Seyrettim tek seferde bitirmek istedim zira kapatırsam tekrar açılacak bir dizi değil. Konuyu güzel seçmişler, oyuncular da güzel ama senaryo tam anlamıyla çöp. 1. cinayet hadi karambole geldi.. 2. cinayette trenin önüne adamı atıyor güvenlik kamerası içinde tek pozu kalmış analog fotoğraf makinesi gibi sadece Fatma'nın arkadan çekilmiş bir karesini yakalıyor. 3. cinayette Fatma inşaat alanında fıldır fıldır geziyor 17 kat çıkıyor inşaatta bu kadın ne yapıyor diyen yok. 4. cinayet avmye pikap ile girmek kimin fikriyse onu tebrik etmek lazım kadın zaten orada çalşıyor. Bir de pikabın kasasında giriyor kasadan doğrulduğu an arkasında güvenlik kamerası var (gürüntü yönetmeninin müthiş becerisi) yine koskaca avmdeki güvenlik kemeraları Fatma'yı görmüyor tek bir pozluk atış yapıp yarım yamalak yüzü görünmeyen bir kare yakalıyor ya kadının dizi boyunca üstünde çıkarmadığı pardesüyle bile yakalanır diğer kamera kayıtlarına bakılsa kabak gibi ortada.
Eğer bu dizi 1950li yılların İstanbul'unda olsaydı tamam ama sene 2020+1 saçma sapan bir dizi olmuş. Teknolojiden bi haber davranılmış. Güvenlik kameralarına analog fotoğraf muamelesi yapılmış 1 pozluk tabii ki. ve hiç başka kamera yok. avmde yok tren garında yok. Telefon takip olayına hiç girmiyorum.
Netflix iyi oyuncuları bir araya getirip bunların seyirci kitlesiyle gündemde tuttuğu bir dizi olmuş. Uğur Yücel'e biraz görün demişler etkisiz eleman rolünde.
Dizi kesinlikle zaman kaybı benim zamanım çok seyrettim zamanınız çoksa seyredin diyemem.
Ama Burcu Biricik oyunculuğu güzeldi, senaryo ne kadar çöp olursa olsun yokluğu çaresizliği umutsuzluğu güzel veriyor mimikleriyle. Her zaman derim yokluğu çaresizliği en güzel yokluğu çaresizliği hayatında YAŞAMAYANLAR ifade ediyor. Hissettiriyor karşısındakine.
Bir eli yağda diğeri balda yaşamış Cem Karaca'nın tamirci çırağını yazması namus belası diye devam etmesi gibi..
Çok uzun oldu ama kısaca; Seyredilesi bir dizi değil