spastik özürlü, ruh hastası, kör, topal... bunlar görmezden gelinebilecek, gülüp geçilebilecek şeyler değil. konunun, kendinizi olduğunuz gibi kabul etmenizle alakası yok. ortada ahlaksız bir sorun var. sizin probleme yaklaşımınız, problemin kaynağını kendiniz gibi görüp, sorunu üstlenmek! biz zaten kendimizi olduğumuz gibi görüyoruz. sorun, bazı insanların bilinçsiz davranması. problemin kaynağı engelli birey değil, toplumun engelli bireye bakış açısı. bu gibi şeyler toplumumuzun dilinde maalesef bir kalıp olmuş. hastalıkla birbirine hakaret etmek, aşağılamak nasıl bir mantığın ürünüdür anlayamıyorum. bu hakaretleri görmezden gelip, gülüp geçerseniz normalleştirir, insanların ağzına sakız edersiniz. bugün olduğu gibi insanlar utanmadan bunları rahatça hakaret olarak kullanır. bu normal bir yaklaşım değil. bu gibi şeyleri yasaklamak anlamsız, çözüm insanları bilinçlendirmektir. bir insanın bu şekilde saçmaladığında utanmasını sağlayabilmektir. bu da susarak, alttan alarak olmaz. günümüzde alakasız küçük topluluklar bile bir bütün halinde hareket ediyor, haklarını koruyorlar. örneğin cinsel yaşamından ötürü bir bireye ib** diye seslenirseniz, ilgili bireyin parçası olarak bulunduğu lgbt gibi topluluklar tarafından büyük bir tepki görebilirsiniz. fakat bir engelliye her türlü hakaret edilip, hakları kısıtlanırken kimseden ses çıkmaz. çünkü bu insanların bilinç altında "çoğunlukla" engelli birey savunulmaya değmez. buradan bir çıkar elde edemez. egosu tatmin olmaz. örneğin bir öğrenci sosyal medyada sırf yurtdışında sanat okuluna gitmek için yüz binlerce lira yardım toplayabiliyorken, aynı ülkede çocuğuna giysi alamadığı için intihar eden baba, evini ısıtamayıp, çocuklarının karnını doyuramadığı için intihar eden anneler var. ne, farklı kimlikteki bireylerin oluşturduğu gruplara, ne de kişisel tercihini yapıp hayatı istediği şekilde yaşayan insanlara karşı asla bir tutumum yok. sadece burada bir toplumsal sorun görüyorum ve bunu paylaşmak istiyorum.
insanları hastalığından, kendi belirlemediği, seçemediği durumundan ötürü aşağılamak, kötü sıfatlar yakıştırmak, hakaret etmek bir "insana" yakışan durum değildir. herkes potansiyel engellidir. sokağa çıktığında bir arabanın altında kalıp hayatının geri kalanını engelli olarak yaşamayacağına dair bir garanti mi var?
gelinen noktada, bir "emeklilikte yaşa takılanlar" tarafından oluşturulan gruplar kadar bile sesimizi duyuramıyoruz. ülkede engelli sayısının çok fazla olmasına rağmen düzgün bir şekilde temsil edilemediği, topluluk oluşturamadığı, sorunlarımızın bireysel bir ses olarak kaldığından görmezden gelindiği ortadadır. birey olarak zaten bir çok sorunla boğuşurken, haklarımızı arayıp, sorunlarımızı dile getirmemiz oldukça güç. bizleri anlayan, dinleyen, temsil eden, haklarımızı koruyan güçlü topluluklar kurmak zorundayız.
hali hazırda var olan toplulukların da sesini çıkarmaları, yokmuş gibi davranmamaları gerekir. günümüzde her yapı topluma, çok sesliliğe göre şekilleniyor. bir topluluk kanun değiştirtebiliyor, yeni kanunların çıkmasını sağlayabiliyor. hatta adli davalar bile toplumun tepkisine göre şekilleniyor. maalesef bir çok davada, sadece toplum sesini çıkarttığında hakedilen ceza suçluya veriliyor. bir davanın sonucu sosyal medyada gündem olup olmamasına göre farklılık gösteriyor.
burada Erkan arkadaşımız bir sorunu dile getirmiş, sonucu ne olursa olsun desteklenmelidir.