Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Dikkat!!! Tema lisans bilgilerinize erişilemiyor, lütfen www.xenforo.gen.tr yönetimi ile iletişime geçiniz. Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[zerdali] saklımdakiler

zerdali

Üye
Üyelik
22 Mar 2007
Konular
18
Mesajlar
112
Reaksiyonlar
0
Masumduk doğarken, habersizdik acılardan, gözyaşlarından, mutsuzluklardan.
Bizler büyüdük dünyanın tozpembe olmadığını gördük. Acılar tatdık tek tek. Önce aşk acısını çektik. Sevdik hem de çok bitmeyecek sandık sevdamız. Aşk acısı yüreğimizi paramparça etti, kapanmayan yaralar açtı. Bir daha hiç sevmeyeceğiz sandık, ama öyle aşklara tutulduk ki yüreğimizdeki yaralarda sadece izler kalmıştı acının izleri.
Oysam ki en büyük acıyı yaşamamıştık, ölüm acısı, kaybetmek, bir daha görememek, dokunamamak.
Ölüm, işte en büyük acı, en büyük kayıp. Ne yürekte yaralar kabuk bağlar ne de izler.
Hangi acı daha büyüktür, ayrılık mı? Ölüm mü?
Elbette ölüm. Kaybedersin bir daha göremezsin, kalp atışını duyamazsın. Ayrılık, uzakta da olsa yaşadığını bilirsin, dokunamazsan da o bir yerlerde nefes alıyor, bu acını hafifletir. Büyümek için o kadar acele ederiz ki, her şey tozpembe sanırız, bizler büyürüz acılarda büyür bizimle beraber…
 
YÜREĞİMDESİN

Aşka küsmüştü yüreğim bütün kapılarımı kapatmıştım,
İçimde ki mavileri dondurmuştum ve gidenlere ağıt yakmıyordum artık.
Sen bir kış akşamı çıktın karşıma,beni temmuz sabahlarına götürdün
Yıllardır beklediğim ve özlediğimdin.
Beni teslim aldın,yıllardır koruduğum topraklarımı,
Kimseye açmadığım en kuytu köşeleri bir gecede fethettin.
Sınırlarımdan içeriye girdin.
Yüreğimin en gizli el değmemiş köşelerinde sen varsın artık.
Delice sevmenin ne olduğunu seninle anladım.
Görmeden dokunmanın, dokunmadan sevmenin ne olduğunu öğrendim
Eğer bu dünyada biri bu değerde sevilecekse bu sadece sen olmalısın
Ölmeyi düşündüğüm bu hayatı artık çok seviyorum,
Çünkü bu hayatın içinde artık sen varsın.
Yağmurun ıslattığı taze toprağın kokusunda,denizin mavisinde
Ufukta kaybolan geminin içinde sen varsın.
Seni hatırlamak istersem,her yeni doğan günle çıkarsın karşıma,
Güneş olur ışığınla aydınlatırsın sabahlarımı.
Buram buram kahve kokarsın,rüzgarın fısıltısında dinlerim seni
Bazen de tren tıkırtılarında bulurum seni.
Aslında sen benim görmek istediğim her yerdesin
Gökyüzündeki beyaz bulutların arasındaki maviliklerde,
Başımı yukarı kaldırıp bakmam yeterli.
En saf halinle bir bebeğin yüzündesin.
Sana dokunmak istersem bir gül goncasına dokunurum.
Papatyaların kırları en masum halleriyle süslemesidir seni sevmek,
Gelinciğin kırılgan halidir tenine dokunmak,
Kardelenin kara inat yüzünü güneşe göstermesidir seni özlemek.
Bir lalenin bazen boynu bükük,bazen dik tutmasıdır başını;
Asidir, inatçıdır ve kıskançtır.
O kadar kıskançtır ki kendi bedeninde başka laleye açması için izin vermez.
Tıpkı yüreğim gibi senin aşkından başkasına yer yok.
Senin gözlerim değil,yüreğim gördü ve ben seni kocaman bir yürekle seviyorum
Sen hiç gitmedin,görmek ve dokunmak istediğimde hep var olduğun yerdesin
YÜREĞİMDESİN…
 
Yüreğine Sağlık . .

Kalbimde Arama O Eski Yerini Sen Gözümden Akıp Giden Sele Karıştın . .

Bi Zamanlar Herşeyimdin Şimdi Hiçbişeyimsin . .
 
