Masumduk doğarken, habersizdik acılardan, gözyaşlarından, mutsuzluklardan.
Bizler büyüdük dünyanın tozpembe olmadığını gördük. Acılar tatdık tek tek. Önce aşk acısını çektik. Sevdik hem de çok bitmeyecek sandık sevdamız. Aşk acısı yüreğimizi paramparça etti, kapanmayan yaralar açtı. Bir daha hiç sevmeyeceğiz sandık, ama öyle aşklara tutulduk ki yüreğimizdeki yaralarda sadece izler kalmıştı acının izleri.
Oysam ki en büyük acıyı yaşamamıştık, ölüm acısı, kaybetmek, bir daha görememek, dokunamamak.
Ölüm, işte en büyük acı, en büyük kayıp. Ne yürekte yaralar kabuk bağlar ne de izler.
Hangi acı daha büyüktür, ayrılık mı? Ölüm mü?
Elbette ölüm. Kaybedersin bir daha göremezsin, kalp atışını duyamazsın. Ayrılık, uzakta da olsa yaşadığını bilirsin, dokunamazsan da o bir yerlerde nefes alıyor, bu acını hafifletir. Büyümek için o kadar acele ederiz ki, her şey tozpembe sanırız, bizler büyürüz acılarda büyür bizimle beraber…
Bizler büyüdük dünyanın tozpembe olmadığını gördük. Acılar tatdık tek tek. Önce aşk acısını çektik. Sevdik hem de çok bitmeyecek sandık sevdamız. Aşk acısı yüreğimizi paramparça etti, kapanmayan yaralar açtı. Bir daha hiç sevmeyeceğiz sandık, ama öyle aşklara tutulduk ki yüreğimizdeki yaralarda sadece izler kalmıştı acının izleri.
Oysam ki en büyük acıyı yaşamamıştık, ölüm acısı, kaybetmek, bir daha görememek, dokunamamak.
Ölüm, işte en büyük acı, en büyük kayıp. Ne yürekte yaralar kabuk bağlar ne de izler.
Hangi acı daha büyüktür, ayrılık mı? Ölüm mü?
Elbette ölüm. Kaybedersin bir daha göremezsin, kalp atışını duyamazsın. Ayrılık, uzakta da olsa yaşadığını bilirsin, dokunamazsan da o bir yerlerde nefes alıyor, bu acını hafifletir. Büyümek için o kadar acele ederiz ki, her şey tozpembe sanırız, bizler büyürüz acılarda büyür bizimle beraber…