Doç. Dr.
Nüket Örnek Büken
H.Ü.T.F. Deontoloji ve Tıp Tarihi A.D.
Kök Hücre Çalışmaları Denetlenebiliyor Mu?
İnsanlarda üreme amaçlı klonlama etik açıdan ciddi endişeleri de beraberinde getiriyor. En temel kaygı bu işlemin insan onuruna aykırı olduğu inancından kaynaklanıyor, bugün insan klonlama amacı taşıyan işlemlere çeşitli uluslararası bildirge ve antlaşmalar ile yasak getirilmiş durumda.
Türkiye’de kök hücre çalışmaları ve uygulamaları konusunda yasal düzenlemede ciddi eksiklikler ve mevzuatın uygulanmasında da denetleme sorunları bulunuyor. Sağlık Bakanlığı embriyonun yasadışı olarak araştırmada kullanılmasını hala denetleyebilmiş değil!
Yapay yolla genetik kopya oluşturma olarak tanımlanabilen klonlama günümüzde insan klonlanması kavramı ile birlikte, hem yaşam bilimleri alanında teknolojik tartışmaların hem de etik tartışmalarının içinde yerini almıştır.
Üreme amaçlı klonlama teknolojisi hayvancılık alanında tükenmekte olan soyların korunması veya ekonomik açıdan değerli türlerin eldesi için kullanılmaya başlanmış olan işlemler dizisidir ve ilk olarak 1997 yılında Dolly olarak hepimizin tanıdığı klonlanmış koyun ile başarılı bir sonuç elde edilmiştir.
İnsanlarda üreme amaçlı klonlama ise etik açıdan ciddi endişeleri de beraberinde getirmektedir. En temel kaygı bu işlemin insan onuruna aykırı olduğu inancından kaynaklanmakta olup, bugün insan klonlama amacı taşıyan işlemlere çeşitli uluslararası bildirge ve antlaşmalar ile yasak getirilmiştir.
Diğer yandan biyomedikal araştırma amacı ile Somatik Hücre Çekirdek Transferi - SHÇT tekniğinin kullanılması rejeneratif tıp kavramını geliştirmiş ve Alzheimer, Parkinson gibi hücrelerin dejenerasyonuna bağlı olarak gelişen hastalıklar için yeni bir tedavi yaklaşımı ortaya çıkmıştır.
SHÇT ile elde edilen 5-7 günlük embriyoların blastosist evresinde fötal dokuyu oluşturacak olan iç hücre kütlesi izole edilerek laboratuar şartlarında uygun büyüme faktörleri eşliğinde çoğaltılarak pluripotent embriyonik kök hücre hatları elde edilmektedir. Bu hücreler şu anda hala araştırma evresinde olan belli faktörler aracılığı ile çeşitli dokulara farklılaşma kapasitesine sahiptirler ve hastalara transplante edilebilme potansiyaline sahip hücre kaynaklarını oluştururlar.
Tedavi amaçlı klonlama olarak da tanımlanan bu işlemlerin hedefi embriyonik kök hücre eldesidir. Etik açıdan kaygılar araştırma amaçlı embriyo oluşturma üzerine yoğunlaşmaktadır ve embriyo hakları tartışmaya açılmaktadır. Embriyonik kök hücre eldesi için ikinci bir kaynak ise yardımcı üreme teknikleri (YÜT) ile elde edilmiş ve yedek olarak dondurularak saklanmakta olan embriyolardır. Bu durumda da embriyoların farklı bir amaç için kullanılması etik bir sorun haline gelmektedir. Bu etik kaygılardan yola çıkarak farklı kök hücre kaynakları günümüzde araştırılmaktadır. Erişkin dokularda da kök hücre ve öncül hücrelerin bulunması ile bu yönde de araştırmalar sürmekte olup, bu çalışmalar kapsamında hücresel tedavi yöntemleri de geliştirilmektedir.
DENETLEME SORUNLARI VAR!
