TÜRKİYE'DE HEPATİT'İN YÜKSELİŞİ VE HEPATİT HASTALARININ DURUMLARI
**2011 ve 2012 verilerine göre dünyada 200 milyona yakın kişi ve Türkiye'de ise her 100 kişiden biri (75.000.000/100) 750.000 kişi Hepatit C hastası..
**2011 verilerine göre,sadece Türkiye,de kayıtlı 3 milyona yakın Hepatit B,750 bine yakında Hepatit C hastası tespit edilmiş.Bunlar sadece kayıtlı olanlar.Bir de kayıtlı olmayan hasta sayısı var ki,bunların (A,B,C,D,E gibi olarak karışık) yaklaşık 17 milyona yakın kişi GİZLİ sarılıkla mücadele veriyor..Dünya'da ise bu oran 300 ila 500 milyon civarında..
**Türkiye'deki bu 20 milyon hepatit hastasının 3/3,5 milyon kayıtlı Hepatit B hastasından yaklaşık 1 milyonunun hastalığı aktif şekilde.Yani,karaciğer yetmezliği,kanser ve siroz gibi belirtilerin oluşabileceği bir ileri decere düzeyelerinde.. Ve bunlardan sadece - 13 civarındakiler tedavi imkanına kavuşabiliyor..
**Yapılan bir diğer araştırmaya göre ise Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişinin Hepatit B virüsü nedeniyle sarılık hastalığına yakalandığı bildirildi.
**Türkiye'deki Hepatit vakalarının bu denli artış göstermesinin altında yatan nedenler çok sayıda olabilir.Hepatitin bulaşma faktörlerine baktığımızda,kişiden kişiye bulaşma sadece birincil faktörler olarak bilinen (gıda,kan ve cinsel yolla) değil,(tükürük,ter,dokunma vs gibi)temas gerektiren ikincil faktörlerde en büyük etkenlerin başında yer almaktadır..
**Bu ikincil faktörlerin yakın/uzak temas şeklinde olması da kişiden kişiye hepatit hastalığının bulaşmasını engellemiyor.Kan ve cisel yolla hastalığın bulaşma riskinin aksine,ikincil faktörlerin hastalığı bulaştırma riski çok daha yüksek olmuştur.Hem Türkiye'de hemde dünya'da hepatit hastalığının seyri ciddi oranda artmış olması,bu ikincil faktörlere karşı dünya ülkelerinin yeterince ilgi göstermemesi ve gerekli tedbirleri almamasından kaynaklanıyor..
**Türkiye'ye baktığımızda karşımıza,özellikle fakir ve yoksul 3.dünya ülkelerinde artış gösteren hastalığın nedenlerinin de (genellikle ikincil faktörlerinde) burada da geçerli olduğunu görebiliyoruz.Türkiye'de kayıtlı olmayan yaklaşık 17 milyon civarında Hepatit hastası olduğu tahmin ediliyor.Ve bu oran her geçen gün giderek artıyor..
**Bu 20 milyon hepatit hastasının yaklaşık 3 milyonu kayıtlı,1 milyonu ise ciddi risk altında.750 bin Hepatit C virüsü taşıyan kişi bulunuyor.Tabii bunlar kayıtlı olanlar. Peki ya,kayıtlı olmayan ve farkında dahi olmadan (tabii bazıları hastalıklarını bildikleri halde gizliyorlar bu ayrı bir konu..) etraflarına gizli bir şekilde hastalık bulaştıran yaklaşık 17 milyon kişi ise ne durumda?
**İşte asıl ciddi ve Türk toplumunu tümden tehtid eden sorun budur.Çünkü,bu oran her geçen yıl daha da artıyor.Bir türlüde önüne geçilemiyor.Neden bu hastalığın yayılması engellenemiyor?
**Belli başlı sebepleri sıralayabiliriz;
1.Yeterince gıda,kan ve cinsel birleşmeyle ilgili tedbir ve temizliğine önem verilmemesi..
