Şimdi bulamadım ama, işyerinde kötü/aşağılayıcı muamele görmekten ve psikolojik baskıya maruz kalmaktan şikayet eden arkadaşlarımızın mesajları vardı. Bu konuyla ilgili önemli bir hukuk süreci var. İlgili haber:
"Mahkemenin Mobbing Kararı Emsal Olabilir"
İşyerinde psikolojik taciz anlamına gelen "mobbing", Tülin Yıldırım'ın Jeoloji Mühendisleri Odası aleyhine açtığı davanın gerekçeli kararında kullanıldı, kavram hukuken tanınmış oldu. Avukat Kayar, artık benzer davalara rastlanabileceğini açıklıyor.
BİA (İstanbul) - İşyerinde bireylerle üstleri veya eşit düzeyde çalışanlar arasında yaşanan her tür kötü muamele tehdit, şiddet ve aşağılamayı içeren, "mobbing" adı verilen davranışlar, Ankara 8. İş Mahkemesi'nin kararıyla hukuken tanındı.
Tülin Yıldırım'ın Jeoloji Mühendisleri Odası aleyhine açtığı davanın gerekçeli kararında "mobbing" kavramı ilk kez kullanıldı; bianet'in görüştüğü İstanbul Barosu avukatlarından Habibe Yılmaz Kayar, davanın emsal olacağına, bundan sonra yeni davaların açılabileceğine dikkat çekiyor.
Mahkeme, Yıldırım'a kötü muamele edildiği ve psikolojik taciz uygulandığına hükmederek tazminat kararı vermişti.
"Çalışanların durumu tanımlaması kolaylaştı"
Kayar, kararın Yargıtay'da onanması halinde "mobbing" kavramının hukuk yaşantısına gireceğini kaydediyor.
Kavramın hukuken tanınmasıyla çalışanların yaşadığı olumsuz süreci daha kolay ve anlaşılır anlatabileceklerini açıklayan Kayar, birbirinden bağımsız görünen birçok eylemin mobbing olabileceğini söylüyor.
Kayar, kavramın hukuken tanınmasının ardından, emsal olacağını, iş ortamlarında yeni davalarla karşılaşılabileceğini belirtiyor.
Jeoloji Mühendisleri Odası'na bin YTL tazminat cezası
Jeoloji Mühendisleri Odası'nda çalışan Tülin Yıldırım, amirlerinin kendisine yüksek sesle bağırarak iş yapmasını söylediğini, sözlü aşağılamalara maruz kaldığını açıklayarak Ankara 8. İş Mahkemesi'ne başvurmuştu.
Mahkeme, Yıldırım'a izindeyken işlerini aksattığı gerekçesiyle disiplin cezası verilmesini "iyi niyet kaidelerine" aykırı buldu; kararda "toplanan delillerden davacıya üstleri tarafından kötü muamele yapılıp aşağılanarak psikolojik taciz uygulandığı, emeğiyle çalışarak kazanan davacı işçinin maddi ve manevi kayba uğratıldığı kanaatine varılmıştır" ifadesi yer aldı.
Yıldırım: Karar "mobbing"in mevzuatımıza girdiği anlamına geliyor
Tülin Yıldırım'sa, karardan sonra yazdığı ve sendika.org'da 28 Aralık 2006'da yayınlanan yazısında şöyle diyordu:
"Bu davayı açmadan önce uzun suren araştırmalarımda ve insanlarla görüşmelerde elde ettiğim tek şey; 'işveren her yerde işçiyi işten çıkmaya zorlamak için baskı yapar işçinin yapması gerek şey ise buna direnmektir' şeklindeydi.
"Ben işverenin baskısına direnmenin yanında bir şeyi daha ispatladım; işveren çalıştırdığı işçiye baskı yapamaz. Bunu da hukuk ve yasaların çerçevesinde bir alan açarak yaptık. Türkiye mevzuatında mobbing kavramı olmamakla beraber bu kararın çıkması artık mevzuatımıza bunun girdiği anlamına geliyor."