Türkiye’de kök hücre çalışmaları ve uygulamaları konusunda yasal düzenlemede ciddi eksiklikler ve mevzuatın uygulanmasında da denetleme sorunları bulunmaktadır. Denetim bakımından: Embriyonik kök hücre çalışması da dahil olmak üzere araştırma amaçlı embriyo oluşturmak taraf olduğumuz Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi -Oviedo Sözleşmesine göre yasaktır (Türkiye’nin onayladığı bu uluslararası sözleşme yasa hükmündedir, Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz ve temel hakları düzenlemesi nedeniyle yasalarla çatışan hükümleri için sözleşme maddeleri esas alınır – Anayasa m. 90).
Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliğine göre de transfer amacıyla oluşturulan embriyoların araştırma amaçlı kullanımı yasaktır. Araştırmada kullanılacak embriyo, ya araştırma amaçlı olarak elde edilecek ya da üremeye yardımcı tedavi merkezlerindeki artık embriyolar, amaç dışı olarak araştırma materyali olacaktır. Her iki durumda da kök hücre araştırmalarında embriyo kullanımı ülkemizde yasadışı olacaktır. Hal böyle iken Sağlık Bakanlığı kısa bir süre önce bir genelgeyle aslında yasadışı olan embriyonik kök hücre araştırmalarını bakanlıktaki yasal düzenleme çalışması tamamlanıncaya kadar durdurmuştur. Bakanlık embriyonun yasadışı olarak araştırmada kullanılmasını denetleyebilmiş değildir!
YASAL BOŞLUKLAR BULUNUYOR
Yasal noksanlıklar bakımından: Somatik kök hücre çalışmalarının hastaya uygulanması konusunda yasal boşluklar bulunmaktadır. Genellikle deneysel nitelikli kök hücre çalışmaları, hastanın sağlığını tehdit ederek insan üzerinde uygulanmaktadır.
Özellikle bu alandaki yasal eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Örneğin Türk Nöroşirürji Derneği gazetelere ilan vererek, beyin-omurilik hastalıklarında kök hücre çalışmalarının tümünün deneysel çalışmalar olduğunu, bu tip hastalara ülkemizde kök hücre nakledildiğine dair basında çıkan haberlerin gerçekte yalnızca bir “umut tacirliği” olduğunu duyurmuştur. Yapılacak yasal düzenlemeler, hastaların, sonuçları henüz bilinmeyen çeşitli kök hücre uygulamalarının kobay öznesi olmalarına engel olmalıdır.
Yapılacak yasal düzenlemeler, kök hücre araştırmaları belirli bir sonuca ulaşıncaya, bilim dünyasınca kabul edilecek ölçüde sonuçları netleşmiş bir tedavi yöntemi oluncaya değin hastalara uygulanmasına engel olacak açık sınırlandırmalar içermelidir.
Basına da yansıyan bir vakada, Gaziantep’te şeker hastası bir kişinin bacağına kök hücre enjekte edilmesi sonrasında, hasta, sağlığının bozulduğu ve kendisinin denek olarak kullanıldığı iddiasıyla yargı mercilerine başvurmuştur.
Nitekim, Türk Ceza Kanunu’nun İnsan Üzerinde Deneyle ilgili düzenlemelerine baktığımızda (Kanun Numarası 5237, Resmi Gazete 12/10/2004 Sayı 25611, madde 90);
-deneyin öncelikle insan dışı deney ortamında veya yeterli sayıda hayvan üzerinde yapılmış olması,
-insan dışı deney ortamında veya hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların insan üzerinde de yapılmasını
gerekli kılması, -deneyin, insan sağlığı üzerinde öngörülebilir zararlı ve kalıcı bir etki bırakmaması,
gibi koşullar, genetik araştırma, klonlama, kök hücre çalışmalarının insana uygulanmasında göz önünde tutulacak koşullar olarak da yorumlanabilir.
Kök hücre çalışmalarının, hayvan denekler üzerinde uygulanmadan, insan üzerinde zararlı ve kalıcı etkilerinin olup olmayacağını saptamak olanaklı olmadığından, insanda denenmesi, bu yorum çerçevesinde suç oluşturacaktır.
