Tekerlekli sandalye bağışçıları alınsınlar lütfen...
Bülent Küçükaslan
Radikal 2 | 19 Ağustos 2012
Türkiye’nin en büyük markalarından birinin satın alma departmanından birisi arıyor:
- A marka B model akülü tekerlekli sandalyeniz var mı?
- Maalesef yok, 10 gün sonra stoklarımıza girecek. Başka bir sandalye önerelim isterseniz? Kullanıcıya dair bilgi verirseniz, onun için en doğru seçenekleri sunabiliriz.
- En ucuzu hangisi?
- Siz bağış mı yapacaksınız?
- Evet. Her yıl birkaç bağış yapıyoruz. Onun için en ucuzu olması bizim için yeterli.
- İzin verirseniz bu bakış açınıza bir eleştiri getirebilir miyim?
- Peki.
- Ucuz sandalye talebi firmaların istemeyerek karşıladığı bir sandalye grubudur. İstemezler, çünkü fiyatı düşürmek için kalite standartlarını düşürmek zorunda kalırlar. Bir başka deyişle sizin ucuz olduğu için aldığınız sandalye, muhtemelen çok kısa bir süre sonra kullanıcı için başa bela bir sandalye olacaktır. Yani siz iyilik yaptığınızı düşündüğünüz insanlara aslında her açıdan yük bindiriyorsunuz. Oysa milyar dolarlık bir firma olarak 1800 TL’lik değil 2500 TL’lik sandalye alsanız, kullanıcı hem çok daha güvenli ve konforlu sürüş sağlar, hem de durmadan bozulma riski ile günlerini diken üstünde yaşamamış olur.
- Anlıyorum. Ama yöneticilerim bana bu talimatı verdi. Sizin görüşlerinizi de onlara ileteceğim...
Sonuç: Geri dönüş olmadı. Muhtemelen bir yerde 1500 TL’ye bir sandalye bulmuşlardır!
İzmir’den biri arıyor:
- En ucuz akülü sandalyeleriniz hangileri?
- Bağış mı yapacaksınız beyefendi?
- Evet, ihtiyaç sahiplerini sevindireceğiz inşallah.
- Ne güzel... Peki en ucuz olanlardan değil de daha bir iş gören modellerden alıp ihtiyaç sahibi kişileri gerçek anlamda rahat ettirmek istemez misiniz?
- Yok. Çok kişiyi sevindirmek istiyoruz.
- Peki, ben şimdi size 1990 model on tane Şahin otomobil bağışlasam ve “bunu hepiniz her gün her işiniz için kullanacaksınız” desem, ne dersiniz?
- İstemem.
- İstemezsiniz tabii. Çünkü benzin de yetiştiremezsiniz, tamiri için para da... İşte biraz buna benziyor sizin tekerlekli sandalye armağan etme girişiminizdeki tutumunuz. Ben olsam, 10 tane alacağıma 8 tane alırım, insanlar her gün güzel dileklerle beni ansın isterim.
- Yok beyefendi biz 10 kişiyi sevindireceğiz.
Sonuç: Bildiğiniz gibi...
Maalesef bağışçıların çok büyük çoğunluğunun bakış açısı bu şekilde ve ne yaparsak yapalım onları ikna edemiyoruz. Kendilerine reva görmedikleri ürünleri ihtiyaç sahiplerine vermekte bir sorun görmüyorlar...
Sakat örgütleri ve kamu kurumları bin beter!
Kişisel bağışçılar böyle de tekerlekli sandalye dağıtan sakatlarla ilgili sivil toplum örgütleri ve kamu kurumları farklı mı? Ne mümkün! Bırakın farklı olmayı, bilakis, bu düzenin kurgucuları onlar zaten! Belediyeler ya da İl Özel İdaresi vb. kurumlar ihale açıyor mesela tekerlekli sandalye için, firmaları kırdırıyorlar birbirlerine ve ölü fiyatına akülü sandalye ihalesi veriyorlar. Firmalar ne yapsın, başka türlü satış yapamayacakları için kaliteden ödün verip talebi karşılıyorlar... Sonuçta olan gariban kullanıcıya oluyor: ya sandalyeyi alıp kısa sürede hurdaya atıyorlar, ya sürekli sorun çıkarttığı için tamirci peşinde koşuyorlar, ya da tamir için yüzlerce liralık kargo bedeli vermektense sandalyeyi elden çıkartmanın yollarını arıyorlar...
