CANIM ANNEM
Bundan 22 yıl evvel açmışım bu adaletsiz dünyaya gözlerimi.Bilmiyormuşum ki dünyanın adaletsiz senin ise çok adaletli olduğunu.ilk kez sana anneliği ve evlat sevgisini tattırmıştım.Canım annem ben dünyaya eksik olarak geldiğimi düşündüğüm her anda senin varlığın tamamladı eksik olan yanımı.Ben farklıydım yaşıtlarımdan, ama bu farklılığı sen hiç hissettirmedin, tam tersi üstün sanıyordum senin sayende kendimi.Annem benle beraber yaşadın tüm acıları. Hiç korkmazdım iğneden, bilirdim annem vardı yanımda, kan aldırmayı severdim, uzatırdım kolumu cesurca çünkü sen diğer elimi tutar bana güç verirdin. Sana bakmaktan ve yüreğinin avuçlarına yansıyan sıcaklığıyla sımsıkı minicik elimi tutman bana güç verirdi ve hissetmezdim o soğuk iğnenin koluma girişini.Senle 2,5 yaşındayken başlamıştık hastane hastane, doktor doktor koşuşturmaya! İlk ameliyatımda 4yaşında küçük bi çocuktum.Ameliyatım olmuştu ve iyileştiğimi sanıyorduk, daha sonra alçıya alındım kemiklerim daha iyi kaynasın diye.Boynumdan kalçama kadar bi alçıydı bu, banyo yapamadığım için dikişlerim iltihap kapmıştı, kurban bayramı için köydeydik. Sen o gün doktorların testere ile kesemediği alçıyı sen annem kör bi makasla kesmiştin.Dr. amcam bile hayret etmişti buna.Sürekli kontrollerim devam ediyordu.günden güne eğriliyordum fakat dr.lar hayır diyordu.Hayır demelerinin nedeni de tedavimin olmayışından dolayıydı.Gitmediğimiz hastane kalmamıştı.Dünyada adı duyulan dr.lar bile yapamıyorlardı ameliyatımı.Aylarca hastanelerde yatmıştık senle, bi umut belki diye.Benim çocukluğum senin gençliğin hep hastanelerde geçti.ikimizde oradan oraya savrulduk durduk.Arkadaşlarımla oynamak yerine, hastane koridorlarında dr.lar ve hemşirelerle oynardım, sende gürültü yapıyorum diye odadan çıkar kızardın,dr.larımda “biz oynuyoruz bizim çocuk olmaya hakkımız yok mu?” diye kızarlardı sana.Sende güler tekrar odaya girerdin.Hastane evimiz olmuştu sanki, odamız hiç hastane odalarına benzemiyordu.Vazoda çiçekler, renkli pikeler,oyuncaklarım, bozyaplarım, televizyonum ,radyom, odamızın kokusu her şey farklıydı bu farkı başhekimde dile getirmişti.Hastanenin başhekimi bizim bölümün sorumlusu olan profesördü.Yattığım hastanede çocuk bölümü yoktu ve hastanede ki tek çocukta ben olmamdan dolayı el üstünde tutuluyordum.Profesör amca bana hastanenin gülü lakabını takmıştı ve beni öyle çağırıyordu.Hastanede değil de sanki evimizdeydik.Sen her sabah kalkar, kahvaltımı hazırlardın, odayı temizler derler toplardın, sanki evde ki günlük işlerini yapıyor gibiydin.Çok seviliyorduk her akşam hastanede ki bayanlar odamıza çay içmeye gelirdi, sanki komşu ziyaretiydi bunlar ve böyle günler geçiyordu.Günlerin geçmesine rağmen yaklaşmayan tek şey ameliyatımdı.Ameliyatım riskli olduğu için bizim pes edip gitmemizi bekliyorlardı ama biz dr.lardan daha inatçı çıkmıştık ve yılmamıştık bu savaştan.Sonunda beklenen gün geldi ikinci ameliyatımı oldum şerefime kola patlatmıştı dr.lar sende bunu duyup pastası da benden olsun diye pasta götürmüştün.Sonra sırada üçüncü ameliyat