DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI TASLAĞI
MADDE 4- 657 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Özürlü personel çalıştırma yükümlülüğü:
Madde 53 – Kuruluş kanunlarına ve bütçe türlerine bakılmaksızın tüm kamu kurum ve kuruluşları, toplam dolu memur kadrosu ve dolu sözleşmeli personel pozisyonu sayısının % 5’i oranında özürlü personel çalıştırmak zorundadırlar.
Yürütülmekte olan hizmetin ve görevin veya unvanın zorunlu kıldığı hallerde; ilgili kurumların önerileri, Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü ve Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca birinci fıkrada belirtilen oranı aşmamak üzere farklı oran tespit edilebilir.
Özürlü personel çalıştırma yükümlülüğünün yerine getirilmesinin takip ve denetiminden Devlet Personel Başkanlığı sorumludur.
Özürlüler, Devlet Personel Başkanlığınca özel durumları dikkate alınarak yapılacak veya yaptırılacak merkezi sınav sonuçlarına göre memur veya sözleşmeli personel olarak istihdam edilirler. Memur kadrolarına veya sözleşmeli personel pozisyonlarına atanan özürlüler, atanmalarını izleyen ayın sonuna kadar kurumlarınca, Devlet Personel Başkanlığına bildirilirler.
Özürlülerin memurluğa ve sözleşmeli personel pozisyonlarına alınma şartları, yapılacak sınavın esas ve usulleri, görevlerini yürütmelerinde hangi yardımcı araç ve gereçlerin kurumlarınca temin edileceği, kamu kurum ve kuruluşlarınca özürlü personel istihdamı ile ilgili istatistiksel verilerin bildirilmesine ilişkin esas ve usuller ve diğer hususlar Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü alınarak Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.
Özürlü personel istihdamı yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve özürlü personel istihdamına ilişkin verileri Devlet Personel Başkanlığına bildirmeyen kamu kurum ve kuruluşları yükümlülüklerini yerine getirmeleri konusunda öncelikle uyarılır. Mücbir sebepler hariç olmak üzere, yapılan uyarıya rağmen, özürlü personel çalıştırma yükümlülüklerini yerine getirmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının üst yöneticilerine Devlet Personel Başkanlığınca uyarıda belirtilen süreyi takip eden ay başında tahsil edilmek üzere, her türlü ödemeler dahil almakta oldukları aylıklarının üçte ikisi tutarında idari para cezası verilir.
Beşinci fıkra kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarının uyarılmaları, cezaların tahsili ve ilgili kuruluşlara aktarılmasına ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı ve Sayıştay Başkanlığının görüşleri alınarak Devlet Personel Başkanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 9- 657 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Ancak özürlüler için; özür durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurulmak suretiyle günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri merkezde üst yönetici, taşrada mülki amirlerce farklı belirlenebilir.
Memurların yürüttükleri hizmetin özelliklerine göre, bu maddeyle tespit edilen çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalışabilmeleri mümkündür. Bu hususa ilişkin esas ve usuller, Maliye Bakanlığının görüşü ve Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.”
MADDE 10- 657 sayılı Kanunun 101 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 101 – Günün yirmidört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurların çalışma saat ve şekilleri kurumlarınca düzenlenir.
Ancak, kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi halinde hamileliğin yirmi dördüncü haftasından önce ve her halde hamileliğin yirmi dördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez. Özürlü memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez.”
MADDE 12- 657 sayılı Kanunun 105 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Hastalık ve refakat izni:
Madde 105- Memura, aylık ve özlük haklarına dokunulmaksızın, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı halinde on sekiz aya kadar, diğer hastalık hallerinde ise on iki aya kadar izin verilir.
Memurun, hastalığı sebebiyle yataklı tedavi kurumunda yatarak gördüğü tedavi süreleri, hastalık iznine ait sürenin hesabında dikkate alınır.
