız ekinde kurumunuza tevdi ile,.....'nın ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte maluliyeti gerektiren arıza ile birlikte işe girişinin olup olmadığı ve derecesini belirtir şekilde rapor hazırlamak ve maluliyet başlangıç ve bitiş tarihinin usulünce belirlenmesi, ayrıca YSK ve ATK 3. İhtisas kurulu raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve dosyamızın 04/06/2020 tarihinden önce mahkememize gönderilmesi, bilgilerinize rica olunur. 24/02/2020
ATK 2. Üst Kurulundan verilen cevap ise : İlgi:24/02/2020 tarihli ve 2017/734 sayılı yazınız;
Önceki Genel Kurul yapısı Birinci Adli Tıp Üst Kurulu, İkinci Adli Tıp Üst Kurulu ve Üçüncü Adli Tıp Üst Kurulu olmak üzere 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 03/11/2016- 6754 ve ilgili maddelerinde görevleri tanımlanmış olan üst kurul yapısına dönüşmüştür.
Adli Tıp Üst Kurulları, 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 03/11/2016- 6754 ve ilgili maddelerinde görevleri tanımlanmış olan üst kurul yapısıdır.
Adli Tıp Kurumu Teşkilatı ile ilgili Cumhurbaşkanlığının 4 sayılı kararnamesinin 16. Maddesi 1 nolu fıkrasında belirtildiği üzere Adli Tıp Üst Kurulları;
Adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri,
Adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşler ile Adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
Adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet halinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri ve
Adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri inceler ve kesin karara bağlar.
Davacı vekilince itirazların Adli Tıp Üst Kurulunun görev tanımlarını yapan Adli Tıp Kurumu Kanununun ilgili maddelerine uyar şekilde Adli Tıp Üst Kurulunca değerlendirmeyi gerektirecek ölçütlerin hiçbirini karşılamadığı
İlgi yazınız ile gönderilmiş olan dosyanın yeniden değerlendirilmesinde; kişi hakkında Adli Tıp İkinci Üst Kurulunca 12.12.2019tarihli oturumda 2243 karar sayılı mütalaa ile sorulan hususlarda görüş bildirildiği, Üst Kurul mütalaasının düzenlenmesinde dosya içerisinde mevcut tüm tıbbi evrak, adli tahkikat evrakı ve bilirkişi raporları ile taraflara ait itiraz dilekçelerindeki hususların değerlendirildiği ve aynı hususlarda yeniden değerlendirme yapılamayacağı, Adli Tıp Üst Kurulunun Adli Tıp Kurumu açısından son karar mercii olduğu, ve fakat Adli Tıp Kurumu'nun tüm birimlerince düzenlenmiş mütalaaların birer kanaat raporu oldukları ve karar verme aşamasında mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olmadıkları,
.../...
-2-
Dosyanın bu haliyle Cumhurbaşkanlığının 4 sayılı kararnamesinin 16. Maddesi 1 nolu fıkrası kapsamında değerlendirilmediğinden İkinci Üst Kurulu Gündemine alınmasını gerektirecek özellikler taşımadığı ve bu nedenlerle tekrar üst Kurul gündemine alınamayacağı anlaşıldığından herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın iadesi uygun görülmüştür.
Bilgilerinize arz ederim.
Bu silsile sonunda Dosya Üniversite hastanesine tevdii edilerek '' YSK ATK.3 İhtisas VE ATK 2. Üst kurulu raporları arasında ki çelişkinin giderilmesi ve adı geçen sigortalının 12.04.2005 tarihinden önce maluliyetinin olup olmadığı maluliyet daha sonra oluştu ise oranını ve maluliyet başlangıç tarihinin belirlenmesi istenmiş.
Üniversite hastanesince düzenlenen raporda ise : Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalından alınan 09.04.20221 tarihli raporda ise şahsın işe giriş sırasında malul olmadığı, sonrasında hastalığının ilerlemesi ve tedaviye yanıt vermemesi nedeniyle malul hale geldiği, maluliyet oranın da zaman geçtikçe artarak, son durumda %80e ulaştığı, halihazırda şahsının durumunun tedaviyle çalışma olanağı vermeyen şeklinde nitelendirelebileceği şeklinde kanaat belirtildiği, davacının ilk sigortalılık tarihinin 12.04.2005 olduğu anlaşılmıştır.
Çelişkiyi giderir bu raporun hükme esas alınması gerekip davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekir iken, Yerel mahkemece Çelişkili ATK. 2 Üst kurulu raporuna itibar edilerek davanın REDDİNE karar verilmesi üzerine, İstinaf Tarafından ise şu gerekçe ile davanın reddine : Davacı vekili; Davacının ilk defa 12.04.2005 tarihinde çalışmaya başladığını,Sizoaffektif Bozukluk-A Tipik Psikoz tanısı ile tedavi gördüğünü, ....'nın malulen emeklilik talebiyle Kuruma müracaatının işyerine maluliyetini gerektiren hastalık veya arızasıyla girdiği iddiasıyla talebin reddedildiğini, YSK tarafından aynı kararın verildiğini, sigortalının ilk işe girdiği tarihte %60 malul olmadığını, 1800 prim gün ve 10 yıllık sigortalılık şartlarına haiz olduğunu belirterek YSK'nın 2014/11825esas, 80/14373 sayılı 17.10.2017 tarihli kararınıniptaline karar verilmesini, sigortalının malulen emekliliğinin tespiti ile tahsis talep tarihi olan 05.06.2014 tarihinden geçerli olmak üzere malulen emekli aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
DAVALININ CEVABI :
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
HÜKÜM ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili; YSK'nın sigortalının ilk işe girdiği tarihte %60 oranında malul olduğunu belirtmesine rağmen Adli Tıp Kurumunun sigortalının işe girdiği tarihteki maluliyet durumunu değerlendirmesi gerekirken %60 oranında malul olmadığına karar verilmesinin net bir çelişki olduğunu, üniversitelerden seçilecek uzmanlardan oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU :
Davacıya maluliyet aylığı bağlanıp bağlanmayacağı konusudur.