Görmeden dokunmanın, dokunmadan sevmenin ne olduğunu öğrendim..

zerda manyaq bişey olmuş bu ya

süper :wink:
 
yorumlar için teşekkürler,beğendiğinize sevindim
 
Sen korsan yüreğine pusuda Son avını beklerken
Ben masal mavisi rüyalarda
Seni düşlerken
Gönlümü avuturum vuslat kokan Düşlerde
Korsan yüreğine aşka ırmaklar akarken
Bir martı çığlığı içimdeki haykırış
Hercai akşamlarda baharı beklemek
Ben yıkılmaz sanmıştım sevdamı
Oysam kumdan kaleler yapmışım
 
İSTANBUL
Sen İstanbul kadar uzak,yanlızlığın kadar yakınsın
Sana uzak bu şehir, denizin köpüklü dalgası ve senin kokun. Gemiler geçer martı çığlıkları arasında. İstanbul senin gözlerinde, bir martı gibi süzülsem denizinde İstanbul kokan tenine sarılsam. Rüzgarların fısıltısında demir atsam limanına yüreğin tek sığınağım. Sen İstanbul kadar uzak olsan da biliyorum ki bir gün yollarımız birleşecek…
 
ABLAM ŞİİRLERİN NE MÜKEMMEL,YÜREGİNE SAGLIK KALEMİNE KUVVET,SEVGİ İLE YAŞA VE ÖYLE KAL
 
Sensizlik cenderede kalmış ruhumun sessiz çığlığı
Öksüz kalmış bu beden
Bugün bu şehrin yarısı seninle gidiyor,
Yüreğimi de alıp beni boşlukta bırakıp gidiyorsun
Umursamaz bir tavırdı gidişin
Hüzün ve yalnızlık düşmüş şehre
Avuçlarımda tırnak izleri
Ayaklarımda prangalar, zindanlarda bu şehir
Azad eyle yüreğimi, sürgün değil benim ki esaret bir sevda.
 
Acı ve ıslıklı bir rüzgâr esiyor
Usul usul yağan kar içimdeki ateşi söndüremez
Bu şehrin yarıs seninle gidiyor bugün
Yüreğimi de alıp boşlukta bırakıp gidiyorsun
İzin kalır elinin değdiği her yerde
Parçalanmış bir hayat benimkisi
Sen yoksun hüzünler kaldı bana
Deli dolu mavi aşklarla sonsuz acılar bıraktın.
Hercai bir aşk seninki, kardelen gibi güçlü değil
Seni yazsam bu arsız geceye, yağmurun sorduğu ıslak sokaklara
Titrek bir lambanın altında lacivert bir gecede ölümü beklemek
Işığın hüznüdür gözlerinde yansıyan.
Dalgaların çığlığıdır yüreğimdeki isyan
Sönmüş bir deniz feneridir umutlarım.
 
Tarumar olmuş yürek, katar katar geçer acılarım rayların üzerinde
Acı acı çalar düdüğünü
Akşam kızıllığı çökmüş raylara.
Uzaklaşan istasyon kara dumanını savuran tren acılara kucak açmış ilerliyor
Tahta bir bavulda yalnızlığım
Ellerim sensiz gidiyorum bu şehirden
Yeniden başlamak sen olmayan bir hayata
Sabahlara sensiz uyanmak
Yarım kalan her şeyim senin gözlerindi
Şimdi bilinmezliğe yol aldım rayların üzerinde
Katarlara yükledim acılarımı ve sensizliği
Avuntuydu benim umutlarım
 
Zerda şiirlerinin hepside çok çok güsel : )
 
ORADA KAL

Uzakların türküsü bu ,sol yanım senin yaranla dolu
Boşluğun girdabındayım çektikçe çekiyor beni
Bir izin bile kalmadı bana,ne bir mezar taşın nede bir parçan
Uzaklardan geldin bir yağmur damlası gibi
Yine uzaklara gideceksin cam kırıklarıyla
Ah ömrüm,sol yanımın derin yarası
Tutunamadım sevdam,uzakların türküsü
Cam kırıkları acıtmasın canını
Sen uzak ol ama,hep sol yanımda kalan derin bir kesiksin
Kabuk bağlamayan bir kesik, ben o kesiğe tuz basıp hep kanatacağım
Sen orada kal diye.
 