Aynı maddede ‘bilinen tıbbi müdahale yöntemlerinin uygulanmasının sonuç vermeyeceğinin anlaşılması üzerine, kişi üzerinde yapılan “rızaya dayalı bilimsel yöntemlere uygun tedavi amaçlı deneme”, ceza sorumluluğunu gerektirmez’ şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Kök hücre nakillerinin ancak bu koşul gerçekleştiğinde TCK’ da öngörülen cezai sorumluluğun dışında kalabileceği yorumu yapılabilir.
TCK’ da yer verilen koşulları Oviedo Biyotıp Sözleşmesi m.16’ da da bulmaktayız. Ortak bir başka koşul, insan üzerinde araştırma yapmayı öngören projelerin yetkili bir kurul tarafından onaylandıktan sonra başlayabilmesidir. Deneysel nitelik taşıyan kök hücre nakillerinin insanda uygulanmasına dönük ülkemizdeki çalışmaların kaçı yukarıda anılan koşulları karşılayarak yürütülmektedir?
ÜREME AMAÇLI KLONLAMA YASAKLANSIN!
Önerimiz insanda üreme amaçlı klonlamanın yasaklanması, özellikle dejeneratif hastalıklarda tedavi potansiyeli göz önünde tutularak “ulusal ve uluslararası bilimsel, etik ve hukuki kurallar” çerçevesinde kök hücre araştırmalarının sürdürülmesidir. Araştırma ile deneysel çalışma arasındaki farkın da bilimsel çevrelerde göz önünde bulundurulması ve etik kurul onayı almak da dahil olmak üzere araştırma etiğinin tüm ilke ve kurallarının yaşama geçirilmesi önemlidir.
Hukuk, tıp etiği, tıp, biyoloji, biyoteknoloji gibi alanların bir araya geleceği interdisipliner bir biyoetik komitesi kurulabilir ve dünyada da bilinmezlerin çok olduğu bu tür araştırmaların etik ve hukuki yönden değerlendirilmesi güncel bilgiler ışığında yapılabilir.
Nüket Örnek Büken
H.Ü.T.F. Deontoloji ve Tıp Tarihi A.D.
Kök Hücre Çalışmaları Denetlenebiliyor Mu?
İnsanlarda üreme amaçlı klonlama etik açıdan ciddi endişeleri de beraberinde getiriyor. En temel kaygı bu işlemin insan onuruna aykırı olduğu inancından kaynaklanıyor, bugün insan klonlama amacı taşıyan işlemlere çeşitli uluslararası bildirge ve antlaşmalar ile yasak getirilmiş durumda.
Türkiye’de kök hücre çalışmaları ve uygulamaları konusunda yasal düzenlemede ciddi eksiklikler ve mevzuatın uygulanmasında da denetleme sorunları bulunuyor. Sağlık Bakanlığı embriyonun yasadışı olarak araştırmada kullanılmasını hala denetleyebilmiş değil!
Yapay yolla genetik kopya oluşturma olarak tanımlanabilen klonlama günümüzde insan klonlanması kavramı ile birlikte, hem yaşam bilimleri alanında teknolojik tartışmaların hem de etik tartışmalarının içinde yerini almıştır.
Üreme amaçlı klonlama teknolojisi hayvancılık alanında tükenmekte olan soyların korunması veya ekonomik açıdan değerli türlerin eldesi için kullanılmaya başlanmış olan işlemler dizisidir ve ilk olarak 1997 yılında Dolly olarak hepimizin tanıdığı klonlanmış koyun ile başarılı bir sonuç elde edilmiştir.
İnsanlarda üreme amaçlı klonlama ise etik açıdan ciddi endişeleri de beraberinde getirmektedir. En temel kaygı bu işlemin insan onuruna aykırı olduğu inancından kaynaklanmakta olup, bugün insan klonlama amacı taşıyan işlemlere çeşitli uluslararası bildirge ve antlaşmalar ile yasak getirilmiştir.