GEREKÇE :
5510 sayılı Yasa'nın 95.maddesinde, Kurum sağlık tesisleri tarafından düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz haklarının olduğu düzenlenmiş; 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kararının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmadığı, diğer ilgililerin Adli Tıp Kurumu Başkanlığından Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri belirtilmiş; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2010 gün ve 10-390/449 sayılı kararında, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki olması durumunda, Adli Tıp Yasası'nın 15.maddesi gereği Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan çelişkiyi giderici rapor alınması gerektiği belirtilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Davacının maluliyet aylığı talebinin Kurum tarafından 506 sayılı Yasa'nın 53.maddesinin A fıkrasına göre malul durumda sayılmış ise de; işyerine maluliyeti gerektiren arıza ile girmesi nedeniyle malullük sigortasından yararlamayacağı gerekçesiyle reddedildiği, YSK'nın 17.10.2017 tarihli kararıyla işyerine maluliyeti gerektiren hastalık ve arızası ile girdiğinden malullük sigortasından yararlanamayacağının tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun 19.08.2019 tarihli raporunda davacınınçalışma gücünü %60'ını kaybetmemiş olduğu, Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu'nun 12.12.2019 tarihli raporunda çalışma gücünün %60'ını kaybetmemiş olduğunun tespit edildiği, birbirini doğrulayan Adli Tıp Kurumu raporları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf isteminin reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığını,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
İlişkin, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 03.11.2021 tarihinde oy birliği ile tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu olanaklı olarak karar verildi.
Dosyanın Yargıtay Temyizi incelenmesinde : Dava, maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Barış Kılıç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, Davacının ilk defa 12.04.2005 tarihinde çalışmaya başladığını, Sizoaffektif Bozukluk-A Tipik Psikoz tanısı ile tedavi gördüğünü, malulen emeklilik talebiyle Kuruma müracaatının işyerine maluliyetini gerektiren hastalık veya arızasıyla girdiği iddiasıyla talebin reddedildiğini, YSK tarafından aynı kararın verildiğini, sigortalının ilk işe girdiği tarihte %60 malul olmadığını, 1800 prim gün ve 10 yıllık sigortalılık şartlarına haiz olduğunu belirterek YSK'nın 2014/11825 Esas, 80/14373 sayılı 17.10.2017 tarihli kararınıniptaline karar verilmesini, sigortalının malulen emekliliğinin tespiti ile tahsis talep tarihi olan 05.06.2014 tarihinden geçerli olmak üzere malulen emekli aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle, istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının çelişkili olduğunu, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalından alınan raporun lehe olduğunu ve buna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamı incelendiğinde,05.06.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunan davacıya, maluliyetinin bulunmadığının belirtilmesi sonrası Yüksek Sağlık Kurulunun 14.01.2015 tarihli raporunda, maluliyeti gerektirecek hastalık ve arıza ile işe girdiğinin belirtildiği, 09.06.2017 tarihli tahsis talep üzerine, Yüksek Sağlık Kurulunun aynı hususu tekrar belirttiği, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu ileson olarak Adli Tıp 2. Üst Kurulundan alınan raporlarda ise davacınınçalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağının belirtildiği, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalından alınan 09.04.20221 tarihli raporda ise şahsın işe giriş sırasında malul olmadığı, sonrasında hastalığının ilerlemesi ve tedaviye yanıt vermemesi nedeniyle malul hale geldiği, maluliyet oranın da zaman geçtikçe artarak, son durumda %80e ulaştığı, halihazırda şahsının durumunun tedaviyle çalışma olanağı vermeyen şeklinde nitelendirelebileceği şeklinde kanaat belirtildiği, davacının ilk sigortalılık tarihinin 12.04.2005 olduğu anlaşılmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, en son Adli Tıp 2. Üst Kurulundan alınan raporda çalışma gücünün en az %60 ını kaybetmediğinin bildirildiği, davalı Kurum nezdindeki Yüksek Sağlık Kurulu tarafından ise davacının çalışma gücünün en az %60 ını kaybettiği ne var ki, bu durumun ilk işe giriş tarihinden önce olduğunun belirtildiği ve bu durumun davalı Kurumu bağladığı belirgin olmakla, dosyadaki tüm raporlar nazarında, davacının ilk işe giriş tarihi olan 12.04.2005 tarihinde maluliyetin bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıp 2. Üst Kurulundan rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
M. TAŞ
Üye
A. İNCEMAN
Üye
Y. AKINCI
Üye
Ş. ÖZYÜRÜR
Üye
K. GÜNGÖR
E.Ü.G.
Karşılaştırıldı.
K.Şefi: A.ÇETİNKOL