Bu maddede yazılı azami süreler kadar izin verilen memurun, bu iznin sonunda işe başlayabilmesi için, iyileştiğine dair raporu (yurt dışındaki memurlar için mahallî usule göre verilecek raporu) ibraz etmesi zorunludur. İzin süresinin sonunda, hastalığının devam ettiği resmî sağlık kurulu raporu ile tespit edilen memurun izni, bir katına kadar uzatılır, bu sürenin sonunda da iyileşemeyen memur hakkında emeklilik hükümleri uygulanır.
Bunlardan gerekli sağlık şartlarını yeniden kazandıkları resmî sağlık kurullarınca tespit edilen ve emeklilik hakkını elde etmemiş olanlar, yeniden memuriyete dönmek istemeleri halinde, niteliklerine uygun kadrolara öncelikle atanırlar.
Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan veya bir meslek hastalığına tutulan memur, iyileşinceye kadar izinli sayılır.
Ayrıca, memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hallerinde, bu hallerin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, aylık ve özlük haklarına dokunulmaksızın, üç aya kadar izin verilir. Gerektiğinde bu süre bir katına kadar uzatılır.”
MADDE 25- 657 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçiş hükümleri:
GEÇİCİ MADDE 36- A)
D) Özürlülere yönelik olarak yapılacak ilk merkezi sınavın ilanına kadar özürlü memur alımları hakkında, 657 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilmeden önceki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
657 sayılı Kanun hükümleri uyarınca özürlü personel çalıştırma yükümlülüğü bulunan kurum ve kuruluşlar, çalıştırmakla yükümlü bulundukları özürlü personel kontenjanlarının ilk yıl yüzde 10’u, izleyen her yıl yüzde 15’i oranında olmak üzere, 7 yıl içinde özürlü personel kadro ve pozisyon kontenjanlarını kademeli olarak doldurmak zorundadırlar.
53 üncü maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen idari para cezalarına ilişkin hüküm, ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren uygulanır.
__________________MADDE 4- 657 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Özürlü personel çalıştırma yükümlülüğü:
Madde 53 – Kuruluş kanunlarına ve bütçe türlerine bakılmaksızın tüm kamu kurum ve kuruluşları, toplam dolu memur kadrosu ve dolu sözleşmeli personel pozisyonu sayısının % 5’i oranında özürlü personel çalıştırmak zorundadırlar.
Yürütülmekte olan hizmetin ve görevin veya unvanın zorunlu kıldığı hallerde; ilgili kurumların önerileri, Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü ve Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca birinci fıkrada belirtilen oranı aşmamak üzere farklı oran tespit edilebilir.
Özürlü personel çalıştırma yükümlülüğünün yerine getirilmesinin takip ve denetiminden Devlet Personel Başkanlığı sorumludur.
Özürlüler, Devlet Personel Başkanlığınca özel durumları dikkate alınarak yapılacak veya yaptırılacak merkezi sınav sonuçlarına göre memur veya sözleşmeli personel olarak istihdam edilirler. Memur kadrolarına veya sözleşmeli personel pozisyonlarına atanan özürlüler, atanmalarını izleyen ayın sonuna kadar kurumlarınca, Devlet Personel Başkanlığına bildirilirler.
Özürlülerin memurluğa ve sözleşmeli personel pozisyonlarına alınma şartları, yapılacak sınavın esas ve usulleri, görevlerini yürütmelerinde hangi yardımcı araç ve gereçlerin kurumlarınca temin edileceği, kamu kurum ve kuruluşlarınca özürlü personel istihdamı ile ilgili istatistiksel verilerin bildirilmesine ilişkin esas ve usuller ve diğer hususlar Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü alınarak Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.
Özürlü personel istihdamı yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve özürlü personel istihdamına ilişkin verileri Devlet Personel Başkanlığına bildirmeyen kamu kurum ve kuruluşları yükümlülüklerini yerine getirmeleri konusunda öncelikle uyarılır. Mücbir sebepler hariç olmak üzere, yapılan uyarıya rağmen, özürlü personel çalıştırma yükümlülüklerini yerine getirmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının üst yöneticilerine Devlet Personel Başkanlığınca uyarıda belirtilen süreyi takip eden ay başında tahsil edilmek üzere, her türlü ödemeler dahil almakta oldukları aylıklarının üçte ikisi tutarında idari para cezası verilir.
Beşinci fıkra kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarının uyarılmaları, cezaların tahsili ve ilgili kuruluşlara aktarılmasına ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı ve Sayıştay Başkanlığının görüşleri alınarak Devlet Personel Başkanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 9- 657 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Ancak özürlüler için; özür durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurulmak suretiyle günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri merkezde üst yönetici, taşrada mülki amirlerce farklı belirlenebilir.
Memurların yürüttükleri hizmetin özelliklerine göre, bu maddeyle tespit edilen çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalışabilmeleri mümkündür. Bu hususa ilişkin esas ve usuller, Maliye Bakanlığının görüşü ve Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.”
MADDE 10- 657 sayılı Kanunun 101 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 101 – Günün yirmidört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurların çalışma saat ve şekilleri kurumlarınca düzenlenir.
Ancak, kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi halinde hamileliğin yirmi dördüncü haftasından önce ve her halde hamileliğin yirmi dördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez. Özürlü memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez.”
MADDE 12- 657 sayılı Kanunun 105 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Hastalık ve refakat izni:
Madde 105- Memura, aylık ve özlük haklarına dokunulmaksızın, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı halinde on sekiz aya kadar, diğer hastalık hallerinde ise on iki aya kadar izin verilir.
Memurun, hastalığı sebebiyle yataklı tedavi kurumunda yatarak gördüğü tedavi süreleri, hastalık iznine ait sürenin hesabında dikkate alınır.
Bu maddede yazılı azami süreler kadar izin verilen memurun, bu iznin sonunda işe başlayabilmesi için, iyileştiğine dair raporu (yurt dışındaki memurlar için mahallî usule göre verilecek raporu) ibraz etmesi zorunludur. İzin süresinin sonunda, hastalığının devam ettiği resmî sağlık kurulu raporu ile tespit edilen memurun izni, bir katına kadar uzatılır, bu sürenin sonunda da iyileşemeyen memur hakkında emeklilik hükümleri uygulanır.
Bunlardan gerekli sağlık şartlarını yeniden kazandıkları resmî sağlık kurullarınca tespit edilen ve emeklilik hakkını elde etmemiş olanlar, yeniden memuriyete dönmek istemeleri halinde, niteliklerine uygun kadrolara öncelikle atanırlar.
Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan veya bir meslek hastalığına tutulan memur, iyileşinceye kadar izinli sayılır.
Ayrıca, memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hallerinde, bu hallerin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, aylık ve özlük haklarına dokunulmaksızın, üç aya kadar izin verilir. Gerektiğinde bu süre bir katına kadar uzatılır.”
MADDE 25- 657 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçiş hükümleri:
GEÇİCİ MADDE 36- A)
D) Özürlülere yönelik olarak yapılacak ilk merkezi sınavın ilanına kadar özürlü memur alımları hakkında, 657 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilmeden önceki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
657 sayılı Kanun hükümleri uyarınca özürlü personel çalıştırma yükümlülüğü bulunan kurum ve kuruluşlar, çalıştırmakla yükümlü bulundukları özürlü personel kontenjanlarının ilk yıl yüzde 10’u, izleyen her yıl yüzde 15’i oranında olmak üzere, 7 yıl içinde özürlü personel kadro ve pozisyon kontenjanlarını kademeli olarak doldurmak zorundadırlar.
53 üncü maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen idari para cezalarına ilişkin hüküm, ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren uygulanır.
Başbakan'a Gönderdiğim Mektup:
Bir Özürlünün Çaresizliği
1984 Adana doğumluyum. Doğum anında beynime oksijen gitmediği için spastik engelliyim. 6 yaşına kadar emekledikten sonra 2 ay Ankara’da annemle beraber rehabilitasyon merkezinde kaldım ve yürüyerek Adana’ya döndüm. Döndüğüm yıl hemen anaokuluna başladım. Fakat öğretmenler diğer öğrencilerin benden rahatsız olduğunu söyleyerek kaydımı sildiler.