Diğer yandan biyomedikal araştırma amacı ile Somatik Hücre Çekirdek Transferi - SHÇT tekniğinin kullanılması rejeneratif tıp kavramını geliştirmiş ve Alzheimer, Parkinson gibi hücrelerin dejenerasyonuna bağlı olarak gelişen hastalıklar için yeni bir tedavi yaklaşımı ortaya çıkmıştır.
SHÇT ile elde edilen 5-7 günlük embriyoların blastosist evresinde fötal dokuyu oluşturacak olan iç hücre kütlesi izole edilerek laboratuar şartlarında uygun büyüme faktörleri eşliğinde çoğaltılarak pluripotent embriyonik kök hücre hatları elde edilmektedir. Bu hücreler şu anda hala araştırma evresinde olan belli faktörler aracılığı ile çeşitli dokulara farklılaşma kapasitesine sahiptirler ve hastalara transplante edilebilme potansiyaline sahip hücre kaynaklarını oluştururlar.
Tedavi amaçlı klonlama olarak da tanımlanan bu işlemlerin hedefi embriyonik kök hücre eldesidir. Etik açıdan kaygılar araştırma amaçlı embriyo oluşturma üzerine yoğunlaşmaktadır ve embriyo hakları tartışmaya açılmaktadır. Embriyonik kök hücre eldesi için ikinci bir kaynak ise yardımcı üreme teknikleri (YÜT) ile elde edilmiş ve yedek olarak dondurularak saklanmakta olan embriyolardır. Bu durumda da embriyoların farklı bir amaç için kullanılması etik bir sorun haline gelmektedir. Bu etik kaygılardan yola çıkarak farklı kök hücre kaynakları günümüzde araştırılmaktadır. Erişkin dokularda da kök hücre ve öncül hücrelerin bulunması ile bu yönde de araştırmalar sürmekte olup, bu çalışmalar kapsamında hücresel tedavi yöntemleri de geliştirilmektedir.
DENETLEME SORUNLARI VAR!
Türkiye’de kök hücre çalışmaları ve uygulamaları konusunda yasal düzenlemede ciddi eksiklikler ve mevzuatın uygulanmasında da denetleme sorunları bulunmaktadır. Denetim bakımından: Embriyonik kök hücre çalışması da dahil olmak üzere araştırma amaçlı embriyo oluşturmak taraf olduğumuz Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi -Oviedo Sözleşmesine göre yasaktır (Türkiye’nin onayladığı bu uluslararası sözleşme yasa hükmündedir, Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz ve temel hakları düzenlemesi nedeniyle yasalarla çatışan hükümleri için sözleşme maddeleri esas alınır – Anayasa m. 90).
Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliğine göre de transfer amacıyla oluşturulan embriyoların araştırma amaçlı kullanımı yasaktır. Araştırmada kullanılacak embriyo, ya araştırma amaçlı olarak elde edilecek ya da üremeye yardımcı tedavi merkezlerindeki artık embriyolar, amaç dışı olarak araştırma materyali olacaktır. Her iki durumda da kök hücre araştırmalarında embriyo kullanımı ülkemizde yasadışı olacaktır. Hal böyle iken Sağlık Bakanlığı kısa bir süre önce bir genelgeyle aslında yasadışı olan embriyonik kök hücre araştırmalarını bakanlıktaki yasal düzenleme çalışması tamamlanıncaya kadar durdurmuştur. Bakanlık embriyonun yasadışı olarak araştırmada kullanılmasını denetleyebilmiş değildir!
YASAL BOŞLUKLAR BULUNUYOR
Yasal noksanlıklar bakımından: Somatik kök hücre çalışmalarının hastaya uygulanması konusunda yasal boşluklar bulunmaktadır. Genellikle deneysel nitelikli kök hücre çalışmaları, hastanın sağlığını tehdit ederek insan üzerinde uygulanmaktadır.