YALNIZLIĞA İNAT

Yalnızlığa inat bütün gece seni bekledim
Karanlığa ve ayaz geceye inat
Hiç gelmeyeceğini bilerek bekledim
Kimbilir belki gelirsin, kapım çalınır diye
Seni bekledim.
Sabırla geceyi tespih çeker gibi uyumadan bitirdim.
Yağmur altında saatlerce dolaşmak dudaklarımda ismin, yüreğimde sevginle ıslandım yağmurlarda.
Kaçmadım yağmurlardan, beni ıslatan yağmur değil
Aşkındı
 
Canım bu şiirler çok güzel :)

Ne kadar güzel ifade etmişsin.Gönlüne sağlık :)
 
kusura bakma ama güzel olmamış ben acık sözlü olmayı severim evet güzel olmamış MÜKEMMEL bişi olmuş :D
ama dikkatimi ceken bi nokta var şiirlerinde sürekli gece ve mavi yi kullanmışsın özel bi nedeni varmı
ayrıca hakikaten mekemmel olmuş eğer elinde daha varsa bizimle paylaşma kitap bastır oradan alalım ciddi olarak söylüyorum
 
ONUN KALBİ

Genç kadın gözlerini açtığında aradan üç gün geçmişti. Kendini öyle uzaklardan gelmiş hissediyordu ki? Neler olmuştu o uyurken, gözlerini kapattığında kara bir boşluk kendini yutuyormuş gibi geldi bir daha hiç uyanmayacakmış gibi geldi kendine. Şimdi yorgundu ama yaşıyordu hayata yeniden merhaba diyordu ama bir gariplik vardı gözleri birini arıyordu onu bir türlü görememişti, neden yoktu söz vermişti oysam orada olacağına ilk onu gözleri görecekti, onu elini tutacaktı o ortalıkta yoktu. Beklide yeni uyandı yanına kimseleri bırakmıyorlar diye düşündü böylelikle kendini teselli etti.
Fakat aradan bir hafta geçmişti genç adam ortalıkta yoktu, kimse bir şey söylemiyor herkes susuyor ve bir şeyler gizliyordu. Genç kadın merak içinde neler olduğunu çözmeye çalışıyordu acaba terk edilmişti mi? Hasta yatağında, başka birini mi? seviyordu sevdiği adam neler oluyordu. Sevdiği adam onu öyle çok seviyordu ki onu bırakamazdı, bir şeyler vardı ama ne bunu çözmeliydi o bu duygular içindeyken genç kadının arkadaşı ona bir mektup vermek üzereydi, bu mektup sevdiği adamdan dı? Neden kendi gelmemişti de bir mektup göndermişti bu kadarmıydı onun sevgisi, ona verdiği değer. Öyle öfkeliydi ki? Mektubu yırtmak yok etmek istedi ama yapamadı buruşturup yere attığı mektubu okumaya karar verdi. Zarfı açıp mektubu okumaya başladı.

Canım…
Eğer bu mektubu okuyorsan gözlerini açmış ve hayattasın demektir. Sözvermiştim yanında olmaya ama olmadı birtanem. Bedenim yanında değil, elini tutamıyor olabilirim. Ama senin bedenindeyim içindeyim. Yaptığım şeyden pişman değilim. Seni cam bir bölmenin arkasında çaresizce izlemek, hiçbir şey yapamamak, her umut dolu gelen haberin umutsuzluğa dönüşmesi hiçbir organın senin kalbine uymaması her gün seni de beni de bin defa öldürüyordu. Ellerimden kayıp gitmene izin veremezdim, ben sensiz yaşayamam. Ben sensiz nasıl yaşarım diyeceksin evet sen bensiz yaşarsın çünkü kalbim sende olacak sende yaşayacağım.
Sen gözlerini açtığında kalbim senin bedeninde atacak ve senin bedeninde yaşayacağım. Ben huzur içinde öleceğim sende huzurlu ve mutlu ol. Unutma ben seni kimseyi sevmediğim kadar çok sevdim kalbimi verecek kadar çok. Seni gördüğüm o ilk gün beyaz elbisenin içinde salona bir melek gibi girmen halen gözlerimin önünde, sen o an salona değil benim kalbime konan bir melek oldun, eğer bir bu dünyada yaşayacak ise o sensin. Affet beni seni yalnız bıraktığım için ama bunu yapmalıydım. Ama kalbim seninle ikimiz bir olduk şimdi, seni kalbime saklayıp, kalbimi de sana emanet ederek gidiyorum. Tek ve son aşkım seni seviyorum.
Genç adam hastane odasında tek bir kurşunla kendi canına son veriyor sevdiği kadın için.
Genç kadın neye uğradığını şaşırmış bir şekilde
Bu en son düşüneceği hatta aklına bile getiremeyeceği şeydi. O çok sevdiği insan yoktu artık kendi hayatını kurtarmak için hayatına son vermişti. Ölmek istiyordu yok olmak ama bunu yapamazdı sevdiği insanın kalbi onun bedenindeydi kendini öldürseydi onu ikinci kez öldürmek olacaktı. Onun kalbiyle onsuz ve onunla yaşayacaktı, artık iki kişi için kalbine iyi bakacaktı. Yaşamalıydı sevdiği için, yaşamalıydı ama kimseyi o kalbe sokmadan.
Kimseyi sevmeden tek bir aşk yaşadı oda bedenin de taşıdığı kalbin sahibini, onu severek yaşadı ömrünün son gününe kadar, son nefesini verdiği an bile genç adamın ismi vardı dilinde. Ne çok sevmişti onu ve ne çok sevilmişti bir kalp verilecek kadar çok .
 