vardı bu son olacaktı.ikinci ameliyatta üçüncüsü için bir nevi zemin hazırlanmıştı.Ama olmuyordu kimse yapamıyordu.Ve acı gerçeği öğrenmiştik sonunda ameliyatımın neredeyse imkansız olduğunu %1 kurtulma ihtimalimin olduğunu, %99 da ya masada kalma yada komple felç olma riskinin olduğunu,olmaz isem de 18 yaşıma geldiğimde organların sıkışması sonucu öleceğim söylendi.Ben ameliyat olacağım %1 ihtimal var demiştim ama babamla sen izin vermemiştiniz.O gün hastane bahçesinde yığılıp kalmıştın, babamda içten içe ağlıyordu.Ben ruh gibiydim neye uğradığımı şaşırmıştım.Bir süre bocaladım sonra baktım ki ben bocaladıkça annem benden önce eriyor kendine gel Kıymet dedim senin bu insanlara üzmeye hakkın yok onlar senin yüzündeki bi gülümseme için çırpınırken sen onlara bunu yapamazsın dedim.Hayatıma kaldığı yerden devam ettim.Ortaokulu bitirdim liseye kayıt olmak için gittiğimde müdür bu çocuk engelli okutacaksın da nolacak demişti bütün öğretmenlerin önünde, sende beni bi hamle ile etrafımda döndürmüştün “asıl benim kızımın okuması lazım! herkes istediği yerde çalışabilir! ama benim yavrum yapamaz! onun okuması gerek!” deyip parayı çarpmıştın müdürün önüne ve korkup kayıt yapmıştı.O benim annemdi kimseden çekinmez ve korkmazdı benim için her şeyi yapardı.Bana söylediği en güzel söz “kızım uzayda doktor var deseler, uzaya götürürüm seni, sen hiç korkma hiç bişey olmayacak sana” derdi.Her gece gelip soluğumu kontrol edermiş kızıma bişey olmuş mu diye bana bunları yeni söyledi.liseyi de bitirdim üniversite sınavından iyi bi puan almıştım ama ailem korktukları ve beni gözlerinden sakındıkları için Denizli dışına gitmeme izin vermiyordu.18yaşıma geldiğimde doktorların dedikleri oldu günden güne eriyor ölüyordum. Kemiklerim organlarımı sıkıştırıyordu artık izin vermiyordu bedenim yaşamama.Gazetelere çıktım yardım istemediğimizi sadece ameliyat olabilmem için bir şeyler yapılmasını dile getirdik.Denizli’den bi Dr. aradı.Hastaneye gittik annemle ve gittiğim gün yatışım yapıldı ameliyat günü verildi.Annemle beraber şoka girmiştik neye uğradığımızı şaşırmıştık.Çünkü biz alışmıştık bugün git 3 ay sonra gelin demelerine.Ameliyat günüm gelmişti.Yıllarca beklediğim tedavim burnumuzun dibindeymiş ama biz bunu bilmiyormuşuz.Sabah ameliyat olacaktım, annemle beraber uyuduk o gece, aslında uyumakta denmezdi buna. Sabaha kadar annemin kokusunu içime çekmiştim sımsıkı sarılmıştım, beklide tekrar bu anı yaşayamayacağımı düşündüğüm için annemin kokusunu doyasıya çekiyordum içime, o da benim kokumu içine çekiyordu, sürekli öpüyordu.Sabah olmuştu ve ameliyatımın riskli olduğunu bildiği için ve beni bir daha göremeyeceklerini düşündükleri için bütün ailem sabahın ilk ışıklarında geldiler hastaneye.Herkesin gözleri şişmişti ağlamaktan ben ise çok soğukkanlıydım, serum takılmıştı kollarıma ameliyat önlüğünü giymiştim herkes ağlamamak için dudaklarını kemiriyordu.Son kez onları gülerek görmek istediğim için her zaman ki gülüşümü aldım yüzüme ve onları güldürdüm hepsini öptüm ve vedalaştım.Ben giderken hepsi ağlıyordu.Annemle babam ameliyathanenin kapısına kadar geldiler öptüler kokladılar beni gönderdiler.Kapı kapandıktan sonra annemin babamın omzuna düşen başı göz yaşları ve babamın ağlayışını gördüm.Orda tüm film kopmuştu benim için annemi nasıl üzerdim bana bişey olursa o napardı? nasıl dayanırdı buna? her saniye dua ettim narkozu verdiklerinde içim öyle yandı ki annem diye bağırdım ve ameliyathane yankılandı bütün doktorlar beni tutmak için uğraştı.Ben ameliyattayken annem bilinçsiz bi şekilde gözleri dolu dolu hastane bahçesinde dönmüş durmuş düşünmek bile yakmış içini.10 saat süren bi ameliyattan sonra hemen kendime geldim ve annemi istiyorum ona iyi olduğumu söyleyin dedim ve annemi çağırdılar yoğun bakıma onu görmek bana o an ki bütün ağrılarımı unutturmuştu beni öpüşü, dokunuşu, en keskin ağrı kesicilerden bile daha üstündü.Ve sonunda tedavimi oldum en iyi olabileceğim hale geldim.Benim bu hale gelmemde annemin inancı,inadı, azmi, sevgisi ve benim ona güvenim vardır.Annem beni çok iyi yetiştirdi tüm eğitimlerimi aldırdı.Şuan lise mezunuyum, dışardan ön lisans yerel yönetimler okuyorum,Tegv’de ilköğretim öğrencilerine bilgisayar dersleri veriyorum,tıbbi sekreterlik eğitimi aldım devlet hastanesinde beyin cerrahisinde staj yaptım, şimdide grafik tasarımı eğitimi alıyorum.Ben annem sayesinde engelleri aştım ölüme bile meydan okudum canım annem sen olmasan ben yokum senin varlığın beni yaşatan seni seviyorum ve hep yanımda olmanı istiyorum.sevgilerimle o güzel ellerinden öperim canım annem.kızın, gelin üzümün
Bundan 22 yıl evvel açmışım bu adaletsiz dünyaya gözlerimi.Bilmiyormuşum ki dünyanın adaletsiz senin ise çok adaletli olduğunu.ilk kez sana anneliği ve evlat sevgisini tattırmıştım.Canım annem ben dünyaya eksik olarak geldiğimi düşündüğüm her anda senin varlığın tamamladı eksik olan yanımı.Ben farklıydım yaşıtlarımdan, ama bu farklılığı sen hiç hissettirmedin, tam tersi üstün sanıyordum senin sayende kendimi.Annem benle beraber yaşadın tüm acıları. Hiç korkmazdım iğneden, bilirdim annem vardı yanımda, kan aldırmayı severdim, uzatırdım kolumu cesurca çünkü sen diğer elimi tutar bana güç verirdin. Sana bakmaktan ve yüreğinin avuçlarına yansıyan sıcaklığıyla sımsıkı minicik elimi tutman bana güç verirdi ve hissetmezdim o soğuk iğnenin koluma girişini.Senle 2,5 yaşındayken başlamıştık hastane hastane, doktor doktor koşuşturmaya! İlk ameliyatımda 4yaşında küçük bi çocuktum.Ameliyatım olmuştu ve iyileştiğimi sanıyorduk, daha sonra alçıya alındım kemiklerim daha iyi kaynasın diye.Boynumdan kalçama kadar bi alçıydı bu, banyo yapamadığım için dikişlerim iltihap kapmıştı, kurban bayramı için köydeydik. Sen o gün doktorların testere ile kesemediği alçıyı sen annem kör bi makasla kesmiştin.Dr. amcam bile hayret etmişti buna.Sürekli kontrollerim devam ediyordu.günden güne eğriliyordum fakat dr.lar hayır diyordu.Hayır demelerinin nedeni de tedavimin olmayışından dolayıydı.Gitmediğimiz hastane kalmamıştı.Dünyada adı duyulan dr.lar bile yapamıyorlardı ameliyatımı.Aylarca hastanelerde yatmıştık senle, bi umut belki diye.Benim çocukluğum senin gençliğin hep hastanelerde geçti.ikimizde oradan oraya savrulduk durduk.Arkadaşlarımla oynamak yerine, hastane koridorlarında dr.lar ve hemşirelerle oynardım, sende gürültü yapıyorum diye odadan çıkar kızardın,dr.larımda “biz oynuyoruz bizim çocuk olmaya hakkımız yok mu?” diye kızarlardı sana.Sende güler tekrar odaya girerdin.Hastane evimiz olmuştu sanki, odamız hiç hastane odalarına benzemiyordu.Vazoda çiçekler, renkli pikeler,oyuncaklarım, bozyaplarım, televizyonum ,radyom, odamızın kokusu her şey farklıydı bu farkı başhekimde dile getirmişti.Hastanenin başhekimi bizim bölümün sorumlusu olan profesördü.Yattığım hastanede çocuk bölümü yoktu ve hastanede ki tek çocukta ben olmamdan dolayı el üstünde tutuluyordum.Profesör amca bana hastanenin gülü lakabını takmıştı ve beni öyle çağırıyordu.Hastanede değil de sanki evimizdeydik.Sen her sabah kalkar, kahvaltımı hazırlardın, odayı temizler derler toplardın, sanki evde ki günlük işlerini yapıyor gibiydin.Çok seviliyorduk her akşam hastanede ki bayanlar odamıza çay içmeye gelirdi, sanki komşu ziyaretiydi bunlar ve böyle günler geçiyordu.Günlerin geçmesine rağmen yaklaşmayan tek şey ameliyatımdı.Ameliyatım riskli olduğu için bizim pes edip gitmemizi bekliyorlardı ama biz dr.lardan daha inatçı çıkmıştık ve yılmamıştık bu savaştan.Sonunda beklenen gün geldi ikinci ameliyatımı oldum şerefime kola patlatmıştı dr.lar sende bunu duyup pastası da benden olsun diye pasta götürmüştün.Sonra sırada üçüncü ameliyat vardı bu son olacaktı.ikinci ameliyatta üçüncüsü için bir nevi zemin hazırlanmıştı.Ama olmuyordu kimse yapamıyordu.Ve acı gerçeği öğrenmiştik sonunda ameliyatımın neredeyse imkansız olduğunu %1 kurtulma ihtimalimin olduğunu, %99 da ya masada kalma yada komple felç olma riskinin olduğunu,olmaz isem de 18 yaşıma geldiğimde organların sıkışması sonucu öleceğim söylendi.Ben ameliyat olacağım %1 ihtimal var demiştim ama babamla sen izin vermemiştiniz.O gün hastane bahçesinde yığılıp kalmıştın, babamda içten içe ağlıyordu.Ben ruh gibiydim neye uğradığımı şaşırmıştım.Bir süre bocaladım sonra baktım ki ben bocaladıkça annem benden önce eriyor kendine gel Kıymet dedim senin bu insanlara üzmeye hakkın yok onlar senin yüzündeki bi gülümseme için çırpınırken sen onlara bunu yapamazsın dedim.Hayatıma kaldığı yerden devam ettim.Ortaokulu bitirdim liseye kayıt olmak için gittiğimde müdür bu çocuk engelli okutacaksın da nolacak demişti bütün öğretmenlerin önünde, sende beni bi hamle ile etrafımda döndürmüştün “asıl benim kızımın okuması lazım! herkes istediği yerde çalışabilir! ama benim yavrum yapamaz! onun okuması gerek!” deyip parayı çarpmıştın müdürün önüne ve korkup kayıt yapmıştı.O benim annemdi kimseden çekinmez ve korkmazdı benim için her şeyi yapardı.Bana söylediği en güzel söz “kızım uzayda doktor var deseler, uzaya götürürüm seni, sen hiç korkma hiç bişey olmayacak sana” derdi.Her gece gelip soluğumu kontrol edermiş kızıma bişey olmuş mu diye bana bunları yeni söyledi.liseyi de bitirdim üniversite sınavından iyi bi puan almıştım ama ailem korktukları ve beni gözlerinden sakındıkları için Denizli dışına gitmeme izin vermiyordu.18yaşıma geldiğimde doktorların dedikleri oldu günden güne eriyor ölüyordum. Kemiklerim organlarımı sıkıştırıyordu artık izin vermiyordu bedenim yaşamama.Gazetelere çıktım yardım istemediğimizi sadece ameliyat olabilmem için bir şeyler yapılmasını dile getirdik.Denizli’den bi Dr. aradı.Hastaneye gittik annemle ve gittiğim gün yatışım yapıldı ameliyat günü verildi.Annemle beraber şoka girmiştik neye uğradığımızı şaşırmıştık.Çünkü biz alışmıştık bugün git 3 ay sonra gelin demelerine.Ameliyat günüm gelmişti.Yıllarca beklediğim tedavim burnumuzun dibindeymiş ama biz bunu bilmiyormuşuz.Sabah ameliyat olacaktım, annemle beraber uyuduk o gece, aslında uyumakta denmezdi buna. Sabaha kadar annemin kokusunu içime çekmiştim sımsıkı sarılmıştım, beklide tekrar bu anı yaşayamayacağımı düşündüğüm için annemin kokusunu doyasıya çekiyordum içime, o da benim kokumu içine çekiyordu, sürekli öpüyordu.Sabah olmuştu ve ameliyatımın riskli olduğunu bildiği için ve beni bir daha göremeyeceklerini düşündükleri için bütün ailem sabahın ilk ışıklarında geldiler hastaneye.Herkesin gözleri şişmişti ağlamaktan ben ise çok soğukkanlıydım, serum takılmıştı kollarıma ameliyat önlüğünü giymiştim herkes ağlamamak için dudaklarını kemiriyordu.Son kez onları gülerek görmek istediğim için her zaman ki gülüşümü aldım yüzüme ve onları güldürdüm hepsini öptüm ve vedalaştım.Ben giderken hepsi ağlıyordu.Annemle babam ameliyathanenin kapısına kadar geldiler öptüler kokladılar beni gönderdiler.Kapı kapandıktan sonra annemin babamın omzuna düşen başı göz yaşları ve babamın ağlayışını gördüm.Orda tüm film kopmuştu benim için annemi nasıl üzerdim bana bişey olursa o napardı? nasıl dayanırdı buna? her saniye dua ettim narkozu verdiklerinde içim öyle yandı ki annem diye bağırdım ve ameliyathane yankılandı bütün doktorlar beni tutmak için uğraştı.Ben ameliyattayken annem bilinçsiz bi şekilde gözleri dolu dolu hastane bahçesinde dönmüş durmuş düşünmek bile yakmış içini.10 saat süren bi ameliyattan sonra hemen kendime geldim ve annemi istiyorum ona iyi olduğumu söyleyin dedim ve annemi çağırdılar yoğun bakıma onu görmek bana o an ki bütün ağrılarımı unutturmuştu beni öpüşü, dokunuşu, en keskin ağrı kesicilerden bile daha üstündü.Ve sonunda tedavimi oldum en iyi olabileceğim hale geldim.Benim bu hale gelmemde annemin inancı,inadı, azmi, sevgisi ve benim ona güvenim vardır.Annem beni çok iyi yetiştirdi tüm eğitimlerimi aldırdı.Şuan lise mezunuyum, dışardan ön lisans yerel yönetimler okuyorum,Tegv’de ilköğretim öğrencilerine bilgisayar dersleri veriyorum,tıbbi sekreterlik eğitimi aldım devlet hastanesinde beyin cerrahisinde staj yaptım, şimdide grafik tasarımı eğitimi alıyorum.Ben annem sayesinde engelleri aştım ölüme bile meydan okudum canım annem sen olmasan ben yokum senin varlığın beni yaşatan seni seviyorum ve hep yanımda olmanı istiyorum.sevgilerimle o güzel ellerinden öperim canım annem.kızın, gelin üzümün