Selam arkadaşlar.
Ben de olaya farklı boyuttan yaklaşıp, hastalığımın bende oluşturduğu değişimi yazmak isterim. Ben hareketli, kıpır kıpır ve yerinde duramayan bir yapıya sahip(tim.) Ne olduysa benim ağrılarla başlayan hastalık serüvenim, tabir değil tam anlamıyla düz duvara tırmanan birisi olarak kabusum oldu. (Düz duvara tırmandığım doğru ne zaman anahtarlarını unutsalar arayıp beni bulan komşularımız benim atık su borusuna tutunarak beşinci kata duvardan tırmanmamı biraz korku biraz da hayretle izlerlerdi)
Neyse, insan sağlıklı olunca bir ömür böyle geçeceğini sanıyor. Ta ki hayat beklenmeyen sürprizini yapana kadar. Bulunduğum ortamlarda hep liderliğe itilirdim. Doğal olarak bu durum insanda bir alışkanlık yapıyor. 2001 Yılında hastalığım kendini belli etmeye başladığında birşeylerin ters gittiğini hissettim. İnsanların benden beklentileri eksilmemesine rağmen ben bu beklentileri yerine getirmede zorlanmaya başaldım. Ve anladım ki hayat başkalarının beklentileri ile aynı oranda bana karşı adil davranmıyordu.
Duygusal bir insan olmama rağmen hastalığım beni hem ruhen hem de bedenen çok yıprattı ve aşırı sinirli bir insan haline döndüm. Yine de içimdeki insan sevgisi hala aynı. Zamanla bunu aşmanın yollarını ararken en büyük desteği canım eşim ve dünya tatlısı baba delisi oğlum sayesinde üstümden attım. Öyleki normal bir zamanda insanın tepki vermesi nerede ise imkansız olan bir olaya çok büyük tepki verir olmuştum. Eşimin sonsuz sabrı sayesinde hayatımda hastalığımdan daha büyük bir engeli aşmış oldum. İYİKİ VARSINIZ CANLARIM.
Ben de olaya farklı boyuttan yaklaşıp, hastalığımın bende oluşturduğu değişimi yazmak isterim. Ben hareketli, kıpır kıpır ve yerinde duramayan bir yapıya sahip(tim.) Ne olduysa benim ağrılarla başlayan hastalık serüvenim, tabir değil tam anlamıyla düz duvara tırmanan birisi olarak kabusum oldu. (Düz duvara tırmandığım doğru ne zaman anahtarlarını unutsalar arayıp beni bulan komşularımız benim atık su borusuna tutunarak beşinci kata duvardan tırmanmamı biraz korku biraz da hayretle izlerlerdi)
Neyse, insan sağlıklı olunca bir ömür böyle geçeceğini sanıyor. Ta ki hayat beklenmeyen sürprizini yapana kadar. Bulunduğum ortamlarda hep liderliğe itilirdim. Doğal olarak bu durum insanda bir alışkanlık yapıyor. 2001 Yılında hastalığım kendini belli etmeye başladığında birşeylerin ters gittiğini hissettim. İnsanların benden beklentileri eksilmemesine rağmen ben bu beklentileri yerine getirmede zorlanmaya başaldım. Ve anladım ki hayat başkalarının beklentileri ile aynı oranda bana karşı adil davranmıyordu.
Duygusal bir insan olmama rağmen hastalığım beni hem ruhen hem de bedenen çok yıprattı ve aşırı sinirli bir insan haline döndüm. Yine de içimdeki insan sevgisi hala aynı. Zamanla bunu aşmanın yollarını ararken en büyük desteği canım eşim ve dünya tatlısı baba delisi oğlum sayesinde üstümden attım. Öyleki normal bir zamanda insanın tepki vermesi nerede ise imkansız olan bir olaya çok büyük tepki verir olmuştum. Eşimin sonsuz sabrı sayesinde hayatımda hastalığımdan daha büyük bir engeli aşmış oldum. İYİKİ VARSINIZ CANLARIM.