neyse efendim
senelerdeeen... daha bu sene
Birkaç ay önce didime gitmiştim.e ilk defa gidiyorum yalnızım da sabah erken cıkmama rağmen yolun acemiliğinden sebep geç ulaştım.Ne bileyim didimde daha tatil sezonu gelmemiş oteller ya kapalı yada tadilatta.geze geze bir pansiyon ilişti gözüme girdim içeri "Selamın aleyküm" "no türk kardeşim burası turistlere özel sen karşı pansiyona git" kelamıyla karşılandım.
Neyse dedim geçtim karşı pansiyona irice göbekli orta yaşlı bir amcam gayet sevinçle karşılayıp en güzel odasını verdi(pansiyonun tüm odaları birbirinin aynı )tabi bende yatacak bir yer bulmuş olmanın heyecanıyla geçtim ki;ne tv ne başka bir artı ,tım tıkır oda.kıvrıldım yatağa uyku gelmez ama bi şekilde sabah ettim
Gündüzü bi şekilde değerlendirip gene aynı mekanın yolunu tuttum bu kez bizim pansiyoncu kurmuş çilingir sofrasını vuruyor malın bedenine.Davet etti (genelde yapmama rağmen)eşlik ettim alkol almamak koşuluyla sofraya.Adam gittikçe kafayı demliyor tabi sohbet koyu derken eşi de teşrif etti -emekli öğretmen olduğunu ilerleyen saatlerde öğrendim- sohbet samimileşiyor bu arada.tanıştık ettik eşiyle de.ortamda bi sıcak hava hakim(meğer bana kanları ısınıyormuş)adam tuttu omuzumdan
"annenin becerisi var mıdır" "süper yemek yapar"
"tamam ev yemekleri açacağız kücük bi dükkan 2 masa yeter"
"ya baban" "yeni emeklioldu öğretmen"
"tamam burada emlak işi revacta ona da şuraya bi emlak ofisi açarız"
"sen ne yaparsın" "memurum"
"tamam tayinini buraya aldırırız"
"şu yakında tribleks bi ev var sahibi tanıdığım cok sıkışık ev normalde 120 ama ben 80e bağlarım" "o kadar param yok"
"ne kadar var" "50" kalanını hallederiz olmadı ben kefil olurum" (ertesi sabah evi görmeye gittik hakkatten muhteşemdi hemde ingiliz sitesinde)
bu arada zaten adamın bir doğu köyünde başlayan hayat hikayesinin nasıl köy ağasına isyan edip-kahrolsun bu düzen-nidalarıyla istanbullara gittiğini nasıl bu günlere geldiği hikayesini (sanki ben bu hikayeyi bi yerlerden duymutum düşünceleri hakimiyetinde) dinlemiş bulundum .adam "bizim köyde oksford vardı da okumadık mı" dememesine çok şaşırdım ne yalan
ha unutmadan adam eğer benle akran kızı olmuş olsa o gece nişan yapacaktı (tüüüh )
neyse efendim ertesi gün başka bir otel arayışına girdim tabi.fazla uğraşmadan buldum oteli deniz kenarında tv sabahları acıkbüfe kahvaltı ve kablosuz int olanaklarıyla hemde cok az bi fiyat farkıyla.
o pansiyonun sokağından bir daha geçmedim tabi (ama isteyene kartını verebilirim hala arabamın torpido gözünde durur sessiz sedasız)
efendim netice itibariyle: ya o içki masasına oturup adam gibi içeceksin yada kendini içki sofrasında meze ettirmeyeceksin(kıssadan hisse dicem ama yazı da amma uzun oldu yaw )
senelerdeeen... daha bu sene
Birkaç ay önce didime gitmiştim.e ilk defa gidiyorum yalnızım da sabah erken cıkmama rağmen yolun acemiliğinden sebep geç ulaştım.Ne bileyim didimde daha tatil sezonu gelmemiş oteller ya kapalı yada tadilatta.geze geze bir pansiyon ilişti gözüme girdim içeri "Selamın aleyküm" "no türk kardeşim burası turistlere özel sen karşı pansiyona git" kelamıyla karşılandım.
Neyse dedim geçtim karşı pansiyona irice göbekli orta yaşlı bir amcam gayet sevinçle karşılayıp en güzel odasını verdi(pansiyonun tüm odaları birbirinin aynı )tabi bende yatacak bir yer bulmuş olmanın heyecanıyla geçtim ki;ne tv ne başka bir artı ,tım tıkır oda.kıvrıldım yatağa uyku gelmez ama bi şekilde sabah ettim
Gündüzü bi şekilde değerlendirip gene aynı mekanın yolunu tuttum bu kez bizim pansiyoncu kurmuş çilingir sofrasını vuruyor malın bedenine.Davet etti (genelde yapmama rağmen)eşlik ettim alkol almamak koşuluyla sofraya.Adam gittikçe kafayı demliyor tabi sohbet koyu derken eşi de teşrif etti -emekli öğretmen olduğunu ilerleyen saatlerde öğrendim- sohbet samimileşiyor bu arada.tanıştık ettik eşiyle de.ortamda bi sıcak hava hakim(meğer bana kanları ısınıyormuş)adam tuttu omuzumdan
"annenin becerisi var mıdır" "süper yemek yapar"
"tamam ev yemekleri açacağız kücük bi dükkan 2 masa yeter"
"ya baban" "yeni emeklioldu öğretmen"
"tamam burada emlak işi revacta ona da şuraya bi emlak ofisi açarız"
"sen ne yaparsın" "memurum"
"tamam tayinini buraya aldırırız"
"şu yakında tribleks bi ev var sahibi tanıdığım cok sıkışık ev normalde 120 ama ben 80e bağlarım" "o kadar param yok"
"ne kadar var" "50" kalanını hallederiz olmadı ben kefil olurum" (ertesi sabah evi görmeye gittik hakkatten muhteşemdi hemde ingiliz sitesinde)
bu arada zaten adamın bir doğu köyünde başlayan hayat hikayesinin nasıl köy ağasına isyan edip-kahrolsun bu düzen-nidalarıyla istanbullara gittiğini nasıl bu günlere geldiği hikayesini (sanki ben bu hikayeyi bi yerlerden duymutum düşünceleri hakimiyetinde) dinlemiş bulundum .adam "bizim köyde oksford vardı da okumadık mı" dememesine çok şaşırdım ne yalan
ha unutmadan adam eğer benle akran kızı olmuş olsa o gece nişan yapacaktı (tüüüh )
neyse efendim ertesi gün başka bir otel arayışına girdim tabi.fazla uğraşmadan buldum oteli deniz kenarında tv sabahları acıkbüfe kahvaltı ve kablosuz int olanaklarıyla hemde cok az bi fiyat farkıyla.
o pansiyonun sokağından bir daha geçmedim tabi (ama isteyene kartını verebilirim hala arabamın torpido gözünde durur sessiz sedasız)
efendim netice itibariyle: ya o içki masasına oturup adam gibi içeceksin yada kendini içki sofrasında meze ettirmeyeceksin(kıssadan hisse dicem ama yazı da amma uzun oldu yaw )