Murat Canbolat

ATEŞ BÖCEĞİ

Yüce dağlar ardında çok büyük bir ormanda,
Bir Sürü Maymun Yaşar; Böyle Güzel Mekanda . .

Yağmur yağar üşürler; hemen odun toplarlar
Odunu yakmak için, ateş arar hoplarlar

Ateş böceği gelmiş işte tam bu sırada
Kıvılcım zannetmişler böcek şimdi çırada

Ateş diye üflerler lakin çıra tutuşmaz
Biraz akıllı olan,olur olmaz konuşmaz

Oradan uçan bir kuş demiş ki maymunlara
O kıvılcım değildir,attınız odunlara

Bu sırada bir adam tam geçerken oradan
Kuşa demiş dikkat et akıl vermiş Yaradan

Doğrulmayacak şeyi doğrultmaya çalışma
Sonra pişman olursun,hainlere bulaşma

Kuş biraz yaklaşınca saldırmışlar maymunlar
Kuş pişman olmuş ama,artık olmuş olanlar

Ne Kadar da Doğrultsan Deve Asla Doğrulmaz
Biraz su katılmadan hamur bile yoğrulmaz

Asla Eğri Cetvelden,Düzgün Doğru Çizilmez,,
Kıymetsiz Olan Sözler,İnci Gibi Dizilmez..

Murat CANBOLAT

KEDİ İLE TİLKİ

Ormanda gezinirken kurnaz beyaz bir tilki
Bir kediye denk gelir bir şey yiyor belli ki

Tilki saldırır hemen kapar kaçar yemeği
Kedi çok sinirlenir boşa gider emeği

Tilki kediden güçlü pisi çaresiz kalır
Hainler mazlumların hep ahlarını alır

Tilki böbürlenerek kediciğe şöyle der
Ben kırk hüner bilirim tilki aslan payı yer

Aslan kaplan dinlemem aldatırım hepsini
İşte bak aldım senin yemek dolu tepsini

Kedi der ki tilkiye benim tek hünerim var
Zamanı geldiğinde uygularım o kadar

Tam o anda bir tazı köpükle dolu ağzı
Tilki kaçar çabucak sararır beti benzi

Kedi bir sıçrayışla ağaç üstüne çıkar
Tazı tilki peşinde avcı arkadan sıkar

Tazı uzaklaşınca kedi ağaçtan iner
Tilkinin tüm işleri o an tersine döner

Kırk türlü marifetle tilki sınıfta kalır
Kedi tek hüneriyle işte böyle yol alır

Her işi bileceğine birisinden tam anla
Bedelini ödeme tilki misali canla

Murat CANBOLAT

HOŞÇAKAL HOŞ ÇAKAL

Boya küpüne düşer bir gün çakalın biri
Üstü rengarenk olur kapatır onca kiri!

Çakallık kanında var parlar gözleri birden
Fırsat bu fırsat diye koşup gitmiş aniden

Ormandaki hayvanlar onu böyle görünce
Tereddütle sorarlar hali korku verince

Bakar çakal duruma çekinir ondan millet
Ben Kralım diyerek herkese olur illet

Çakal milleti toplar Kral Aslana gider
Çakal Kral benim der Aslan işi farkeder

Aslan durumu bilir ama sabır gösterir
Bizim çakal keyiften her gün kuzu kestirir

Dişi çakallar bile onu çok beğenirler
Çok hoş çakal diyerek peşinden söylenirler

Aslan der ki çakala sana vezir olayım
Getir götür işi çok hem yolumu bulayım

Tamam der bizim çakal bundan memnun olurum
Vezirim aslan olsa elbet mutlu kalırım

Günler geçer aradan aslan fırsat kollarken
Bir gece uzaklardan tüm çakallar ulurken

Sonuçta çakal, çakal… içi gider aniden
Çakallığa özenir o an olsun yeniden

Dayanamaz pis çakal uzaktaki seslere
Hemen karşılık verir çakalca nefeslere

Tam o esnada aslan fırlar atlar yerinden
Bir hamlede ısırır sahtekarı derinden

Demiş ki Aslan Kral: Farkındaydım her şeyin
Lakin bunu anlatmak bu halka nasıl mümkün

Şükür ki rücu ettin sen aslına bir anda
Beni de mecbur ettin ferahladım sonunda

Üç kağatçı bir çakal battı boya küpüne
Sakın bir şey sanmayın aldanıpta tipine

Aslan bilir işini çakal leşi kâr saysın
Gün gelir devran döner artık milletim aysın

Cinsine çeker katran artık kapandı kadran
Artık zamanı geldi haydi aslanım davran . .

Murat CANBOLAT

Çocuk Olsam Bir Sabah



Çocuk kalksam uykudan uyanınca bir sabah,
Mutfaktayken annemi boğsam öpücüklere.
Şakalaşıp babamla dolsa kalbime ferah,
Coşsam keşke yeniden doysam gülücüklere!
Çocuk kalksam uykudan uyanınca bir sabah…

Duysam anneciğimin tatlı seslenişini,
Gülümseyip muzipçe “bana eyvallah” çakıp;
Göremesem ardımdan içli hislenişini…
Koşsam arkadaşlara kahvaltıyı bırakıp,
Duysam anneciğimin tatlı seslenişini…

Çocukluk anılarım tazelenir içimde,
Özlemiyle kavrulur, hayaliyle yanarım.
Halimi anlatamam tarifsiz bir biçimde;
Dermansız bir sızıyla kanadıkça kanarım!
Çocukluk anılarım tazelenir içimde…