Özellikle bu alandaki yasal eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Örneğin Türk Nöroşirürji Derneği gazetelere ilan vererek, beyin-omurilik hastalıklarında kök hücre çalışmalarının tümünün deneysel çalışmalar olduğunu, bu tip hastalara ülkemizde kök hücre nakledildiğine dair basında çıkan haberlerin gerçekte yalnızca bir “umut tacirliği” olduğunu duyurmuştur. Yapılacak yasal düzenlemeler, hastaların, sonuçları henüz bilinmeyen çeşitli kök hücre uygulamalarının kobay öznesi olmalarına engel olmalıdır.
Yapılacak yasal düzenlemeler, kök hücre araştırmaları belirli bir sonuca ulaşıncaya, bilim dünyasınca kabul edilecek ölçüde sonuçları netleşmiş bir tedavi yöntemi oluncaya değin hastalara uygulanmasına engel olacak açık sınırlandırmalar içermelidir.
Basına da yansıyan bir vakada, Gaziantep’te şeker hastası bir kişinin bacağına kök hücre enjekte edilmesi sonrasında, hasta, sağlığının bozulduğu ve kendisinin denek olarak kullanıldığı iddiasıyla yargı mercilerine başvurmuştur.
Nitekim, Türk Ceza Kanunu’nun İnsan Üzerinde Deneyle ilgili düzenlemelerine baktığımızda (Kanun Numarası 5237, Resmi Gazete 12/10/2004 Sayı 25611, madde 90);
-deneyin öncelikle insan dışı deney ortamında veya yeterli sayıda hayvan üzerinde yapılmış olması,
-insan dışı deney ortamında veya hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak açısından bunların insan üzerinde de yapılmasını
gerekli kılması, -deneyin, insan sağlığı üzerinde öngörülebilir zararlı ve kalıcı bir etki bırakmaması,
gibi koşullar, genetik araştırma, klonlama, kök hücre çalışmalarının insana uygulanmasında göz önünde tutulacak koşullar olarak da yorumlanabilir.
Kök hücre çalışmalarının, hayvan denekler üzerinde uygulanmadan, insan üzerinde zararlı ve kalıcı etkilerinin olup olmayacağını saptamak olanaklı olmadığından, insanda denenmesi, bu yorum çerçevesinde suç oluşturacaktır.
Aynı maddede ‘bilinen tıbbi müdahale yöntemlerinin uygulanmasının sonuç vermeyeceğinin anlaşılması üzerine, kişi üzerinde yapılan “rızaya dayalı bilimsel yöntemlere uygun tedavi amaçlı deneme”, ceza sorumluluğunu gerektirmez’ şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Kök hücre nakillerinin ancak bu koşul gerçekleştiğinde TCK’ da öngörülen cezai sorumluluğun dışında kalabileceği yorumu yapılabilir.
TCK’ da yer verilen koşulları Oviedo Biyotıp Sözleşmesi m.16’ da da bulmaktayız. Ortak bir başka koşul, insan üzerinde araştırma yapmayı öngören projelerin yetkili bir kurul tarafından onaylandıktan sonra başlayabilmesidir. Deneysel nitelik taşıyan kök hücre nakillerinin insanda uygulanmasına dönük ülkemizdeki çalışmaların kaçı yukarıda anılan koşulları karşılayarak yürütülmektedir?
ÜREME AMAÇLI KLONLAMA YASAKLANSIN!
Önerimiz insanda üreme amaçlı klonlamanın yasaklanması, özellikle dejeneratif hastalıklarda tedavi potansiyeli göz önünde tutularak “ulusal ve uluslararası bilimsel, etik ve hukuki kurallar” çerçevesinde kök hücre araştırmalarının sürdürülmesidir. Araştırma ile deneysel çalışma arasındaki farkın da bilimsel çevrelerde göz önünde bulundurulması ve etik kurul onayı almak da dahil olmak üzere araştırma etiğinin tüm ilke ve kurallarının yaşama geçirilmesi önemlidir.
Hukuk, tıp etiği, tıp, biyoloji, biyoteknoloji gibi alanların bir araya geleceği interdisipliner bir biyoetik komitesi kurulabilir ve dünyada da bilinmezlerin çok olduğu bu tür araştırmaların etik ve hukuki yönden değerlendirilmesi güncel bilgiler ışığında yapılabilir.