Fıkra gibi...
Yıl 1999
Ankara'da silahla yaralandım,
7 kurşun yedim ve felç oldum.
Olay sonrası özel bir hastanede 3 gün kaldım(ikisi yoğun bakımda)
Üç günün sonunda, adli bir olay olması dolayısıyla polis nezaretinde olmam gerektiğini söylediler. "Tamam" dedim.
2-3 saat sonra jandarmalar geldi; "sizi cezaevine nakledeceğiz" dediler.
Nasıl yani? dedim.
"Şimdi siz hastanede yatarsanız sizin başınıza 2 nöbetçi koyulması gerekir. Ve şimdi bu personel yok" dediler.
Ha! dedim. Ama ben yoğun bakımdan yeni çıktım ve mutlak bakıma ihtiyacım var...
"Biz anlamayız" dediler, "emir böyle".
Yahu ben ne yaparım cezaevinde, ölürüm orda. Tıbbi ihtiyaçlarım bir yana tuvalet ihtiyacım dahil, tüm konularda birilerinin mutlak bakımı şart!.
"Iııııh!" dediler, "emir!".
Tabi bizde panik başladı.
Ne kadar tanıdık milletvekili, bakan, hakim... varsa hepsini aradık. Ve sonunda "emir"i durdurduk.
Sevindik tabi!..
Ama jandarmayla başetmek mümkün mü!
"O zaman sizi devlet hastanesine alacağız" dediler.
Tamam, dedik.
Ve beni alıp Numune hastanesine götürdüler.(Numune hastanesinin girişinde yaşadıklarım ayrı bir kitap olur, onu sonra anlatırım)
Jandarma dedi ki: "Burada mahkumların kaldığı bir koğuşumuz var, seni oraya alacağız)
Allah Allah, kardeşim ne işim var orda! Ben tutuklu muyum? diye boşu boşuna dil döküyoruz.
Nafile tabi... "Emir!"
Ne yapalım! Tekrar telefonlara sarıldık. Ve hastanenin başhekimini devreye koyarak "acil" vaka olarak normal odaya yatışımızı yaptık.
Tam, Ohhhhhhhhhhh, kabus bitti derken.
Iııh! Bitmedi!
Bir baktım 2 jandarma eri ve bir komutan ayaklarımın dibinde bir şeylerle uğraşıyor.
O da ne! Beni ayağımdan karyolaya kelepçelemeye çalışıyorlar
Kardeşim manyak mısınız? Ben felçliyim. Buradan 5 kişi gelseniz beni ancak taşırsınız!..
"Iıııııh, emir!"
Haydaaaaa telefonlara...
Kelepçe iptal
Ve tabi ben de!
Olay sonrası ilk gözyaşım o anda döküldü...
Hatırladıkça gülerim...
Yıl 1999
Ankara'da silahla yaralandım,
7 kurşun yedim ve felç oldum.
Olay sonrası özel bir hastanede 3 gün kaldım(ikisi yoğun bakımda)
Üç günün sonunda, adli bir olay olması dolayısıyla polis nezaretinde olmam gerektiğini söylediler. "Tamam" dedim.
2-3 saat sonra jandarmalar geldi; "sizi cezaevine nakledeceğiz" dediler.
Nasıl yani? dedim.
"Şimdi siz hastanede yatarsanız sizin başınıza 2 nöbetçi koyulması gerekir. Ve şimdi bu personel yok" dediler.
Ha! dedim. Ama ben yoğun bakımdan yeni çıktım ve mutlak bakıma ihtiyacım var...
"Biz anlamayız" dediler, "emir böyle".
Yahu ben ne yaparım cezaevinde, ölürüm orda. Tıbbi ihtiyaçlarım bir yana tuvalet ihtiyacım dahil, tüm konularda birilerinin mutlak bakımı şart!.
"Iııııh!" dediler, "emir!".
Tabi bizde panik başladı.
Ne kadar tanıdık milletvekili, bakan, hakim... varsa hepsini aradık. Ve sonunda "emir"i durdurduk.
Sevindik tabi!..
Ama jandarmayla başetmek mümkün mü!
"O zaman sizi devlet hastanesine alacağız" dediler.
Tamam, dedik.
Ve beni alıp Numune hastanesine götürdüler.(Numune hastanesinin girişinde yaşadıklarım ayrı bir kitap olur, onu sonra anlatırım)
Jandarma dedi ki: "Burada mahkumların kaldığı bir koğuşumuz var, seni oraya alacağız)
Allah Allah, kardeşim ne işim var orda! Ben tutuklu muyum? diye boşu boşuna dil döküyoruz.
Nafile tabi... "Emir!"
Ne yapalım! Tekrar telefonlara sarıldık. Ve hastanenin başhekimini devreye koyarak "acil" vaka olarak normal odaya yatışımızı yaptık.
Tam, Ohhhhhhhhhhh, kabus bitti derken.
Iııh! Bitmedi!
Bir baktım 2 jandarma eri ve bir komutan ayaklarımın dibinde bir şeylerle uğraşıyor.
O da ne! Beni ayağımdan karyolaya kelepçelemeye çalışıyorlar
Kardeşim manyak mısınız? Ben felçliyim. Buradan 5 kişi gelseniz beni ancak taşırsınız!..
"Iıııııh, emir!"
Haydaaaaa telefonlara...
Kelepçe iptal
Ve tabi ben de!
Olay sonrası ilk gözyaşım o anda döküldü...
Hatırladıkça gülerim...