Bilmeyenler olabilir diye Pentagram'dan kısaca bahsederek konuya giriyorum. Ülkemizin tartışmasız en eski ve tek Türk Heavy Metal grubu Pentagram kuruluşunun 20. Yılı şerefine bir dizi konser vermek için turneye çıkacağını duyurdu kısa bir süre önce.
30 yaşına gelmiş biri olarak lise yıllarımdan beri Antalya'ya gelmelerini düşleyip dururdum. Resmi sayfalarında konserin Antalya ayağına ait tarihi görünce ilk şokumu yaşadım.
Biletler satışa çıkar çıkmaz da hemen Vakko'ya gidip Biletix bandrollü biletlerimizi satın alıp 21 Nisan Cumartesi gününü beklemeye başladık. Tüm CD'lerimi imzalatma şansı doğacaktı belki de diye bir ümitle...
Konser 19:30'da başlayacak görünüyordu bilet üzerinde fakat biz soundcheck sırasında temasa geçerde imza alırız olur ya belki de bir kare fotoğrafı çok görmezler diye 16:30 gibi Açık Hava Tiyatrosu'ndaki yerimizi aldık. İçeri girer girmez ekibin hazırlıkta olduğunu, bir koşturmaca içinde insanları gördüm. Kim nerede diye bakınırken birden bire güneşin bağrında Give Me Something To Kill The Pain'i prova olarak dinlemeye başlamıştık.
Konsere başlamaya yakın sahnenin önünde 1,5 metrelik bir demir set çekmeye başladılar. Tekerlekli sandalyemle o setin arkasında kaldığımda, heyecanlı yeni nesilin arasında hiçbirşey göremeyeceğimi düşünürken Şebnem Ferah'ın bas gitaristi olarak tanıyacağınız Buket Doran bir iyilik meleği gibi beni çekilen setin içine, sahnenin en ön ve orta bölümüne kitledi. Burada rahatsız edilmeden izlersin diye güldü. Öyle sevimli biriydiki hemen yüz bulup yanımda getirdiğim CD kapaklarımı gösterek gruba imzalatma şansım olabilir mi diye sordum. Ne demek hemen ben tek tek yakaladığım elemana imzalatır sana getiririm diyerek elimden aldı ve adımı sordu, ben de Hasan dedim
20-25 dakika sonra tüm CD kapaklarım ve konser biletim dahil baştan aşağı imzalanmış, üstelik bizzat adıma "sevgiler, sert kal, stay heavy" gibi mesajlar içeren imzaları görünce şok olmuştum.
Konser başladı ve gümbür gümbür bir giriş yaptılar. Konser sırasında öyle bir yerdeydim ki, konser DVD için çekim yapıldığından özel olarak seyircilere doğruda ışıklar patlıyordu ve görülmemem herhalde imkansızdı en önde izleyen biri olarak. Vokal Murat İlkan şarkı söylerken parmağıyla birkaç kez işaret edip beni gösteriyordu, kalbine yumruk yapıp vuruyordu ben de çok mutlu bir şekilde ona karşılık verdim. Neredeyse tüm elemanlarla bir göz kontağı kurmuştuk sahnede. 4-5 şarkı söyledikten sonra Murat İlkan üstüme doğru koşup elimi tutup bana sarıldı ve "kardeşim benim" dedi. Hissettiklerimi kelimelere dökmem inanın zor...
Konserde eski vokal Ogün Sanlisoy da Secret Missile adlı eski şarkılarını söylemek için sahnedeydi. O da şarkının sonuna doğru koştururken beni görünce duraksayıp gülerek elime vurdu.
Konser bittikten sonra Akdeniz Üniversite'sinden Anıl adlı arkadaşımın konser sırasında sahnenin solunda yaptığı tuvalde kullandığı fırçaları seyirciye atmak üzere Murat İlkan bir kez daha bana doğru koştu, fırlatacak gibi yapıp elime teslim etti fırçaları
Seyirci 5-10 dakika boyunca BIS için gruba bağırsa da, hiç durmaksızın çalan bu adamların dönmeyeceğini anlamıştım. Herşey tamamdı bir tek eksik olan şey bu kadar anının üzerine tek kare bir fotoğrafım bile yoktu
Bir an görevlilerden birini gördüm ve biraz sitemle, bir kare fotoğrafım olsa herhangi birine çok mutlu olacağımı söyledim. İçeri gidip söyleyeceğini söylesede bana pek inandırıcı gelmemişti. Ne olduysa ondan sonra oldu... Birden bire 7-8 kişi gelip grup seni kulise bekliyor buraya gelmeyecek dedi.