Jeoloji Mühendisleri Odası'ysa, yazılı açıklamalarında "çalışanın işyerinde yaşadıklarının 'mobbing' olgusunun açık bir örneği olarak değerlendirilmesinin haklı bir dayanağının bulunmadığı"nı savunmuştu.
BİA Haber Merkezi
07/02/2007
Ayça ÖRER
Jeoloji mühendisleri odası neyi kaybetti?
Tülin Yıldırım
26 Aralık 2006
Son iki yıldır Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetimi’nin bana uyguladığı baskı ve yıldırma (mobbing) politikalarına karşı açtığım davayı kazandım.
Bu dava’nın iki boyutu vardı; birincisi bana verilmiş olan uyarı ve kınama cezalarının haksız olduğu iddiasıyla iptalinin istenmesi, ikincisi hem bu cezaların kendisinin hem de bana karsı uygulanan baskı politikalarının, dünyada yaygın adıyla MOBBING, olduğu ve bunun için de manevi tazminat istenmesi idi.
Mahkeme verilen cezaları iptal ettiği gibi Jeoloji Mühendisleri Odası’nın da bana tazminat ödenmesine hükmetti.
Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetimi, Oda’nın adını tarihe yazdırmayı başardı. Hem de işçisine yaptığı eziyetin mahkeme tarafından da belirlenmesiyle. Bu dava İşçi sınıfı açısından büyük bir kazanım sağlamıştır.
Bu davayı açmadan önce uzun suren araştırmalarımda ve insanlarla görüşmelerde elde ettiğim tek şey; “işveren her yerde işçiyi işten çıkmaya zorlamak için baskı yapar işçinin yapması gerek şey ise buna direnmektir” şeklindeydi. Ben İşverenin baskısına direnmenin yanında bir şeyi daha ispatladım; işveren çalıştırdığı işçiye baskı yapamaz., Bunu da hukuk ve yasaların çerçevesinde bir alan açarak yaptık. Türkiye mevzuatında Mobbing kavramı olmamakla beraber bu kararın çıkması artık mevzuatımıza bunun girdiği anlamına geliyor.
Bu dava ile asıl kazandığım şey ise kendime olan güvenim. Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetimi’nin iki yıl boyunca süren her türlü aşağılamayı içeren baskıları ve beni aslında yetersiz biri gibi gösterme çabalarına rağmen elde ettikleri şey ise yenilgidir.
İki yıl boyunca beni istifaya zorlamak için sürekli ve anlamsız nedenlerle istenen savunmalar, bu savunmalar sonrasında verilen uyarı ve kınama cezaları, Oda’dan kovmalar, üyelerin ve iş arkadaşlarımın yanında bağırıp çağırmalar, işleyişe aykırı bilgilendirme yapmamı istemeleri ve bütün bunlara karşı benim onurumla ayakta durmam sonucunda yapacak tek şey olarak işten çıkarmaları hiç bir şekilde işe yaramadı. Mobbincilerin asil hedefleri olan bireyi yok ederek, itaat etmeye ya da sessiz bir şekilde ortadan kaybolup gitmesini sağlayan davranışları da işe yaramadı. Buralarda İşçileri solculuk manipülasyonu altında sendikasız, toplu sözleşmesiz bırakma çalışmaları da işe yaramadı. Ama bizim her işten atma olayında çalışanlar olarak bir arada durmamızı sağladı. Haklarımız için mücadelenin kendilerine sol diyenlere karşı da vermemiz gereken ve her gün her gün yeniden vermemiz gereken mücadele biçimini hatırlamamıza yaradı.
Bu dava ile işçi sınıfı yeni bir kazanım elde etti o da şudur ki; patronlar, zannettiklerinin aksine, işçilerine her türlü baskıyı, eziyeti ve zulmü yapma “hakkına” sahip değildirler.
Sendika.Org