Benim yakın bir akrabam vardı, rahmetli oldu iki sene önce. İstanbul'da ikamet eden Avusturyalı bir kişiye bir iyilik yapmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam adamı soymak isteyenlerle kavga etmiş, hırsızları pataklayarak adamı soyulmaktan kurtarmıştı. Ben dostluklarının başlangıcını böyle hatırlıyorum. Bu Avusturya vatandaşı kişi de gördüğü iyiliğin karşılığında bu akrabama bir şekilde mukabelede bulunmak istemiş ve İstanbul'daki Avusturya Lisesinin kantin işletmesini bu akrabama verilmesini sağlamış. İki abisi de İstanbul'un hatırı sayılı kabadayılarından olan Mehmet isimli rahmetli akrabam paraya para demedi. Bir gün kardeş çocukları olan dayıma "bugün sen de benimle gel de bana yardım edersin, bir eleman hasta zira" demiş. Akşam dayım bize geldi ve çok iyi hatırlıyorum "Oğlum Fatih, para dere gibi değil ırmak gibi akıyor, ırmak ırmak" dedi. Bu Mehmet abimiz de eli çok açık olan birisi idi, rahmet annem bu nedenle kendisine her gördüğünde "evladım para gelirken kenara koy, sonra başını taşlara vururursun" derdi. Bir kaç yıl sonra bu Avusturyalı vatandaş ölünce bizim Mehmet abinin de Avusturya lisesinin kantinini işletme işi sona erdi. Hazıra dağ dayanmaz, bizim akrabamız Mehmet abi başladı meteliğe kurşun atmaya. Bir gün bana "ulan Fatih çevremdeki insanlar hep param için etrafında dolaşıp duruyorlarmış, para suyunu çekti bitti, etrafımda siz akrabalarımdan başka hiç kimse kalmadı, kimse aramaz, sormaz oldu" diye serzenişte bulundu.
Hayat böyle kardeşler, paranız varsa adamsınız. Paranız yoksa adam değilsiniz.
Bir başka hikaye daha.
Benin ilk arabam Ford Taunus idi. Yayla gibi arabaydı kerata. Ondaki tadı tuzu sonraki arabalarımın hiç birinde bulamadım. Şimdi maddi açıdan çok iyi durumda bulunan (Allah nazardan saklasın-daha çok versin) kız kardeşimin kocasının o çulsuz/parasız günlerinde altında Tofaş Şahin var idi. Bir gün geldi ve "Abi bugün arabanı bana verir misin?" dedi. Ben de verdim tabii ki. Akşam arabayı geri getirdiğinde söylediği şu oldu: "Abi bugün iş görüşmesine gittiğim için arabanı istedim. Benimki biliyorsun Şahin, insanlar mala/mülke/arabana bakarak karar veriyorlar. Araban iyi ise seni adam yerine koyuyorlar."
Evet işte mesele bu kadar basit. Araban iyi ise adamsın; telefonun akıllı ve pahalı ise adamsın ama akılsız telefon kullanıyorsan adam değilsin; Levent muhitinde oturuyorsan oooo adamın kralısın ama Alibeyköy'de oturuyorsan çulsuz bir paryasın; vs vs.
Hayat bu. Her şey para üzerine, varlık üzerine dönüyor. Para pula değil de insana önem veren bir iki kişi bulduk mu ona sıkı sıkı sarılmak ve onu kaybetmemeye gayret etmek gerek. Hamdolsun, binlerce kez şükürler olsun ki ben bu konuda çok şanslıyım. Çok iyi arkadaş seçimleri yaptım.
Allah hepimizi iyi insanlar ile karşılaştırsın. Hepinize de benimkiler gibi iyi arkadaşlar nasip buyursun.
Selametle.