2.Yeterince tükürük,ter,dokunma vs gibi temas gerektiren ikincil faktörlerin temizliğine ve gerekli tedbirlerine önem verilmemesi..
**İkincil faktörler daha çok(evler,işyerleri,okullar,kantinler vs)gibi toplum sağlığını yakından ilgilendiren kalabalık yerlerde artış gösteriyor.Aslında gıda faktörüde ikincil faktörler olarak görülebilir.Çünkü,kalabalık toplumların bulunduğu yerlerde gıda bileşkeleride önem kazanıyor..Ama ikincil faktörler,yakın temas gerektiren durumlarda hepatit hastalığının yayılmasına ve bulaşmasına daha çok katkı sağladığı için,gıda faktörü daha çok 1.faktör olarak yerini alıyor..
Peki bu ikincil faktörleri dizginlemek mümkün değil midir?
**Yapılan araştırmalar,hepatit hastalığına yakalanan hastalar ile onlarla yaşayan aile bireyleri ve toplumların beraber yaşama mecburiyeti nedeniyle bunun pek mümkün olmadığını belirtmekle birlikte,alınabilecek ciddi tedbirler sayesinde her geçen gün artan bu sayı bir yerde dizginlenebilir olduğunu gösteriyor..
**Türkiye'de kayıtlı olmayan ve hepatit hastası olduğu düşünülen bu 17 milyona yakın kişinin kaçı çalışıyor kaçı çalışmıyor?Hangilerinin hastalığı bulaştırma riski daha yüksek ve hangilerinin durumu ciddi oranda?
**Öncelikli olarak hastalığın tam bir veri tabanı çıkartılmalı.Tüm çalışan kişilerden (en küçük esnaftan en büyük fabrika çalışanlarına,devlet memurlarına kadar her kesimden) alınabilecek kan testleri bize sadece çalışan kesimin oranını verebilir..
**Çalışmayan,işsiz ve köşede bir yerde saklı olan diğer milyonlarca insanlarımız içinde ciddi tedbirler alınmalı ve bunların mutlaka sonuçları çıkarılmalıdır.Bunu yapabilmenin tek yoluda,(tüm hanelere tek tek devletin bizzat giderek kan testlerini her kesimden almakla) olur.Toplum sağlığının korunması açısından bunların yapılması gereken zorunlu tedbirler olmalıdır..
Kronik Hepatit Hastalarına Ölümüne "Çalışabilir" Raporu Verilmesi;
**Bir de özellikle hastalığı bulaştırma riski yüksek olan Kronik Hepatit hastalarının çalıştırılmalarıda yasaklanmalıdır.Bu yasaklama sadece bulaştırma açısından değil, (karaciğer yetmezliği,siroz ve kanser gibi) kronik hastalığının ilermesi ve sonucunda da ölümün meydana gelmesi açısından da olmalıdır..
**Ama ne yazık ki,bazı yasal sağlık prosudürleri nedeniyle pek çok doktor ve heyet hekimleri Konik hepatit hastalarına (çalışabilir) raporu vermektedir.Dolayısıyla bu hastalar,bu halleriyle çalıştıklarında,kendi hastalıklarını başkalarına bulaştırma riskinide beraber getirmektedir..
**İşte sırf bu nedenle bile Türkiye,de hepatit hastalığının artış göstermesi elbetteki kaçınılmaz olmuştur.Kimbilir belkide,bu nedenden dolayı hastalığı bulaştıran ve kapan insanlar birbirlerinden habersiz bu riskleri başkalarınada zincirleme şekilde bulaştırmaya devam ediyordur..(Türkiye,de 20 milyon deniliyor ama kanımca bu sayı işte bu nedenlerden dolayı daha fazladır)
**Hastalığını bildiği halde herhangi bir sağlık kuruluşuna (öğrenilecek korkusuyla)gitmeyen veya gittiği halde hastalığını öğrenen ve durumunu bildiği halde,hastalıklarını herhangi bir işe girerken bildirmeyen ama yaşam koşulları nedeniyle ailesine bakma zorunda kalan Türkiye,de milyonlarca insanımızın olduğu bilinmeyen birşey değildir..