185kg 'lık ayağa kaldıran sandalyemin rampa olmadan üstelik üzerinde bir de ben varken o sahneye nasıl çıkarılacağını düşünürken. 2sn içinde 8 kişi beni yukarı kaldırdı ve artık kulise girmeme saniyeler vardı...
Arkaya geçtik kulisteydik artık ve önümde bir kapı vardı açılmayı bekleyen. Hazır mısın az bekle derken birden bire kapıyı açtılar ve tüm grup üyeleri önümdeydi.
Şaşkınlığımı üzerimden atamamışken Murat İlkan üstüme atladı ve sarıldı, kardeşim benim nasıl istediğin gibi imzalamışmıyız cdlerı Hasan dedi, ben abondone oldum diyebilirim. Karalasınız yeterdi abi felan diyince tekrar uzun uzun sarıldık. Ne içiyorsun ne istiyorsun bizden diye sorup durdu tüm grup üyeleri. Daha ne isteyebilirdim ki, burada olmak yeter dediysem de onlar bunun laf için söylenmediğini kanıtlayıp elleriyle biramı açarak birlikte tokuşturmaya başladık.
Davulcu Cenk Ünnü ile konuştuk uzun uzun, Ogün Sanlisoy bir koşturma içindeydi bir an göz göze gelince sakın bir yere ayrılma geliyorum yanına uzun uzun konuşacaz diyerek güldü. Dediği gibi de az sonra yanımdaydı.
Ritm gitarist Hakan Utangaç'ın video klip yönetmenliği de yaptığını bildiğimden, boş görünce hemen yanına iliştim. Belki duymaktan bıktığı soruları heyecanın da etkisiyle tekrar tekrar sordum. Hiç sıkılmış gibi değildi, büyük bir alçakgönüllülük ve sıcaklıkla cevaplıyor, o 'da bize sorular soruyordu. Sinemayla ilgili bir yerde Bilgi İşlem Sorumlusu olarak çalıştığımı duyunca bekle diyip kağıt kalem alarak yanıma geldi. Kendi adresini yazıp benimkini aldı ve ilerleyen zamanlarda illaki birşeyler yaparız Hasan diyerek kontakt halinde olalım dedi. Ben de dünden razı olarak yeterki siz isteyin dedim
Sahne arkasında tanıştığımız Mustafa adlı arkadaşla birbirimze çektiğimiz fotoları paylaşırız diye msn adreslerimizi yazarken birden omzumda bir el gördüm ve kafamı kaldırdığımda Murat İlkan'ın; Hasan yaz benim cep telefonunu diyerek numarasını verdi. Dumur oldum diyebilirim. Çok değil birkaç hafta öncesinde bu adama nasıl ulaşırım internet üzerinden diye düşünürken bana kendi cep telefonunu istemeden veriyordu...
Grup üyeleri sürekli bizden ne istiyorsun, bişey iste deyip durdu ama o an inanın orda olmaktan öte ne isteyebileceğim aklımın ucundan geçmedi.
Fotoğraf dediğimde güldüler, sen fotoğraf istediğinde haber et gelip duralım yanında felan dediler şaşkındım ne diyeceğimi bilemedim. Grupça toplu çekilelim diye ağzımdan çıkar çıkmaz Ogün Sanlisoy ve Murat İlkan tüm grubu arkamızda 2sn içinde toplamıştı ve aşağıdaki kareyi yakaladık akabinde
Bir ara menejerleri dışarda bekleyen başka misafirlerin olduğunu ve içeriyi boşaltmak için bizim çıkmamız gerektiğini söyledi. Murat İlkan hayır yaw, Hasan'lar bugün bizle sonuna kadar dedi. Menejerleri; o zaman siz çıkacaksınız deyince birden bire tüm grup, bekleyen diğer hayranlarıyla fotoğraf çekilmek ve imza vermek için dışarı çıktı. Murat çıkarken ayrılma sen geliyorum az sonra burdayız diyerek güldü.
Öğlen 16:30'dan geceyarısına kadar ben Pentagram'a doyamasam da, otobüslerine binene dek hepberaberdik. Hayatım boyunca unutmayacağım bir gün yaşadım ve adamların alçakgönüllü sıcak tavırları, bizleri baştan savmamaları gerçekten ilgilenmeleri beni çok etkiledi.
