insan çocukluktan beri bastırılır.çocukluğumuzda kötü bi anı yaşadığımızda ( bastırıldığımzda ) hatırlayın hayal kurardık.mesela babanızdan dayak yerseniz büyüyünce çok güçlü olucam süpermen olucam diye fantazi kurarsınız.büyüyüncede aynı şeyleri yaşarsınız.
ama nevroz ve psikozlardaki fantazi daha saçma oluyor diye gözlemledim bu yüzden hastalık zaten.bunu şöyle düşünün mesela 19 yaşında nevroza yakalanmışsanız, 19 yaşına kadar bu bastırılma anlarından kendinize bir benlik oluşturmuşsunuz , yani şöyle atıyorum 15 yaşında babanız sizi bastırmış bi düygu patlaması yaşamışsınız öfkelenmişsiniz ,bilinçaltınıza garip fanteziler atmışsınız babamı şöyle dövücem biraz daha sportif olcam filan diye.ve mantıksız büyültme küçültme yapmışsınız ben muhtesem bi cocugum boyle bi baba beni haketmiyo diye.ona olan öfkenizdende ona karşı mantıksız küçültme yapmışsınız mesela bi bakkalsa onla alakalı küçültücü bişey kurmuşsunuz kafanızda vs.veya tam tersi suçu kabul etmişsiniz bütün küçültmeyi üstünüze yönlendirmişssiniz.babanızı büyütmüşsünüz. buraya kadar olan kısmı sağlıklı insanlar yaşıyor.ama ne kadar az bastırılma anınız varsa o kadar çok başarılı oluyorsunuz.çünkü bu bastırılma anıları yukardada dediğim gibi size büyüklük küçüklük sanrıları kurdurduğu için ,bu sanrıları ne kadar çok kurmuşsanız o kadar gerçekten kopuk yaşıyosunuz.
gelelim 19 yaşında nevroza veya psikoza yakalanmış bireye.gerçekten kopuk olduğu için zaten kendini çok fazla tanımıyo.bu ne demek ? kolay yönlendiriliyo.şekilleniyo.biri tutup sen şöyle birisin dediğinde inanıyo.yani gerçekten kopuk bi benlik.hastalık anı tam olarak bu yüzden gerçekleşiyor.atıyorum yıllardır inandığı bişey var örneğin fen bilimlerinde çok iyi olduğu.inanmış buna ve benliğinin merkezine oturtmuş.bu çocuk 19 yaşında fen sınavlarından kalmak vs demeyimde bu konuda ağır bir mağlubiyet alıp fen konusunda iyi olmadığına inandığı zaman bir nevroz oluşuyor.diceksinizki babası tarafından bastırıldığında neden olmadı ? babasını yenebilceğine inanmadı çünkü babasından güçlü olduğuna babasının onu dövemiceğine.eğer inanmış olsaydı o zamanda hasta olurdu.
bu ağır yenilgi anında öfke duyarız mesela fen bilimleri çok saçma deriz ama aynı zamanda hayranızdır ona ama çok büyük bi öfkeyle onun saçma olduğu düşüncesine inanırız.bunla yetinmeyiz öfkemizi kendimize yöneltiriz.burda uç düşünceler ortaya çıkar.hem değersiz hissederiz hemde yenilgiyi kabul etmeyiz.savaş açarız.ben bu konuda en iyisiyim deriz.iki uç fantazi düşünce.ama genelde yaşadığımız şeye bağlı olarak değersizlik baskın çıkarsa bir depresyon hastası olmuş oluruz.eğer çok yoğun ve devamlı bu duyguları yaşamışsak gerçekten kopuş başlar.
bu dediklerimi anlamanızda yardımcı hepinizin yaşamış olabiliceği bi sahne betimlicem.stresli bir tartışmanızı hatırlayın.birisiyle tartışıyosunuz.tartışan iki insan çok hararetli tartışırsa genelde saçmalar.çünkü aralarında bi bastırma savaşı başlamıştır.benim düşünceme göre tramva anları buna çok benzer şeyler.orda onu bastırmak için herşeyi yapabiliriz.saçmalarız.kendimizi aşırı büyütürüz bazen mantıksız yerlere çekeriz konuyu karşıdakini ezmeye çalışırız.eğer o tartışmadan tatmin olmazsak küfrederiz öfke duyarız.tam bu saçmalamalarla orantılı bişey bence mantıksız fantaziler.