**Hepatit hastalarının işe girerlerken,hastalıklarını bildirmemeleri yukarıda belirtilen ayakta kalma mücadelesinden başka birşey değil.Ama kendi hastalığının başkalarına ciddi bir şekilde bulaştırma riski olaması,diğer insanların ve tabii ki o insanların aileleri ve çevrelerinide ciddi bir şekilde tehtid altına sokabilmektedir..
**Bir de işin başka bir boyutu var.Türkiye,de hepatit hastalarının büyük çoğunluğu herhangi bir işe girmek istediklerinde,işverenlere hastalığını bildirdiği halde otomatik olarak işe girişi reddediliyor.Çünkü,hiçbir işveren kendi sağlıklı çalışanlarınında hayatlarını tehlikeye atmak istemiyor.Hem işveren hastalıklı bireyi işe alsa bile bu sefer sağlıklı işçiler buna karşı çıkabiliyor..
**İşverenlerin,hepatitli hasta biryleri almamasının altında yatan iki neden vardır;
1.si hastalığın diğer çalışanlara bulaştırılma riski.Bu durum elbetteki işverenin işine gelmez.Çünkü,hastalanan her işçi işveren için ağır yük demektir ve bu nedenle işin verimliliğinde de düşüş görülür..
2.ise işveren için çok daha kritik bir durumdur.Hastalıklı bir bireyi bilerek diğer sağlıklı bireylerin yanında çalıştırması,hastalıklı bireyin hastalığını bir veya birden fazla kişiye bulaştırması sonucu,hastalığı kapan kişiler hem hastalığı bulaştıran kişi hemde bu duruma izin veren işveren hakkında ağır yüklü tazminat davaları açabilirler..Kaldı ki,bu oran bilindiğinden çok daha fazla miktarda da olabilir..Çünkü,bu hastalığı birşekilde kapan bireyler otomatik olarak bu hastalığı habersiz olarak ailesi ve çevrelerinede bulaştırabilme riskleride sözkonusudur..
Peki,ne yapılmalıdır?
**Türkiye'de yaklaşık 20 milyona yakın kişinin hepatit hastalığının pençesinde olduğu;bunların yaklaşık 3 milyonunun kayıtlı,1 milyon civarında kişinin ise kritik aşamada olduğunu söylemiş;bunlardan kayıtlı olmayan 17 milyon civarında kişinin ise durumlarının bilinmediği yani meçhul olduğunu dile getirmiştik..
**İçlerinde sayıları milyonları bulan çok sayıda kişinin büyük olasılıkla çalıştıkları biliniyor.Bu çalışan kişilerin şu anki durumlarını, ciddi bir araştırma yapılmadan öğrenmek biraz zor gibi.Bu nedenle araştırmanın bir an önce başlaması gerekiyor.İçlerinde hastalığı bulaştırma riski yüksek olan özellikle kronikleşmiş hastalara karşı ciddi tedbirler almak ve hatta onların zor durumda kalmaması için emeklilikleri sağlanmalı ve tedavilerine hiç vakit kaybetmeden başlanmalıdır..
**Sadece çalışan kesimde değil,çalışmayan kesimlerde de hastalığı bulaştırma riski olan özellikle kronik hepatit hastalığı olanlardan,herhangi bir sosyal güvencesi olmayanlara da emeklilik hakkı tanınmalı ve bunlarında tedavilerine bir an önce vakit kaybetmeden başlanılmalıdır..
..Başka türlü bu hastalığın yayılmasını önlemek çok zor gibidir.Bu hastalara emeklilik hakkı tanınmaz,yaşamları daha da zor hale getirilirse hem bu hastaların hayatları tehlikeye atılmış hemde bu hastaların ailelerine ve çevrelerindeki binlerce kişiye zincirleme olarak bulaştırmasına sebep olmuş olunur.Hem de devlet eliyle yapılmış olur bunlar..
Türkiye,de 20 milyon hepatit var,hepsine mi emeklilik verilecek?
