Merhaba arkadaşlar,
Bendeniz, Marmara Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünde 1. sınıfta okuyan, 19 yaşında bir gencim. Küçük yaşımdan beri kekemelik sorunuyla birlikte mutlu mesut yaşıyorum. Ve uzun zamandan beri yazmak istediğim bir senaryo konusu var: "Sonradan Engelli Olmak". Bu konu üzerine uzun metraj bir film senaryosu yazmak istiyorum. Başkarakter, en büyük hayali müzikle ilgilenmek olan ve çok karakteristik bir sesi olan genç bir kızın sonradan konuşma engelli yani dilsiz kalması ve bu durumu kabullenme sürecini anlatıyor. Fakat bunun tıbbi olarak bir mantık hatası yaratmaması için geniş çaplı bir araştırma yapmama rağmen aradığım bilgilere tam olarak erişemedim. Soracağım sorulara birlikte cevap bulabilirsek çok mutlu olurum.
-Sonradan dilsiz olmak, ne tür olaylar sonucu gerçekleşebilir? Ağır geçirilen bir hastalık (mesela bu nasıl bir hastalık olabilir?) dilsiz kalmak için tek başına yeterli midir? Ya da psikolojik bir travma dilsizliğe sebep olabilir mi? Yoksa yalnızca dil uzvunun fiziksel bir zarara maruz kalmasıyla mı kalıcı bir dilsizlik durumu yaşanabilir?
-Doğuştan veya sonradan dilsiz olanların, dil uzuvları yok mudur ya da boyutu yeteri derecede gelişmemiş midir? Yoksa uzuvları vardır da konuşma kasları işlevlerini gerçekleştiremediği için mi konuşamamaktadırlar?
-Dilsizler sosyal yaşamda ne gibi şeylerden mahrum kalmaktadırlar? Dilsiz bir tanıdığınız varsa kişiliğine ve sosyal hayattaki duruşuna ilişkin gözlemlerinizi paylaşabilir misiniz?
Şimdiden yanıtlarınız için çok teşekkür ediyorum.
Sevgiyle...
Bendeniz, Marmara Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünde 1. sınıfta okuyan, 19 yaşında bir gencim. Küçük yaşımdan beri kekemelik sorunuyla birlikte mutlu mesut yaşıyorum. Ve uzun zamandan beri yazmak istediğim bir senaryo konusu var: "Sonradan Engelli Olmak". Bu konu üzerine uzun metraj bir film senaryosu yazmak istiyorum. Başkarakter, en büyük hayali müzikle ilgilenmek olan ve çok karakteristik bir sesi olan genç bir kızın sonradan konuşma engelli yani dilsiz kalması ve bu durumu kabullenme sürecini anlatıyor. Fakat bunun tıbbi olarak bir mantık hatası yaratmaması için geniş çaplı bir araştırma yapmama rağmen aradığım bilgilere tam olarak erişemedim. Soracağım sorulara birlikte cevap bulabilirsek çok mutlu olurum.
-Sonradan dilsiz olmak, ne tür olaylar sonucu gerçekleşebilir? Ağır geçirilen bir hastalık (mesela bu nasıl bir hastalık olabilir?) dilsiz kalmak için tek başına yeterli midir? Ya da psikolojik bir travma dilsizliğe sebep olabilir mi? Yoksa yalnızca dil uzvunun fiziksel bir zarara maruz kalmasıyla mı kalıcı bir dilsizlik durumu yaşanabilir?
-Doğuştan veya sonradan dilsiz olanların, dil uzuvları yok mudur ya da boyutu yeteri derecede gelişmemiş midir? Yoksa uzuvları vardır da konuşma kasları işlevlerini gerçekleştiremediği için mi konuşamamaktadırlar?
-Dilsizler sosyal yaşamda ne gibi şeylerden mahrum kalmaktadırlar? Dilsiz bir tanıdığınız varsa kişiliğine ve sosyal hayattaki duruşuna ilişkin gözlemlerinizi paylaşabilir misiniz?
Şimdiden yanıtlarınız için çok teşekkür ediyorum.
Sevgiyle...