Geçtiğimiz seneden beri yaşadığım herhalde en güzel gün 21 Nisan 2007 Cumartesi idi, iyki varsınız PENTAGRAM !!!
30 yaşına gelmiş biri olarak lise yıllarımdan beri Antalya'ya gelmelerini düşleyip dururdum. Resmi sayfalarında konserin Antalya ayağına ait tarihi görünce ilk şokumu yaşadım.
Biletler satışa çıkar çıkmaz da hemen Vakko'ya gidip Biletix bandrollü biletlerimizi satın alıp 21 Nisan Cumartesi gününü beklemeye başladık. Tüm CD'lerimi imzalatma şansı doğacaktı belki de diye bir ümitle...
Konser 19:30'da başlayacak görünüyordu bilet üzerinde fakat biz soundcheck sırasında temasa geçerde imza alırız olur ya belki de bir kare fotoğrafı çok görmezler diye 16:30 gibi Açık Hava Tiyatrosu'ndaki yerimizi aldık. İçeri girer girmez ekibin hazırlıkta olduğunu, bir koşturmaca içinde insanları gördüm. Kim nerede diye bakınırken birden bire güneşin bağrında Give Me Something To Kill The Pain'i prova olarak dinlemeye başlamıştık.
Konsere başlamaya yakın sahnenin önünde 1,5 metrelik bir demir set çekmeye başladılar. Tekerlekli sandalyemle o setin arkasında kaldığımda, heyecanlı yeni nesilin arasında hiçbirşey göremeyeceğimi düşünürken Şebnem Ferah'ın bas gitaristi olarak tanıyacağınız Buket Doran bir iyilik meleği gibi beni çekilen setin içine, sahnenin en ön ve orta bölümüne kitledi. Burada rahatsız edilmeden izlersin diye güldü. Öyle sevimli biriydiki hemen yüz bulup yanımda getirdiğim CD kapaklarımı gösterek gruba imzalatma şansım olabilir mi diye sordum. Ne demek hemen ben tek tek yakaladığım elemana imzalatır sana getiririm diyerek elimden aldı ve adımı sordu, ben de Hasan dedim
20-25 dakika sonra tüm CD kapaklarım ve konser biletim dahil baştan aşağı imzalanmış, üstelik bizzat adıma "sevgiler, sert kal, stay heavy" gibi mesajlar içeren imzaları görünce şok olmuştum.
Konser başladı ve gümbür gümbür bir giriş yaptılar. Konser sırasında öyle bir yerdeydim ki, konser DVD için çekim yapıldığından özel olarak seyircilere doğruda ışıklar patlıyordu ve görülmemem herhalde imkansızdı en önde izleyen biri olarak. Vokal Murat İlkan şarkı söylerken parmağıyla birkaç kez işaret edip beni gösteriyordu, kalbine yumruk yapıp vuruyordu ben de çok mutlu bir şekilde ona karşılık verdim. Neredeyse tüm elemanlarla bir göz kontağı kurmuştuk sahnede. 4-5 şarkı söyledikten sonra Murat İlkan üstüme doğru koşup elimi tutup bana sarıldı ve "kardeşim benim" dedi. Hissettiklerimi kelimelere dökmem inanın zor...
Konserde eski vokal Ogün Sanlisoy da Secret Missile adlı eski şarkılarını söylemek için sahnedeydi. O da şarkının sonuna doğru koştururken beni görünce duraksayıp gülerek elime vurdu.
Konser bittikten sonra Akdeniz Üniversite'sinden Anıl adlı arkadaşımın konser sırasında sahnenin solunda yaptığı tuvalde kullandığı fırçaları seyirciye atmak üzere Murat İlkan bir kez daha bana doğru koştu, fırlatacak gibi yapıp elime teslim etti fırçaları
Seyirci 5-10 dakika boyunca BIS için gruba bağırsa da, hiç durmaksızın çalan bu adamların dönmeyeceğini anlamıştım. Herşey tamamdı bir tek eksik olan şey bu kadar anının üzerine tek kare bir fotoğrafım bile yoktu
Bir an görevlilerden birini gördüm ve biraz sitemle, bir kare fotoğrafım olsa herhangi birine çok mutlu olacağımı söyledim. İçeri gidip söyleyeceğini söylesede bana pek inandırıcı gelmemişti. Ne olduysa ondan sonra oldu... Birden bire 7-8 kişi gelip grup seni kulise bekliyor buraya gelmeyecek dedi.