**Elbette ki hayır.Bizim dediğimiz şey,ilerde hastalığın seyri hastayı tehlikeye sokabilecek şekilde ilerleme ve başkalarına da bu hastalığı bulaştırma riski olduğundan,kronik hepatit hastalarının emekliye ayrılmasıdır.Bunu yapmak zor olmaması gerek devlet için.Kronik düzeydeki hastaların iyileşme süreci çok yavaş ve uzun sürelidir.Hayatları boyunca bu hastalığı taşıma riskleri bulunuyor..
**Bunlara,(çalışabilir) raporu vermek sadece bu kişilerin hayatlarını tehlikeye atmakla kalmaz,bunların çalışma ortamlarındaki sağlıklı bireylere de bu hastalığın bulaştırılmasını da sağlamış olursunuz.Hem de bu boyut zincirleme olarak düşünüldüğünde,çok ürkütücü düzeyde olabilir..
**Aslında henüz geç kalmış sayılmayız.Bir an önce çalışmaların başlatılması gerekiyor..Aksi taktirde bu hastalığın yayılmasını durdurmak çok zordur..Gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerekiyor..
Saygılar..Bilge..
---------------
NOT: En yukardaki kişisel bilgilerimi sildim.Çünkü,konu kişisel olarak algılanıyor.Halbuki konu kişisel değil,genel kesimi ilgilendiriyor..
NOT2: Bu konuda biraz daha duyarlı olunmasını rica ediyorum.Konuyu kişisel olarak algılayıp-bu hastalığa yakalanan milyonlarca insanı madur etmemelisiniz.Yazdıklarınıza ve konuşmalarınıza lütfen dikkat ediniz.İşin boyutunu ve vahammiyetinin farkına varınız.Kronik hepatit hastalarının hayatlarıyla ve onların bilerek/bilmeden etraflarına bulaştırdığı/bulaştırabileceği diğer milyonlarca masum insanların hayatlarını tehlikeye atmamalısınız..
Bunun vebalini,hiç kimse kaldıramaz.Ahirette bunun hesabını veremezsiniz..Teşekkür ederim.Bilge..
**2011 ve 2012 verilerine göre dünyada 200 milyona yakın kişi ve Türkiye'de ise her 100 kişiden biri (75.000.000/100) 750.000 kişi Hepatit C hastası..
**2011 verilerine göre,sadece Türkiye,de kayıtlı 3 milyona yakın Hepatit B,750 bine yakında Hepatit C hastası tespit edilmiş.Bunlar sadece kayıtlı olanlar.Bir de kayıtlı olmayan hasta sayısı var ki,bunların (A,B,C,D,E gibi olarak karışık) yaklaşık 17 milyona yakın kişi GİZLİ sarılıkla mücadele veriyor..Dünya'da ise bu oran 300 ila 500 milyon civarında..
**Türkiye'deki bu 20 milyon hepatit hastasının 3/3,5 milyon kayıtlı Hepatit B hastasından yaklaşık 1 milyonunun hastalığı aktif şekilde.Yani,karaciğer yetmezliği,kanser ve siroz gibi belirtilerin oluşabileceği bir ileri decere düzeyelerinde.. Ve bunlardan sadece - 13 civarındakiler tedavi imkanına kavuşabiliyor..
**Yapılan bir diğer araştırmaya göre ise Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişinin Hepatit B virüsü nedeniyle sarılık hastalığına yakalandığı bildirildi.
**Türkiye'deki Hepatit vakalarının bu denli artış göstermesinin altında yatan nedenler çok sayıda olabilir.Hepatitin bulaşma faktörlerine baktığımızda,kişiden kişiye bulaşma sadece birincil faktörler olarak bilinen (gıda,kan ve cinsel yolla) değil,(tükürük,ter,dokunma vs gibi)temas gerektiren ikincil faktörlerde en büyük etkenlerin başında yer almaktadır..