buna sadece mükemel denir

zerdaaaa sen gercekden bu sitede parmakla göztrilecek bir insansın cok güzel yazmışın cok cok beğendimm sevgi aşk saygı hebsi buradaa işdee cok etkeliyici anlatmışın herzaman böyle düşünür böyle duygusal bir okadarda mantıklı ol canım dosdum
 
AŞK

Eski kitap arasında çıkan kurutulmuş bir gül eskilerden gelen unutulmaya yüz tutmuş ya da kendisinin öyle sandığı bir aşk yeniden canlanmıştı. Sırasımıydı şimdi eskiyi anmanın, üzerinde on yıl geçmiş bir aşkı tekrar hatırlamanın. Nereden indirmişti rafda duran o kitabı, neden sayfalarını açmıştı o güle rastlamıştı. On yıl önce ilk buluşmalarında sadece bir gül getirmişti. Zaten oldum olası sevmezdi kucak dolusu veya buket halindeki çiçekleri. Bunu bilirmiş gibi sadece bir gül işe gelmişti o ilk buluşmaya. Ne güzeldi o günler, hiç bitmeyecek gibiydi aşk ve sevdayla geçen günler sanki her şeyin sonunun geldiğini söyler gibiydi. Her şeye kara bir bulut çöktü her şeyden üstün tuttuğu ve taparcasına sevdiğim adam onu ansızın terk etti, sebebini açıklamadan geçirdiği ve ölümden döndüğü kazadan sonra onu bırakmıştı.
Kurutulmuş bu gül onu eskiye götürdü, dinmeyen gözyaşları ile giden sevgiliye ağlıyordu. Kalbinin yandığını acısının dinmediğini fark etti. O anda çalan telefonla irkildi gözyaşlarını silip telefonu açtı. Tanıdık bir ses di on yıl öncesinden gelen tıpkı kuru gül gibi, ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemedi. Ne kadar öyle kaldı hatırlamıyordu, kendini toparladığında tek sorduğu soru neden oldu. Gittin ve on yıl geçti aradan şimdi hem de sebepsiz bir gidişti senin ki dedi. Ben seni unutmaya çabaladım halen kabuk altında kayan yaralarım var ben seni unutmak için çabalarken sen yeniden geldin. Adam yalvarır bir sesle son bir kez seni görmek ve konuşmak istiyorum dedi ondan sonra beni ister unut, ister öldür ama son bir kez eski günlerin hatırına her zaman ki yerimize gel yarın aynı saatte deyip telefonu kapattı.
Kadın bütün gece düşündü neden gideyim ki o beni bırakıp gitti sebepsiz yere şimdi benden gitmemi istiyor, sabaha kadar bunları düşündü içindeki tarifsiz gitmek duygusunu bastıramıyordu. Kalkıp hazırlandı ve eski günlerin hatırına on yıl gitmekten vazgeçtiği o yere gitti. Sevdiği adam karşısındaydın onu gördüğünde kalbi yerinde çıkacak gibi oldu ve bir anda şaşkın şaşkın adama baktı çünkü adam tekerlekli sandalyedeydi bütün gücünü toplayıp masaya oturdu. Uzun bir süre sonra adam konuşmaya başladı önce kadına oraya geldiği için teşekkür etti ve ondan sonuna kadar kendisini dinlemesini istedi. Ve konuşmaya başladı, geçirdiğim kaza sonucu omuriliğim zedelenmişti bir daha yürüyemeyecektim bunu ilk duyduğumda ölmek istedim ama yapamadım buralardan uzaklara gitmek istedim senden ve herkes den kaçtım senide bu hayata mahkum edemezdim hayallerini yok etmeye hakkım yoktu ben kaçtım gittim buralardan on yıldır geçirmediğim ameliyat kalmadı ve hiçbir şey bana çare olmadı benim en büyük kaybım sen olsun sensizlik oldu uzaklar sana hasretliğimi, aşkımı, sevdamı bitirmedi bitiremedi ve seni görmeye geldim senden af dilemeye buna hakkım yok ama ben seni çok sevdim. İşte hepsi bu karar senin ister öldür, ister unut maziye göm.
Kadın gözündeki yaşları silerek konuşmaya başladı bu on yıl çok zordu sensiz nefes alamamak, seni görememek hele sebepsiz gidişin beni bin defa öldürdü. Ama sevgim ve aşkım hiç azalmadı. Aşk eğer zorlukları beraber yeneceksek aşk olur kaçmakla değil. On yıl hep sebepsiz gidişini düşündüm oysam ben senin bacakların olurdum, sen ben kalbim olmuşsun, bedenim, nefesim olmuşsun, bacakların mı olmayacaktım. Ben seni maziye hiç gömmedim ve gömmeyeceğim seni bir kez daha kaybedemem ve senin bacakların olacağım.
İki sevgili artık beraberlerdi on yıl sonra tekrar onları artık ölüm ayırırdı.
Aşk, zorlukları, acıları, mutlulukları paylaşınca aşk olur…
 