185kg 'lık ayağa kaldıran sandalyemin rampa olmadan üstelik üzerinde bir de ben varken o sahneye nasıl çıkarılacağını düşünürken. 2sn içinde 8 kişi beni yukarı kaldırdı ve artık kulise girmeme saniyeler vardı...
Arkaya geçtik kulisteydik artık ve önümde bir kapı vardı açılmayı bekleyen. Hazır mısın az bekle derken birden bire kapıyı açtılar ve tüm grup üyeleri önümdeydi.
Şaşkınlığımı üzerimden atamamışken Murat İlkan üstüme atladı ve sarıldı, kardeşim benim nasıl istediğin gibi imzalamışmıyız cdlerı Hasan dedi, ben abondone oldum diyebilirim. Karalasınız yeterdi abi felan diyince tekrar uzun uzun sarıldık. Ne içiyorsun ne istiyorsun bizden diye sorup durdu tüm grup üyeleri. Daha ne isteyebilirdim ki, burada olmak yeter dediysem de onlar bunun laf için söylenmediğini kanıtlayıp elleriyle biramı açarak birlikte tokuşturmaya başladık.
Davulcu Cenk Ünnü ile konuştuk uzun uzun, Ogün Sanlisoy bir koşturma içindeydi bir an göz göze gelince sakın bir yere ayrılma geliyorum yanına uzun uzun konuşacaz diyerek güldü. Dediği gibi de az sonra yanımdaydı.
Ritm gitarist Hakan Utangaç'ın video klip yönetmenliği de yaptığını bildiğimden, boş görünce hemen yanına iliştim. Belki duymaktan bıktığı soruları heyecanın da etkisiyle tekrar tekrar sordum. Hiç sıkılmış gibi değildi, büyük bir alçakgönüllülük ve sıcaklıkla cevaplıyor, o 'da bize sorular soruyordu. Sinemayla ilgili bir yerde Bilgi İşlem Sorumlusu olarak çalıştığımı duyunca bekle diyip kağıt kalem alarak yanıma geldi. Kendi adresini yazıp benimkini aldı ve ilerleyen zamanlarda illaki birşeyler yaparız Hasan diyerek kontakt halinde olalım dedi. Ben de dünden razı olarak yeterki siz isteyin dedim
Sahne arkasında tanıştığımız Mustafa adlı arkadaşla birbirimze çektiğimiz fotoları paylaşırız diye msn adreslerimizi yazarken birden omzumda bir el gördüm ve kafamı kaldırdığımda Murat İlkan'ın; Hasan yaz benim cep telefonunu diyerek numarasını verdi. Dumur oldum diyebilirim. Çok değil birkaç hafta öncesinde bu adama nasıl ulaşırım internet üzerinden diye düşünürken bana kendi cep telefonunu istemeden veriyordu...
Grup üyeleri sürekli bizden ne istiyorsun, bişey iste deyip durdu ama o an inanın orda olmaktan öte ne isteyebileceğim aklımın ucundan geçmedi.
Fotoğraf dediğimde güldüler, sen fotoğraf istediğinde haber et gelip duralım yanında felan dediler şaşkındım ne diyeceğimi bilemedim. Grupça toplu çekilelim diye ağzımdan çıkar çıkmaz Ogün Sanlisoy ve Murat İlkan tüm grubu arkamızda 2sn içinde toplamıştı ve aşağıdaki kareyi yakaladık akabinde
Bir ara menejerleri dışarda bekleyen başka misafirlerin olduğunu ve içeriyi boşaltmak için bizim çıkmamız gerektiğini söyledi. Murat İlkan hayır yaw, Hasan'lar bugün bizle sonuna kadar dedi. Menejerleri; o zaman siz çıkacaksınız deyince birden bire tüm grup, bekleyen diğer hayranlarıyla fotoğraf çekilmek ve imza vermek için dışarı çıktı. Murat çıkarken ayrılma sen geliyorum az sonra burdayız diyerek güldü.
Öğlen 16:30'dan geceyarısına kadar ben Pentagram'a doyamasam da, otobüslerine binene dek hepberaberdik. Hayatım boyunca unutmayacağım bir gün yaşadım ve adamların alçakgönüllü sıcak tavırları, bizleri baştan savmamaları gerçekten ilgilenmeleri beni çok etkiledi.
Geçtiğimiz seneden beri yaşadığım herhalde en güzel gün 21 Nisan 2007 Cumartesi idi, iyki varsınız PENTAGRAM !!!