Tekerlekli sandalye, kullanıcısının her şeyidir.
Düşünün, kullanıcı yürüyemiyor; bedeni ile kullandığı sandalye arasındaki uyum aksasa, sandalyesi arızalansa, oracıkta kalakalacak. Düşük kalitede sandalyeye binmenin riskini ve kullanıcıda yarattığı tedirginliği bir hayal edin lütfen...
Ayrıca tekerlekli sandalye her kullanıcı için farklı özelliklerde olmalıdır. Herkesin beden yapısı, sakatlık biçimi ve dolayısıyla ihtiyaçları farklıdır ve sandalye bu ihtiyaçları karşılayacak özelliklere sahip olmalıdır. Nerede, ne kadar süre ile kullanılacağı, nasıl bir performans beklendiği; ayaklıkların yükseltilmesine, sırtın yatmasına, dik pozisyon alabilmesine vb. ihtiyaç duyulup duyulmayacağı; oturma alanının hangi özelliklerde olacağı; taşıma kapasitesi; coystiğin özellikleri ve benzeri konular netleşmeden “ucuz olsun” diyerek alınan sandalye kimsenin bir işine yaramaz (SGK, senin de kulakların çınlasın!).
Sakatlar saygıyı hak etmiyor mu?
Hak etmiyorsa; siz vicdanını rahatlatmak isteyenler, sakat olmayan muktedirler, her şeyin kendi istediği gibi olmasına alışık olanlar, dayanışmanın güzelliğini değil de bağış yapmanın üstten bakan huzurunu sevenler, sormaya ve dinlemeye gerek duymayanlar, aynen devam... İktidarınızda sakatlar düşük pozisyonlu işlerde düşük maaşlarla çalıştırılmaya devam edilsin, yollar, binalar ve toplu taşıma araçları sakat olmayanlara göre tasarlansın, ekonomik bağımsızlığımız verilmesin, devletin sosyal yardımlarına karşılık yaşamlarımız ipotek altına alınsın, kendi kararlarımızı alma özgürlüğümüzü kullanamayalım, gerçek ihtiyaçlarımız umursanmadan ucuz sandalyeler bize reva görülsün. Bize sormaya gerek yok zaten. Siz biliyorsunuz...
Bülent Küçükaslan
Radikal 2 | 19 Ağustos 2012
Türkiye’nin en büyük markalarından birinin satın alma departmanından birisi arıyor:
- A marka B model akülü tekerlekli sandalyeniz var mı?
- Maalesef yok, 10 gün sonra stoklarımıza girecek. Başka bir sandalye önerelim isterseniz? Kullanıcıya dair bilgi verirseniz, onun için en doğru seçenekleri sunabiliriz.
- En ucuzu hangisi?
- Siz bağış mı yapacaksınız?
- Evet. Her yıl birkaç bağış yapıyoruz. Onun için en ucuzu olması bizim için yeterli.
- İzin verirseniz bu bakış açınıza bir eleştiri getirebilir miyim?
- Peki.
- Ucuz sandalye talebi firmaların istemeyerek karşıladığı bir sandalye grubudur. İstemezler, çünkü fiyatı düşürmek için kalite standartlarını düşürmek zorunda kalırlar. Bir başka deyişle sizin ucuz olduğu için aldığınız sandalye, muhtemelen çok kısa bir süre sonra kullanıcı için başa bela bir sandalye olacaktır. Yani siz iyilik yaptığınızı düşündüğünüz insanlara aslında her açıdan yük bindiriyorsunuz. Oysa milyar dolarlık bir firma olarak 1800 TL’lik değil 2500 TL’lik sandalye alsanız, kullanıcı hem çok daha güvenli ve konforlu sürüş sağlar, hem de durmadan bozulma riski ile günlerini diken üstünde yaşamamış olur.
- Anlıyorum. Ama yöneticilerim bana bu talimatı verdi. Sizin görüşlerinizi de onlara ileteceğim...
Sonuç: Geri dönüş olmadı. Muhtemelen bir yerde 1500 TL’ye bir sandalye bulmuşlardır!
İzmir’den biri arıyor:
- En ucuz akülü sandalyeleriniz hangileri?
- Bağış mı yapacaksınız beyefendi?
- Evet, ihtiyaç sahiplerini sevindireceğiz inşallah.