**Bu ikincil faktörlerin yakın/uzak temas şeklinde olması da kişiden kişiye hepatit hastalığının bulaşmasını engellemiyor.Kan ve cisel yolla hastalığın bulaşma riskinin aksine,ikincil faktörlerin hastalığı bulaştırma riski çok daha yüksek olmuştur.Hem Türkiye'de hemde dünya'da hepatit hastalığının seyri ciddi oranda artmış olması,bu ikincil faktörlere karşı dünya ülkelerinin yeterince ilgi göstermemesi ve gerekli tedbirleri almamasından kaynaklanıyor..
**Türkiye'ye baktığımızda karşımıza,özellikle fakir ve yoksul 3.dünya ülkelerinde artış gösteren hastalığın nedenlerinin de (genellikle ikincil faktörlerinde) burada da geçerli olduğunu görebiliyoruz.Türkiye'de kayıtlı olmayan yaklaşık 17 milyon civarında Hepatit hastası olduğu tahmin ediliyor.Ve bu oran her geçen gün giderek artıyor..
**Bu 20 milyon hepatit hastasının yaklaşık 3 milyonu kayıtlı,1 milyonu ise ciddi risk altında.750 bin Hepatit C virüsü taşıyan kişi bulunuyor.Tabii bunlar kayıtlı olanlar. Peki ya,kayıtlı olmayan ve farkında dahi olmadan (tabii bazıları hastalıklarını bildikleri halde gizliyorlar bu ayrı bir konu..) etraflarına gizli bir şekilde hastalık bulaştıran yaklaşık 17 milyon kişi ise ne durumda?
**İşte asıl ciddi ve Türk toplumunu tümden tehtid eden sorun budur.Çünkü,bu oran her geçen yıl daha da artıyor.Bir türlüde önüne geçilemiyor.Neden bu hastalığın yayılması engellenemiyor?
**Belli başlı sebepleri sıralayabiliriz;
1.Yeterince gıda,kan ve cinsel birleşmeyle ilgili tedbir ve temizliğine önem verilmemesi..
2.Yeterince tükürük,ter,dokunma vs gibi temas gerektiren ikincil faktörlerin temizliğine ve gerekli tedbirlerine önem verilmemesi..
**İkincil faktörler daha çok(evler,işyerleri,okullar,kantinler vs)gibi toplum sağlığını yakından ilgilendiren kalabalık yerlerde artış gösteriyor.Aslında gıda faktörüde ikincil faktörler olarak görülebilir.Çünkü,kalabalık toplumların bulunduğu yerlerde gıda bileşkeleride önem kazanıyor..Ama ikincil faktörler,yakın temas gerektiren durumlarda hepatit hastalığının yayılmasına ve bulaşmasına daha çok katkı sağladığı için,gıda faktörü daha çok 1.faktör olarak yerini alıyor..
Peki bu ikincil faktörleri dizginlemek mümkün değil midir?
**Yapılan araştırmalar,hepatit hastalığına yakalanan hastalar ile onlarla yaşayan aile bireyleri ve toplumların beraber yaşama mecburiyeti nedeniyle bunun pek mümkün olmadığını belirtmekle birlikte,alınabilecek ciddi tedbirler sayesinde her geçen gün artan bu sayı bir yerde dizginlenebilir olduğunu gösteriyor..
**Türkiye'de kayıtlı olmayan ve hepatit hastası olduğu düşünülen bu 17 milyona yakın kişinin kaçı çalışıyor kaçı çalışmıyor?Hangilerinin hastalığı bulaştırma riski daha yüksek ve hangilerinin durumu ciddi oranda?
**Öncelikli olarak hastalığın tam bir veri tabanı çıkartılmalı.Tüm çalışan kişilerden (en küçük esnaftan en büyük fabrika çalışanlarına,devlet memurlarına kadar her kesimden) alınabilecek kan testleri bize sadece çalışan kesimin oranını verebilir..
**Çalışmayan,işsiz ve köşede bir yerde saklı olan diğer milyonlarca insanlarımız içinde ciddi tedbirler alınmalı ve bunların mutlaka sonuçları çıkarılmalıdır.Bunu yapabilmenin tek yoluda,(tüm hanelere tek tek devletin bizzat giderek kan testlerini her kesimden almakla) olur.Toplum sağlığının korunması açısından bunların yapılması gereken zorunlu tedbirler olmalıdır..
