Söylenenlere göre 2 civarı yaşlardaymışım . Traktörün etrafında oyun oynarken alt kısmında bulunan bir pervane boşluğuna sokmuşum elimi ve kazağım sıkışmış . Pervane döndükçe kazağımı müteakiben parmaklarımı kaybetmişim . Kana motor yağı bulaşmış gerekçesiyle dirseğime kadar kesmiş doktor .
Uyumuşum, büyümüşüm..Böyle yaşamaya en başından başlamış olmamdan ötürü olsa gerek ki pek umursamamıştım kolumun olmadığını . Ta ki,koluna ne oldu ? sorularını önemsemeye başlayıp, benim böyle olmama sebep olan kişiyi alkışlamak istediğim ana kadar .
Olmadı , öğrenemedim , alkışlayamadım . Ne konuşmayı ne de konuşturmayı sevdim . Ha , beni tanıyanlar bilirler hayatı böyle sevdiğimi ve bunu hiç problem etmediğimi . Ama bilmedikleri şeyler de var , hayatı onlar varken sevdiğim ve böyle yaşamayı onlar varken kabullendiğim.. Yoksa kim ister ki ?
Uzun lafın kısası ; Ben istemedim , ne oldu bilmiyorum , kimi suçlamalıyım bilmiyorum , kime ne diyebilirim bilmiyorum . Başlıkta da anlatmak istediğim gibi ; Sanki tüm suçu bana yıkacak gibiydi herkes : söyle ulan , sen mi yaptın bunu ! : ) - Buraya kadar olan kısmı hayatımın asıl gerçeği ve sadece kendimle yaşadığım gerçek .
Yoksa tanıyan ve okuyan biri olsa ; hadi len , bize bile yutturacaktın der . Son derece sosyalim . Ben olmadan tek şey olmaz arkadaş çevremde . Otomobil sürer , halısaha maçları yaparım ki dayanmaz bana sahalar .Yakışıklıyım evet , bir çok kızla sevgili olup , pek azını sevmiş olsam da son sevdiğim hala sevgilim . 21 yaşında memur olmuş , keşke iki kolum olmasa da senin yerinde olsam -sözlerine maruz kalmış biriyim . Kıskananlar bile var ziyadesiyle .
Gerek mesai arkadaşlarım , gerek sosyal çevrem beni,bir kolu olmayan değil de , her şeyi, bilhassa aklını ve zekasını kullanabilen biri olarak tanımlar .
Ağır Roman'la son vereyim yazıma ;
Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye;
Zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın.
Raksederken mahallenin maşallahı, eyvallahı,
Güzelleş be oğlum, şimdilik ölümüne kadar hayattasın !
Uyumuşum, büyümüşüm..Böyle yaşamaya en başından başlamış olmamdan ötürü olsa gerek ki pek umursamamıştım kolumun olmadığını . Ta ki,koluna ne oldu ? sorularını önemsemeye başlayıp, benim böyle olmama sebep olan kişiyi alkışlamak istediğim ana kadar .
Olmadı , öğrenemedim , alkışlayamadım . Ne konuşmayı ne de konuşturmayı sevdim . Ha , beni tanıyanlar bilirler hayatı böyle sevdiğimi ve bunu hiç problem etmediğimi . Ama bilmedikleri şeyler de var , hayatı onlar varken sevdiğim ve böyle yaşamayı onlar varken kabullendiğim.. Yoksa kim ister ki ?
Uzun lafın kısası ; Ben istemedim , ne oldu bilmiyorum , kimi suçlamalıyım bilmiyorum , kime ne diyebilirim bilmiyorum . Başlıkta da anlatmak istediğim gibi ; Sanki tüm suçu bana yıkacak gibiydi herkes : söyle ulan , sen mi yaptın bunu ! : ) - Buraya kadar olan kısmı hayatımın asıl gerçeği ve sadece kendimle yaşadığım gerçek .
Yoksa tanıyan ve okuyan biri olsa ; hadi len , bize bile yutturacaktın der . Son derece sosyalim . Ben olmadan tek şey olmaz arkadaş çevremde . Otomobil sürer , halısaha maçları yaparım ki dayanmaz bana sahalar .Yakışıklıyım evet , bir çok kızla sevgili olup , pek azını sevmiş olsam da son sevdiğim hala sevgilim . 21 yaşında memur olmuş , keşke iki kolum olmasa da senin yerinde olsam -sözlerine maruz kalmış biriyim . Kıskananlar bile var ziyadesiyle .
Gerek mesai arkadaşlarım , gerek sosyal çevrem beni,bir kolu olmayan değil de , her şeyi, bilhassa aklını ve zekasını kullanabilen biri olarak tanımlar .
Ağır Roman'la son vereyim yazıma ;
Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye;
Zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın.
Raksederken mahallenin maşallahı, eyvallahı,
Güzelleş be oğlum, şimdilik ölümüne kadar hayattasın !