- Ne güzel... Peki en ucuz olanlardan değil de daha bir iş gören modellerden alıp ihtiyaç sahibi kişileri gerçek anlamda rahat ettirmek istemez misiniz?
- Yok. Çok kişiyi sevindirmek istiyoruz.
- Peki, ben şimdi size 1990 model on tane Şahin otomobil bağışlasam ve “bunu hepiniz her gün her işiniz için kullanacaksınız” desem, ne dersiniz?
- İstemem.
- İstemezsiniz tabii. Çünkü benzin de yetiştiremezsiniz, tamiri için para da... İşte biraz buna benziyor sizin tekerlekli sandalye armağan etme girişiminizdeki tutumunuz. Ben olsam, 10 tane alacağıma 8 tane alırım, insanlar her gün güzel dileklerle beni ansın isterim.
- Yok beyefendi biz 10 kişiyi sevindireceğiz.
Sonuç: Bildiğiniz gibi...
Maalesef bağışçıların çok büyük çoğunluğunun bakış açısı bu şekilde ve ne yaparsak yapalım onları ikna edemiyoruz. Kendilerine reva görmedikleri ürünleri ihtiyaç sahiplerine vermekte bir sorun görmüyorlar...
Sakat örgütleri ve kamu kurumları bin beter!
Kişisel bağışçılar böyle de tekerlekli sandalye dağıtan sakatlarla ilgili sivil toplum örgütleri ve kamu kurumları farklı mı? Ne mümkün! Bırakın farklı olmayı, bilakis, bu düzenin kurgucuları onlar zaten! Belediyeler ya da İl Özel İdaresi vb. kurumlar ihale açıyor mesela tekerlekli sandalye için, firmaları kırdırıyorlar birbirlerine ve ölü fiyatına akülü sandalye ihalesi veriyorlar. Firmalar ne yapsın, başka türlü satış yapamayacakları için kaliteden ödün verip talebi karşılıyorlar... Sonuçta olan gariban kullanıcıya oluyor: ya sandalyeyi alıp kısa sürede hurdaya atıyorlar, ya sürekli sorun çıkarttığı için tamirci peşinde koşuyorlar, ya da tamir için yüzlerce liralık kargo bedeli vermektense sandalyeyi elden çıkartmanın yollarını arıyorlar...
Tekerlekli sandalye, kullanıcısının her şeyidir.
Düşünün, kullanıcı yürüyemiyor; bedeni ile kullandığı sandalye arasındaki uyum aksasa, sandalyesi arızalansa, oracıkta kalakalacak. Düşük kalitede sandalyeye binmenin riskini ve kullanıcıda yarattığı tedirginliği bir hayal edin lütfen...
Ayrıca tekerlekli sandalye her kullanıcı için farklı özelliklerde olmalıdır. Herkesin beden yapısı, sakatlık biçimi ve dolayısıyla ihtiyaçları farklıdır ve sandalye bu ihtiyaçları karşılayacak özelliklere sahip olmalıdır. Nerede, ne kadar süre ile kullanılacağı, nasıl bir performans beklendiği; ayaklıkların yükseltilmesine, sırtın yatmasına, dik pozisyon alabilmesine vb. ihtiyaç duyulup duyulmayacağı; oturma alanının hangi özelliklerde olacağı; taşıma kapasitesi; coystiğin özellikleri ve benzeri konular netleşmeden “ucuz olsun” diyerek alınan sandalye kimsenin bir işine yaramaz (SGK, senin de kulakların çınlasın!).
Sakatlar saygıyı hak etmiyor mu?
Hak etmiyorsa; siz vicdanını rahatlatmak isteyenler, sakat olmayan muktedirler, her şeyin kendi istediği gibi olmasına alışık olanlar, dayanışmanın güzelliğini değil de bağış yapmanın üstten bakan huzurunu sevenler, sormaya ve dinlemeye gerek duymayanlar, aynen devam... İktidarınızda sakatlar düşük pozisyonlu işlerde düşük maaşlarla çalıştırılmaya devam edilsin, yollar, binalar ve toplu taşıma araçları sakat olmayanlara göre tasarlansın, ekonomik bağımsızlığımız verilmesin, devletin sosyal yardımlarına karşılık yaşamlarımız ipotek altına alınsın, kendi kararlarımızı alma özgürlüğümüzü kullanamayalım, gerçek ihtiyaçlarımız umursanmadan ucuz sandalyeler bize reva görülsün. Bize sormaya gerek yok zaten. Siz biliyorsunuz...