Kronik Hepatit Hastalarına Ölümüne "Çalışabilir" Raporu Verilmesi;
**Bir de özellikle hastalığı bulaştırma riski yüksek olan Kronik Hepatit hastalarının çalıştırılmalarıda yasaklanmalıdır.Bu yasaklama sadece bulaştırma açısından değil, (karaciğer yetmezliği,siroz ve kanser gibi) kronik hastalığının ilermesi ve sonucunda da ölümün meydana gelmesi açısından da olmalıdır..
**Ama ne yazık ki,bazı yasal sağlık prosudürleri nedeniyle pek çok doktor ve heyet hekimleri Konik hepatit hastalarına (çalışabilir) raporu vermektedir.Dolayısıyla bu hastalar,bu halleriyle çalıştıklarında,kendi hastalıklarını başkalarına bulaştırma riskinide beraber getirmektedir..
**İşte sırf bu nedenle bile Türkiye,de hepatit hastalığının artış göstermesi elbetteki kaçınılmaz olmuştur.Kimbilir belkide,bu nedenden dolayı hastalığı bulaştıran ve kapan insanlar birbirlerinden habersiz bu riskleri başkalarınada zincirleme şekilde bulaştırmaya devam ediyordur..(Türkiye,de 20 milyon deniliyor ama kanımca bu sayı işte bu nedenlerden dolayı daha fazladır)
**Hastalığını bildiği halde herhangi bir sağlık kuruluşuna (öğrenilecek korkusuyla)gitmeyen veya gittiği halde hastalığını öğrenen ve durumunu bildiği halde,hastalıklarını herhangi bir işe girerken bildirmeyen ama yaşam koşulları nedeniyle ailesine bakma zorunda kalan Türkiye,de milyonlarca insanımızın olduğu bilinmeyen birşey değildir..
**Hepatit hastalarının işe girerlerken,hastalıklarını bildirmemeleri yukarıda belirtilen ayakta kalma mücadelesinden başka birşey değil.Ama kendi hastalığının başkalarına ciddi bir şekilde bulaştırma riski olaması,diğer insanların ve tabii ki o insanların aileleri ve çevrelerinide ciddi bir şekilde tehtid altına sokabilmektedir..
**Bir de işin başka bir boyutu var.Türkiye,de hepatit hastalarının büyük çoğunluğu herhangi bir işe girmek istediklerinde,işverenlere hastalığını bildirdiği halde otomatik olarak işe girişi reddediliyor.Çünkü,hiçbir işveren kendi sağlıklı çalışanlarınında hayatlarını tehlikeye atmak istemiyor.Hem işveren hastalıklı bireyi işe alsa bile bu sefer sağlıklı işçiler buna karşı çıkabiliyor..
**İşverenlerin,hepatitli hasta biryleri almamasının altında yatan iki neden vardır;
1.si hastalığın diğer çalışanlara bulaştırılma riski.Bu durum elbetteki işverenin işine gelmez.Çünkü,hastalanan her işçi işveren için ağır yük demektir ve bu nedenle işin verimliliğinde de düşüş görülür..
2.ise işveren için çok daha kritik bir durumdur.Hastalıklı bir bireyi bilerek diğer sağlıklı bireylerin yanında çalıştırması,hastalıklı bireyin hastalığını bir veya birden fazla kişiye bulaştırması sonucu,hastalığı kapan kişiler hem hastalığı bulaştıran kişi hemde bu duruma izin veren işveren hakkında ağır yüklü tazminat davaları açabilirler..Kaldı ki,bu oran bilindiğinden çok daha fazla miktarda da olabilir..Çünkü,bu hastalığı birşekilde kapan bireyler otomatik olarak bu hastalığı habersiz olarak ailesi ve çevrelerinede bulaştırabilme riskleride sözkonusudur..
Peki,ne yapılmalıdır?
