TEKERLEKLİ SANDELYEMİ SEVİYORUM
Tekerlekli sandalyemi seviyorum.insanlarla aramda köprü kuran her şeyi sevdiğim gibi seviyorum.onun sayesinde olmuştu tanışmamız,sandalyem olmasaydı o gün evde ve yatağımda olurdum. Sandalyemi seviyorum ; özgürlüğümü sevdiğim gibi seviyorum, sokaklarda bir başına dolaşırken her an karşılaşabiliriz diye yersiz umutlara kapılıyorum
Ama sen bunların hiç birini anlayamayamazsın,anlasaydın öylece bitirmezdin içindeki bütün her şeyi. Mantıktan bahsetmiştin bana,’hadi oldu diyelim ilerisi nasıl olacak’ demiştin. Ben şimdiye kadar tek başıma taşıdım sandalyemi ve bunda başarılı olmasaydım karşına geçip de seni sevdiğimi söylemezdim,senden beni sevmeni istemezdim. Sandalyemi sevmeye engel olarak görmedim ve hiç zaman utanmadım ondan. Ama sen engel olarak gördün bunu,belki korkuların,kaygıların vardı hepsini anlayabilirim bunların ,çünkü her iki insan birbirini sevmeye başlarken korku ve kaygı taşır,benim de kaygılarım,korkularım,endişelerim vardı ama yine de denemeye hazırdım. Her insanın karşılıklı sevmeden önce hazır olması gibi; gözlerine bakmak yetiyordu bana. Sen ise bana bakınca engelden başka bir şey görmedin. Beni sevmediğini,benden hoşlanmadığını,sana göre biri olmadığımı söylesen bu beni o kadar etkilemezdi. Bu noktada en azından dürüstlüğün için teşekkür edebilirim sana. Eminim senin gibi düşünüp de başka bahaneler arkasına saklananlar da vardır. Kırmak! İstemedikleri için yalan söylüyorlardır belki de. Ben hiç kırılmadım ki senden bunları duyduğuma. Güzel bir rüyadan uyandırılmış gibi görmedim kendimi, ya da umutlarım kursağımda takılıp kalmadı. Sandalyemi sevme sebeplerimden biri de budur; daha çocuk yaşta gerçeklerle yaşamayı öğreniyorsun ‘ evet ben bir sakatım ama ben pes etmedikçe bu beni kısıtlayamaz’ diyerek. Sana bir öfke de beslemiyorum hatta sinirli bile olmadığımı söyleyebilirim( o kadarı da yalan olur sanırım ) . şu an senin için hissettiğim duygular arasında en belirgin olanı üzüntü sanırım. Evet senin için üzülüyorum,bir insanı nasıl seveceğini düşündükçe üzülüyorum,kimseyi gerçekten sevemeyeceğini ,her zaman aranıza duvarlar öreceğini düşündükçe üzülüyorum. Sevgi denen bu duyguyu içinde çok cılız yaşatacağın için üzülüyorum. Çünkü ne zaman yoğunlaşsa sürekli onu engelleyecek bir şeylerin olacaktır. Kalbin aklının yanında git gide küçülecek ve sonunda görünmez hale gelecektir,dilerim böyle olmaz,çünkü o an ölmeden hayata son vermiş olacaksın. Dilerim o denli tükenmezsin
Hayatta kimileri sürekli insanlarla bağ kurmaya çalışırken,kimileri de bütün ipleri kesiyorlar. İnsan nasıl olur da kendi varlığını anlamsız hale getirmek için bu kadar çaba harcar anlamıyorum. Nasıl olur da her adımında kendisini çıkılmaz bir yalnızlığın içine iter? Benim için sen ,ne ilk ne de sonsun,bir arayışa bahşedilen hiçbir ömür boşa geçmemiş demektir. Bu defa doğru kişinin ellerini tutuyorum derken birden tekrar suda tek başına kalmak. Boğulmam biliyorum ama dengemi yitirdim.Şairin dediği gibi; yelken olurum,kürek olurum,dümen olurum ama nefes alışlarım yavaşlıyor her seferinde. Bu sular beni daha fazla taşıyamayacak diyorum. Devam etmek lazım bir şekilde,daha uzun daha derin soluk alıp vermek lazım,hıçkırışların hiçbir yararı olmuyor. Dengen daha kötü bozuluyor,ciğerler daha az havaya ihtiyaç duyuyor…
Sandalyemi seviyorum; güneşi,gökyüzünü,denizi sevdiğim kadar seviyorum. Hayatı sevdiğim kadar seviyorum. Onunla varım ben bu hayatın içinde ve pes etmedikçe o hayat beni dışına atamaz
