OturanBoğa Not: Aşağıdaki yazıyı göz önüne alarak;
****
arkadaşlar bu gün buraya gazeteci kazım kanat'ın bir yazısını aktarmak ve o yazının sonunda sorduğu soruyu sizlere de sormak istiyorum: NEDEN İZİN VERDİ?
* Sizce sakatlığı bulunan kişilere mutlaka yardım edilmeli mi; o anda yardım istemeyen birisine 'yardım etmek' doğru mu?
* Yardım-eden-kişinin-gözlerinin-dolması konusunda ne düşünüyorsunuz? Yardım etme dürtüsünde bir eşitsizlik sözkonusu mu?
* 'Yardım etmek' ile 'acımak' kavramları arasında her zaman bir bağ var mı; sakatlar sözkonusu olduğunda bu bağ kuruluyor mu?
* Mutlu-eden-yardım ile mutsuz-eden-yardıma dair yaşadığınız bir anekdot paylaşır mısınız?
* Yardım-eden-kişinin-gözlerinin-dolması konusunda ne düşünüyorsunuz? Yardım etme dürtüsünde bir eşitsizlik sözkonusu mu?
* 'Yardım etmek' ile 'acımak' kavramları arasında her zaman bir bağ var mı; sakatlar sözkonusu olduğunda bu bağ kuruluyor mu?
* Mutlu-eden-yardım ile mutsuz-eden-yardıma dair yaşadığınız bir anekdot paylaşır mısınız?
****
arkadaşlar bu gün buraya gazeteci kazım kanat'ın bir yazısını aktarmak ve o yazının sonunda sorduğu soruyu sizlere de sormak istiyorum: NEDEN İZİN VERDİ?
Kollarınız yoksa, sevdiğinizi yüreğinizle mi sarıp sarmalarsınız?
Beyoğlu'nda, Balık Pazarı'nın girişindeki bir hanın üst katında, Vaha isimli, saklı kalmış cennet gibi olan bir kafeteryadan çıkıyordum... Askıdaki deri montumu sağ elimle aldım, arkaya doğru savurdum ve sonra da sol elimle tutup sırtıma geçirdim. Sonrasında... Sol elimle ucundan tuttuğum montumun fermuarını, sağ elimle yukarı doğru çektim. Tam kapıdan çıkacağım, bir genç kızı fark ettim. Sapsarı saçları, yemyeşil ve gülümseyen gözleriyle sanki etrafına mutluluklar saçan bir melek gibiydi. Ben o güzelliğin içinde kaybolup giderken o genç kız, deri montunu askıdan dişleriyle aldı ve giymek için arkaya doğru savurdu. O mont az kalsın uçup gidiyordu. Genç kız, dişleriyle sıkıştırdığı montunu bırakmadan bir kez daha giymek için arkaya doğru savurduğu an, bir hamle yaptım, o montu havada yakaladım. Sonra da o gülümseyen gözlerin içine bakarak montunu omuzlarına doğru tutup, giymesi için yardım ettim. Ama.... İşte o an hayatımın şokunu yaşadım. Önce o güzel gözlere sonra da arkaya doğru başımı çevirdim. O yemyeşil gözlere bakmaya korkmuştum. Arkaya baktığım an, o genç kızın erkek arkadaşı gülümsüyordu.
AĞLATAN KARŞILAŞMA
Döndüm ve montunu giydirdiğim genç kızın gülümseyen yüzüyle bir kez daha karşılaştım. Montunun fermuarını yakaladım ve en üste kadar çektim. Sonra da o güzel kızın yanağına bir öpücük kondurdum. O hâlâ bana gülümsüyordu. Bir köşeye gittim, gözyaşlarımı saklamaktan ilk kez utanmadım, ağladım. "Tanrım," dedim, "o genç kızın omuzlardan iki kolu yoktu. Neden?" Bu Tanrı'ya bir isyan değil, bir yakarıştı. Sahi! O genç kız, o genç ve yakışıklı sevgilisine sarılmak isterse ne yapar? Hani iki kolu yok ya... Hadi soruyorum: Siz hiç birini... Hadi söyleyeyim, siz hiç sevdiğinizi kucaklayıp sarıp sarmalamak isterseniz ne yaparsınız? Bu sorunun cevabını çok sevdiğim biri verdi: "O genç kız, sevdiği genci yüreğiyle sarıp sarmalar!" Şimdi düşünün lütfen. Kalbinizin sesini dinleyerek mutluluğa doğru rüzgâr açarken, sizin de kollarınız yok olursa ne yaparsınız? Sevdiğinizi yüreğinizle mi sarıp sarmalarsınız? Yoksa! O genç kızı yapayalnız mı bırakırsınız? Hadi şöyle söyleyeyim: O genç kızı yalnız başına bıraktığını sanıyorsunuz ya... İşte orada yanılıyorsunuz. O asla yalnız değil. Onda öyle bir yürek var ki! Biliyorum o gölgedeki genç adamı soracaksınız. "Asıl kahraman o," diyeceksiniz. "Öyle çok seviyor ki," diyeceksiniz. Ama şunu da söyleyeceksiniz... Söylemenin ötesinde sorgulayacaksınız: "O centilmen delikanlı, o montu askıdan alıp sevdiğine neden giydirmedi? O genç kızın o montu askıdan dişleriyle almasına neden izin verdi?"
ONLAR İÇİN SORUN DEĞİL
Ah, benim aptal kafam. Sevdiğinin montunu giydirmekten büyük keyif alan ben, bu konuyu niye ıskaladım? Bu soru da kendime. Ama bu sorunun şu cevabına ne dersiniz? Ben olmasaydım, o durum asla bir sorun olmayacaktı. Yani ben o montu genç kızın dişleri arasından alıp giydirmeseydim, bu çok ciddi durum asla sorun olmayacaktı. Hikâyenin bir de bu noktası var. Okurlarımdan ricam şudur; Bu sorunun cevabını hep birlikte verelim mi?
KAZIM KANAT'IN YAZISININ TAMAMI