Aşktır bu, önce tatlı bir dağlanma duyar, sonra onun seviç veren bir yaraya dönüştüğünü görürsünüz. Yara, coşku ve acı veren akıcılığıyla sizi daha da kırılgan yapar. Oysa hayat serttir. Bu yüzden kırılganlığınızla hayat dışında metruk bir yere düşersiniz. Orası bütün bütün aşkların gömüldüğü Gülyazı'dır. Tatlı dağlanma ile başlayan aşk'tır, bulunduğunuz yer ise aşk ömrünün 'yok ülkesi'. Bu ülkenin sakinleri lanetlerini kırabilmek için tuhaf oyunlara başvurur; kimi şiddet, kimi takıntıyla her şeye rağmen nefes aldıklarını kanıtlamaya çalışırlar. Karlarla kaplı, her nesnenin aşkla tanınmlandığı bir kasaba, kendini birdenbire orada bulan hafızasını yitirmiş bir adam, cebinde yüksek meblağlı bir çek...
Haldun Çubukçu, aşıkları bekleyen ölümcül bir tuzak ve hayatın çağrısı ikilemini bütünüyle siyah beyaz bir fonda ortaya koyuyor.
Bütün Aşkların Gömüldüğü Yer, renksizliğin, tekrarın, kinin, özlemin, aşkın ve kuşatılmışlığın romanı....
yeni bitti ne olacak ne olacak diye sonunu getirirken beklemediğim bir sonda buldum ben kendini