Gözlerini tavana dikmiş öylece bakıyordu genç kadın.Hiçbir şey düşünmüyordu belli ki,neden sorusunu dahi soramıyordu bu kadar insan içinde yapayalnızdı.Kalabalıktaki yalnızlıktı bu, daha önceleri benim de tanıdık olduğum hislerdi bunlar….
Ona İstanbul da şehir hatları vapurunda rastladım.Can yeleklerinin üzerindeki alçacık tavana öylesine bakıyordu semaya bakarcasına.Ne zamandan beri buradaydı bilmiyordu bile.Hemen içerdeki çay ocağına bir koşu giderek,ince belli bardaklarda iki tavşan kanı çay kapıp geldim yanına genç kadının,merhaba dedim.İrkildi.Sanki saatlerce dalıp gittiği güzel bir düşten uyandırmıştım onu,şakın şaşkın yüzüme bakarak merhaba dedi.Hoş geldiniz dünyaya dünyalı dedim.Gülümsüyerek hoş bulduk dedi.Belli ki kaç zamandır gülümsemeyi dahi unutmuştu bu bebek yüz.Kendimi tanıttım.Deminden beri sizi izliyorum,nedir sizi bu kadar,bu diyarlardan alıp götüren dedim.Yüzüme baktı;Hım dedi siz felsefeciğim demiştiniz değil mi dedi.Evet dedim.O zaman şu soruma cevap verirseniz ne olduğunu anlarsınız dedi.
Buyurun sizi dinliyorum; siz duyguların katlini,o canileri bilir misiniz dedi.Bilmem mi dedim.Bilmeseydim bu kadar kişinin arasında sizi fark edebilir miydi sizce dedim.Ya siz felsefeciler çok tuhafsınız dedi gülerek.Vapur rıhtıma doğru yanaşmıştı ince belli bardaktaki çaylarımız bitmişti.Yerimizden kalktık çıkışa doğru yürüyorduk garip bir şekilde kalabalığı bende hissedemiyordum şimdi.Günlük koşuşturmalar doğru yelken açacaktı ayağını vapurdan karaya atar atmaz belli ki….
Ona İstanbul da şehir hatları vapurunda rastladım.Can yeleklerinin üzerindeki alçacık tavana öylesine bakıyordu semaya bakarcasına.Ne zamandan beri buradaydı bilmiyordu bile.Hemen içerdeki çay ocağına bir koşu giderek,ince belli bardaklarda iki tavşan kanı çay kapıp geldim yanına genç kadının,merhaba dedim.İrkildi.Sanki saatlerce dalıp gittiği güzel bir düşten uyandırmıştım onu,şakın şaşkın yüzüme bakarak merhaba dedi.Hoş geldiniz dünyaya dünyalı dedim.Gülümsüyerek hoş bulduk dedi.Belli ki kaç zamandır gülümsemeyi dahi unutmuştu bu bebek yüz.Kendimi tanıttım.Deminden beri sizi izliyorum,nedir sizi bu kadar,bu diyarlardan alıp götüren dedim.Yüzüme baktı;Hım dedi siz felsefeciğim demiştiniz değil mi dedi.Evet dedim.O zaman şu soruma cevap verirseniz ne olduğunu anlarsınız dedi.
Buyurun sizi dinliyorum; siz duyguların katlini,o canileri bilir misiniz dedi.Bilmem mi dedim.Bilmeseydim bu kadar kişinin arasında sizi fark edebilir miydi sizce dedim.Ya siz felsefeciler çok tuhafsınız dedi gülerek.Vapur rıhtıma doğru yanaşmıştı ince belli bardaktaki çaylarımız bitmişti.Yerimizden kalktık çıkışa doğru yürüyorduk garip bir şekilde kalabalığı bende hissedemiyordum şimdi.Günlük koşuşturmalar doğru yelken açacaktı ayağını vapurdan karaya atar atmaz belli ki….