Hayat, akıp giden bir nehir gibi, beraberinde getirdiği acı ve tatlı anlarıyla bizi de sürüklüyor.
Size anlatacağım hikaye, bu acı anlardan birisi.
Engelli olmadan önce, faal sosyal ve iş hayatım vardı.
Özel radyolarda müzik direktörlüğü, genel yayın yönetmenliği gibi işler yaptım.
Sonrada Cafe işlettim. Ama hiç bir zaman aklıma gelmezdi, bugünlerimi yaşarken, o günleri yazacağım.
Bir kış, faranjit virüsü kapmışım, 2 gün yattıktan sonra, 43.5 derece ateşle acile kaldırmışlar beni.
Serumlar, tetkikler vs. derken taburcu ettiler. Ama ben hala kendimde değilim.
Bir ara kendime geldiğimde, artık gözlerimin eskisi gibi göremediğini farkettim.
Kötü bir rüyadır diye tekrar uyumuşum.
Ertesi sabah ağlayarak uyandığımı biliyorum. Yastık ıslaktı. Uykumda bir süre ağlamışım.
Etrafa baktım, 3 gün önce şahin gibi gören ben, artık eskisi gibi rahat göremiyordum.
Bir gözüm tamamen, dğer gözüm %20 görmesini kaybetmiş o ateşten sonra ki ben hayattaki ilginç ve geri planda kalmış detayları incelemeyi çok severdim.
Başımı kaldırıdm, Oda farklıydı sanki. Pencereden bakınca, 3 gün önce görebildiklerimi artık göremediğimi farkettitm.
İnce bir yaş süzüldü, yanağımdan. Herşey çok farklıydı. Sanki yüzüne fener tutulmuş tavşan gibiydim.
Bilgisayarın karşısına geçtim, Tv'e baktım, Takvime, saate, yazılara baktım.
Artık zorlanarak hatta bazı küçük detayları hiç göremiyordum.
Toprağı değiştirimiş bitki gibi, ürkek, korkmuş ve çaresiz hissetim kendimi.
Yeni toprağıma alışmak, yeniden içime can suyunu çekmek, yeniden yüzümü güneşe dönmeliydim.
Ama bunlar lafta kalıyordu. Pratikte alışması çooook zaman aldı.
Herşey yeniydi en başta. Görmeyi, okumayı yeni öğrenen çocuj gigi, herşeyi baştan öğrendim.
Hayatı kolaylaştıracak, pratik çözümler buldum kendime.
Artık eskisi gibi rahatça tek başıma dışarıya çıkamıyordum. Kalabalık bir muhitte oturuyoruz.
Ama evde işlerimi tek başıma yapabiliyorum artık. Ev dışında ise küçük yardımlarla, kotarabiliyordum işlerimi.
Her ne olursa olsun, başımıza her ne gelirse gelsin, evrim süreci harekete geçiyor.
Görmeyen bir gözümün yerini, çok keskin kulaklar ve dokunma duyusu aldı.
Silkeleneip, değiştiremiyeceğimi kabullenip, sırtlandım hayatı.
Zordu hala zor ama buna da şükür.
Doğuştan engelli ya da benim gibi sonrada engelli, herkesin bir hikayesi var.
Benim hikayem de buydu işte. Okuduğunuz için teşekkür ederim
Size anlatacağım hikaye, bu acı anlardan birisi.
Engelli olmadan önce, faal sosyal ve iş hayatım vardı.
Özel radyolarda müzik direktörlüğü, genel yayın yönetmenliği gibi işler yaptım.
Sonrada Cafe işlettim. Ama hiç bir zaman aklıma gelmezdi, bugünlerimi yaşarken, o günleri yazacağım.
Bir kış, faranjit virüsü kapmışım, 2 gün yattıktan sonra, 43.5 derece ateşle acile kaldırmışlar beni.
Serumlar, tetkikler vs. derken taburcu ettiler. Ama ben hala kendimde değilim.
Bir ara kendime geldiğimde, artık gözlerimin eskisi gibi göremediğini farkettim.
Kötü bir rüyadır diye tekrar uyumuşum.
Ertesi sabah ağlayarak uyandığımı biliyorum. Yastık ıslaktı. Uykumda bir süre ağlamışım.
Etrafa baktım, 3 gün önce şahin gibi gören ben, artık eskisi gibi rahat göremiyordum.
Bir gözüm tamamen, dğer gözüm %20 görmesini kaybetmiş o ateşten sonra ki ben hayattaki ilginç ve geri planda kalmış detayları incelemeyi çok severdim.
Başımı kaldırıdm, Oda farklıydı sanki. Pencereden bakınca, 3 gün önce görebildiklerimi artık göremediğimi farkettitm.
İnce bir yaş süzüldü, yanağımdan. Herşey çok farklıydı. Sanki yüzüne fener tutulmuş tavşan gibiydim.
Bilgisayarın karşısına geçtim, Tv'e baktım, Takvime, saate, yazılara baktım.
Artık zorlanarak hatta bazı küçük detayları hiç göremiyordum.
Toprağı değiştirimiş bitki gibi, ürkek, korkmuş ve çaresiz hissetim kendimi.
Yeni toprağıma alışmak, yeniden içime can suyunu çekmek, yeniden yüzümü güneşe dönmeliydim.
Ama bunlar lafta kalıyordu. Pratikte alışması çooook zaman aldı.
Herşey yeniydi en başta. Görmeyi, okumayı yeni öğrenen çocuj gigi, herşeyi baştan öğrendim.
Hayatı kolaylaştıracak, pratik çözümler buldum kendime.
Artık eskisi gibi rahatça tek başıma dışarıya çıkamıyordum. Kalabalık bir muhitte oturuyoruz.
Ama evde işlerimi tek başıma yapabiliyorum artık. Ev dışında ise küçük yardımlarla, kotarabiliyordum işlerimi.
Her ne olursa olsun, başımıza her ne gelirse gelsin, evrim süreci harekete geçiyor.
Görmeyen bir gözümün yerini, çok keskin kulaklar ve dokunma duyusu aldı.
Silkeleneip, değiştiremiyeceğimi kabullenip, sırtlandım hayatı.
Zordu hala zor ama buna da şükür.
Doğuştan engelli ya da benim gibi sonrada engelli, herkesin bir hikayesi var.
Benim hikayem de buydu işte. Okuduğunuz için teşekkür ederim
Son düzenleme: