Aşk/ Elif Şafak
"Ya ortasındasındır AŞK’ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde.. Ella Rubinntain (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte “sorunsuz” bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir. Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella’yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır. Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar… ve aşkın peşinde kat etmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller…
Aşk… kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası…
Aşk…
Elif Şafak’tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman. "
[SPOILER=AŞK]“Aşk”, adlı kitapta Mevlana ile Şems’in ilginç hikayesini farklı bir kurguyla anlatıyor,yazar. Ve birbirlerini tanımadan sanal olarak aşık olan iki kişinin aşkını,ilahi bir aşkın gölgesinde anlatıyor hem de...
Tasavvuf hakkında derin bilgim olmadığı ve Sufiliği tam olarak bilmediğim için Mevlana ve Şemsle ilgili konuya girmek istemiyorum…Derinliği olan bir konu ve bu konuda yalan yanlış konuşmak istemiyorum…
Yazarın ekonomik kaygısı var mı,bilmiyorum ama kitabın kurgusu ilginç geldi,bir çok yerde bağlantı hatası olmasına rağmen…
Editör asistanının asistanı olan Ella,yıllarca ev hanımlığı yapıp 3 çocuk büyüttükten sonra,çalışmaya başlar,ilk işinde A. Z. Zahara isimli tanınmamış bir yazarın Mevlana ile Şems’in tasavvufi hikayesini anlatan, “Aşk Şeriatı” adlı kitap için rapor yazması gerekirken, yaşamının dönemecinde olduğunun farkına varır,hayatını sorgular…Ve kitabın yazarına aşık olur..Sevdiği adamın kanser olduğunu öğrendiğinde onu terk etmek yerine, geçmişini ve çocuklarını bırakarak sevdiği adamın peşinden gider,onun öleceğini bile bile…Sevdiği adamın vasiyetini yerine getirdikten sonra kendisi için yeni bir hayat kurmak için kolları sıvar..
[FONT=Verdana]Aşkın binbir türlü rengi vardır…Her renk farklı bir hikaye…Herkesin kendine göre bir aşk tanımı vardır,ama ben en çok bu tanımı seviyorum “Aşk,renkli bir çiçektir ve en tehlikeli uçurumların kenarında açar”… O çiçeği koklamak için , tehlikeyi de göze almak gerekir der bu söz…Ella da her şeyi göze alıp aşkının peşinden gider ve aşkı ölse de,artık aşkının milattan sonrasını yaşayacaktır…Çünkü,aşık olduktan sonra hiç birşey eskisi olmayacaktır...[/FONT]
Keyf alarak okuduğum bir kitaptı benim için...Hem tasavvuf hakkında birçok bilgiyi öğrenmek hem de aşkın farklı bir çok renklerini görmek iyi geldi bana..[/SPOILER]
"Ya ortasındasındır AŞK’ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde.. Ella Rubinntain (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte “sorunsuz” bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir. Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella’yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır. Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar… ve aşkın peşinde kat etmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller…
Aşk… kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası…
Aşk…
Elif Şafak’tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman. "
[SPOILER=AŞK]“Aşk”, adlı kitapta Mevlana ile Şems’in ilginç hikayesini farklı bir kurguyla anlatıyor,yazar. Ve birbirlerini tanımadan sanal olarak aşık olan iki kişinin aşkını,ilahi bir aşkın gölgesinde anlatıyor hem de...
Tasavvuf hakkında derin bilgim olmadığı ve Sufiliği tam olarak bilmediğim için Mevlana ve Şemsle ilgili konuya girmek istemiyorum…Derinliği olan bir konu ve bu konuda yalan yanlış konuşmak istemiyorum…
Yazarın ekonomik kaygısı var mı,bilmiyorum ama kitabın kurgusu ilginç geldi,bir çok yerde bağlantı hatası olmasına rağmen…
Editör asistanının asistanı olan Ella,yıllarca ev hanımlığı yapıp 3 çocuk büyüttükten sonra,çalışmaya başlar,ilk işinde A. Z. Zahara isimli tanınmamış bir yazarın Mevlana ile Şems’in tasavvufi hikayesini anlatan, “Aşk Şeriatı” adlı kitap için rapor yazması gerekirken, yaşamının dönemecinde olduğunun farkına varır,hayatını sorgular…Ve kitabın yazarına aşık olur..Sevdiği adamın kanser olduğunu öğrendiğinde onu terk etmek yerine, geçmişini ve çocuklarını bırakarak sevdiği adamın peşinden gider,onun öleceğini bile bile…Sevdiği adamın vasiyetini yerine getirdikten sonra kendisi için yeni bir hayat kurmak için kolları sıvar..
[FONT=Verdana]Aşkın binbir türlü rengi vardır…Her renk farklı bir hikaye…Herkesin kendine göre bir aşk tanımı vardır,ama ben en çok bu tanımı seviyorum “Aşk,renkli bir çiçektir ve en tehlikeli uçurumların kenarında açar”… O çiçeği koklamak için , tehlikeyi de göze almak gerekir der bu söz…Ella da her şeyi göze alıp aşkının peşinden gider ve aşkı ölse de,artık aşkının milattan sonrasını yaşayacaktır…Çünkü,aşık olduktan sonra hiç birşey eskisi olmayacaktır...[/FONT]
Keyf alarak okuduğum bir kitaptı benim için...Hem tasavvuf hakkında birçok bilgiyi öğrenmek hem de aşkın farklı bir çok renklerini görmek iyi geldi bana..[/SPOILER]