zerdacım yüreğine sağlık hepsi birbirinden güzel...

ben neden burdaki şiirlerini okumadım ki hiç tuhaf.. neyse çok geç kalmış sayılmam gördüm işte:)

yüreği güzel arkadaşım, yüreğinden gelen her kelime anlam yüklenip dökülmüş sayfaya...
 
canım arkadaşım teşekkürler senin yüreğinin güzelliği o, zaten yeni ekledim şiirleri
 
artık sen benim sana yorum yapabilecek seviyemi aştın seni üst makamlara havale etmem gerek sadece ve sadece tek kelime


H A R İ K A
 
Şimdi kendimi bıraksam dalgalara
Köpükleri arındırsa acılarımdan
Çarpsa kayalara hüzünlerim
Yakamozla ışıldasa umutlarım
Yıktım kumdan kalelerimi, karıştım denizin köpüklerine
Boşluğunla avutuyorum kendimi
Zamansız bu gidişine ağıtlar yakıyorum
Nefessiz kaldım, sabah olmasın sensiz
Koca bir boşluk yüreğimde
Yaşıyorum ama sensiz
Sende kalmak, sende tükenmek.
O siyah gözlerinde yok olmak
Suskun bu şehirde sana ait ne varsa
Kilitledim kalbime ve bıraktım kendimi dalgaların kollarına
 
yoksun bu sabah yine yoksun
biliyorum hiç olmayacaksın
sen gittin,bu şehir karanlık
güneş sensiz doğuyor
umutsuzluk hayallerimi boğuyor
yağmur bile dindiremez gözyaşlarımı
avuçlarımda ellerinin sıcaklığıyok
kapanırken tüm kapılar
bu şehir güneşe ve sana hasret
hasret yüreğim,yüreğine
vuslatlar çalarken kapımı
hicranlı geceler beni bekler
sensizliğin vurgununu yaşıyor yüreğim
sürgün bir sevda benim ki
 
AŞK

Senin sesin olmadan duyabilir miyim?
Seni görmeden bakabilir miyim?
Teninin tadı olmadan başka tene dokunabilir miyim?
Kalp atışını hissetmeden kalbim çarpar mı?
Ellerin saçlarımı okşamadan kendimi rüzgâra bırakamam ki
Nefesin içimde olmalı ki hayat bulayım
Sen aşksın
Aşk senin yüreğin, gözlerin, nefesin
Aşk senin tenin tadı
Aşk sensin, sen benim, ben ise sen olmuşum.
 
ŞİİRLER GERÇEKTEN GÜZEL
KİMMİŞ BAKALIM SANA BÖYLE AŞK ŞİİRLERİ YAZDIRAN :D
 
gerçekten harika tebrikler
 
Üst Alt