Tekerlekli sandalyemi seviyorum.insanlarla aramda köprü kuran her şeyi sevdiğim gibi seviyorum.onun sayesinde olmuştu tanışmamız,sandalyem olmasaydı o gün evde ve yatağımda olurdum. Sandalyemi seviyorum ; özgürlüğümü sevdiğim gibi seviyorum, sokaklarda bir başına dolaşırken her an karşılaşabiliriz diye yersiz umutlara kapılıyorum
Ama sen bunların hiç birini anlayamayamazsın,anlasaydın öylece bitirmezdin içindeki bütün her şeyi. Mantıktan bahsetmiştin bana,’hadi oldu diyelim ilerisi nasıl olacak’ demiştin. Ben şimdiye kadar tek başıma taşıdım sandalyemi ve bunda başarılı olmasaydım karşına geçip de seni sevdiğimi söylemezdim,senden beni sevmeni istemezdim. Sandalyemi sevmeye engel olarak görmedim ve hiç zaman utanmadım ondan. Ama sen engel olarak gördün bunu,belki korkuların,kaygıların vardı hepsini anlayabilirim bunların ,çünkü her iki insan birbirini sevmeye başlarken korku ve kaygı taşır,benim de kaygılarım,korkularım,endişelerim vardı ama yine de denemeye hazırdım. Her insanın karşılıklı sevmeden önce hazır olması gibi; gözlerine bakmak yetiyordu bana. Sen ise bana bakınca engelden başka bir şey görmedin. Beni sevmediğini,benden hoşlanmadığını,sana göre biri olmadığımı söylesen bu beni o kadar etkilemezdi. Bu noktada en azından dürüstlüğün için teşekkür edebilirim sana. Eminim senin gibi düşünüp de başka bahaneler arkasına saklananlar da vardır. Kırmak! İstemedikleri için yalan söylüyorlardır belki de. Ben hiç kırılmadım ki senden bunları duyduğuma. Güzel bir rüyadan uyandırılmış gibi görmedim kendimi, ya da umutlarım kursağımda takılıp kalmadı. Sandalyemi sevme sebeplerimden biri de budur; daha çocuk yaşta gerçeklerle yaşamayı öğreniyorsun ‘ evet ben bir sakatım ama ben pes etmedikçe bu beni kısıtlayamaz’ diyerek. Sana bir öfke de beslemiyorum hatta sinirli bile olmadığımı söyleyebilirim( o kadarı da yalan olur sanırım ) . şu an senin için hissettiğim duygular arasında en belirgin olanı üzüntü sanırım. Evet senin için üzülüyorum,bir insanı nasıl seveceğini düşündükçe üzülüyorum,kimseyi gerçekten sevemeyeceğini ,her zaman aranıza duvarlar öreceğini düşündükçe üzülüyorum. Sevgi denen bu duyguyu içinde çok cılız yaşatacağın için üzülüyorum. Çünkü ne zaman yoğunlaşsa sürekli onu engelleyecek bir şeylerin olacaktır. Kalbin aklının yanında git gide küçülecek ve sonunda görünmez hale gelecektir,dilerim böyle olmaz,çünkü o an ölmeden hayata son vermiş olacaksın. Dilerim o denli tükenmezsin
Hayatta kimileri sürekli insanlarla bağ kurmaya çalışırken,kimileri de bütün ipleri kesiyorlar. İnsan nasıl olur da kendi varlığını anlamsız hale getirmek için bu kadar çaba harcar anlamıyorum. Nasıl olur da her adımında kendisini çıkılmaz bir yalnızlığın içine iter? Benim için sen ,ne ilk ne de sonsun,bir arayışa bahşedilen hiçbir ömür boşa geçmemiş demektir. Bu defa doğru kişinin ellerini tutuyorum derken birden tekrar suda tek başına kalmak. Boğulmam biliyorum ama dengemi yitirdim.Şairin dediği gibi; yelken olurum,kürek olurum,dümen olurum ama nefes alışlarım yavaşlıyor her seferinde. Bu sular beni daha fazla taşıyamayacak diyorum. Devam etmek lazım bir şekilde,daha uzun daha derin soluk alıp vermek lazım,hıçkırışların hiçbir yararı olmuyor. Dengen daha kötü bozuluyor,ciğerler daha az havaya ihtiyaç duyuyor…
Sandalyemi seviyorum; güneşi,gökyüzünü,denizi sevdiğim kadar seviyorum. Hayatı sevdiğim kadar seviyorum. Onunla varım ben bu hayatın içinde ve pes etmedikçe o hayat beni dışına atamaz