**Türkiye'de yaklaşık 20 milyona yakın kişinin hepatit hastalığının pençesinde olduğu;bunların yaklaşık 3 milyonunun kayıtlı,1 milyon civarında kişinin ise kritik aşamada olduğunu söylemiş;bunlardan kayıtlı olmayan 17 milyon civarında kişinin ise durumlarının bilinmediği yani meçhul olduğunu dile getirmiştik..
**İçlerinde sayıları milyonları bulan çok sayıda kişinin büyük olasılıkla çalıştıkları biliniyor.Bu çalışan kişilerin şu anki durumlarını, ciddi bir araştırma yapılmadan öğrenmek biraz zor gibi.Bu nedenle araştırmanın bir an önce başlaması gerekiyor.İçlerinde hastalığı bulaştırma riski yüksek olan özellikle kronikleşmiş hastalara karşı ciddi tedbirler almak ve hatta onların zor durumda kalmaması için emeklilikleri sağlanmalı ve tedavilerine hiç vakit kaybetmeden başlanmalıdır..
**Sadece çalışan kesimde değil,çalışmayan kesimlerde de hastalığı bulaştırma riski olan özellikle kronik hepatit hastalığı olanlardan,herhangi bir sosyal güvencesi olmayanlara da emeklilik hakkı tanınmalı ve bunlarında tedavilerine bir an önce vakit kaybetmeden başlanılmalıdır..
..Başka türlü bu hastalığın yayılmasını önlemek çok zor gibidir.Bu hastalara emeklilik hakkı tanınmaz,yaşamları daha da zor hale getirilirse hem bu hastaların hayatları tehlikeye atılmış hemde bu hastaların ailelerine ve çevrelerindeki binlerce kişiye zincirleme olarak bulaştırmasına sebep olmuş olunur.Hem de devlet eliyle yapılmış olur bunlar..
Türkiye,de 20 milyon hepatit var,hepsine mi emeklilik verilecek?
**Elbette ki hayır.Bizim dediğimiz şey,ilerde hastalığın seyri hastayı tehlikeye sokabilecek şekilde ilerleme ve başkalarına da bu hastalığı bulaştırma riski olduğundan,kronik hepatit hastalarının emekliye ayrılmasıdır.Bunu yapmak zor olmaması gerek devlet için.Kronik düzeydeki hastaların iyileşme süreci çok yavaş ve uzun sürelidir.Hayatları boyunca bu hastalığı taşıma riskleri bulunuyor..
**Bunlara,(çalışabilir) raporu vermek sadece bu kişilerin hayatlarını tehlikeye atmakla kalmaz,bunların çalışma ortamlarındaki sağlıklı bireylere de bu hastalığın bulaştırılmasını da sağlamış olursunuz.Hem de bu boyut zincirleme olarak düşünüldüğünde,çok ürkütücü düzeyde olabilir..
**Aslında henüz geç kalmış sayılmayız.Bir an önce çalışmaların başlatılması gerekiyor..Aksi taktirde bu hastalığın yayılmasını durdurmak çok zordur..Gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerekiyor..
Saygılar..Bilge..
---------------
NOT: En yukardaki kişisel bilgilerimi sildim.Çünkü,konu kişisel olarak algılanıyor.Halbuki konu kişisel değil,genel kesimi ilgilendiriyor..
NOT2: Bu konuda biraz daha duyarlı olunmasını rica ediyorum.Konuyu kişisel olarak algılayıp-bu hastalığa yakalanan milyonlarca insanı madur etmemelisiniz.Yazdıklarınıza ve konuşmalarınıza lütfen dikkat ediniz.İşin boyutunu ve vahammiyetinin farkına varınız.Kronik hepatit hastalarının hayatlarıyla ve onların bilerek/bilmeden etraflarına bulaştırdığı/bulaştırabileceği diğer milyonlarca masum insanların hayatlarını tehlikeye atmamalısınız..
Bunun vebalini,hiç kimse kaldıramaz.Ahirette bunun hesabını veremezsiniz..Teşekkür ederim.Bilge..