Eylül ayında Adana’nın Mimar Kemal okulunda hem engelli sınıfı hem de sağlıklı çocukların okuduğu sınıflar vardı. Ailemin ve öğretmenlerin desteğiyle normal anasınıfın da okumama karar verildi. Beşinci sınıfa kadar her sene takdirname alarak okulumu başarıyla bitirdim.
Ortaokula geçerken bedenim güçlensin diye bir sene evde kaldım. Bu bir sene içinde matematik ve Türkçeden özel ders aldım. Ortaokula başlarken çevremizdeki okumuş insanlar benim için “okutmayın, evde otursun” dedilerse de ailemin desteğiyle okula başladım. Yüksek ortalamayla okulumu bitirdim.
Lise dönemimde lise 1 ve lise 2 arası 17 Temmuz 2001’de kalp krizinden babamı kaybettim. Benim için hiç kolay olmayan bir dönem başlamıştı. Babam öldüğünde musalla taşında yıkandıktan sonra elini öpmeye gittiğimde cansız bedenine bakıp “söz veriyorum bilgisayar mühendisi olup anneme bakacağım” diye söz vermiştim.
Ablam 2001’in Şubat’ın da evlenmişti. Biz annemle baş başa kalmıştık. Sınav tarihine kadar canımı dişime takıp gece gündüz ders çalışıyordum. Mühendis olup çalışıp anneme bakacaktım.
Sınav gününe kadar hep engellilere özel ek süre var diye biliyordum. Fakat sınav için sırama oturduğumda ek sürenin olmadığını öğrendim. O an sanki dünya başıma yıkıldı, tarifi imkansız bir durumda kaldım. Sınav başladığında bildiğim soruları bile yapamıyordum. Sınavdan nasıl çıktım bilemiyorum. Hiç kimse bir şey soramadı uzun bir süre.
Puanım geldi, önümde iki seçenek vardı: Ya 1 sene daha hazırlanacaktım sınava yada puanımla tercih yapacaktım. Bir seneye daha zamanım yoktu, çalışmam, işe girmem gerekiyordu. Tercih yapmaya karar verdim ve 4 tercih yaptım. İlk ikisi mühendislikti, son ikisi bilgisayar programcılığıydı. Çukurova Üniversitesi Bilgisayar Programcılığını kazandım. İki senede 4.00 not ortalaması üzerinden 3.24 ortalamayla okulumu bitirdim. Bitirdiğim yıl, yani 2006’da Kpss’ye girdim.
Okulumu bitirdiğim (2006) yıldan beri işsizim ve çok çaresizim. Beni en çok üzen şey, çevremdeki herkesin bu durumun benim engelli oluşumdan kaynaklandığını düşünmesi.
İşe giremememin sebebi, şirketlerin %3’lük kontenjanını doldurmak için özürlülere ssk yapıp, çalışıyor gibi gösterip, maaş vermemek için yaptıkları haksızlıktır.
Bir toplum özürlülere nasıl bu kadar duyarsız olabilir?
Yurtdışında önce engelli hakları korunuyor. Neden bizi yurtdışına özendiriyorsunuz? Neden ülkemde rahatça işe giremiyorum ve neden 2. sınıf vatandaşı gibi görülüyoruz?
Şu anda Kpss’ye ve milli eğitimin açmış olduğu işçi sınavına hazırlanıyorum. Ama hiç umudum kalmadı. Çok çaresizim, ne yapacağımı bilemiyorum artık. EK-1 ‘ de vermiş olduğum yeni bir yönetmelik daha çıkıyor, eğer bu yönetmelik çıkarsa hiçbir engelli çalışamayacak.
Duyun sesimizi artık! İş sahibi olmak istiyorum ve benim gibi mağdur kardeşlerimin de çilelerinin bitmesini istiyorum.
Burçin KARA
burcinkara01@yahoo.com.tr
___________
Türkiye Sakatlar Derneği Başkanı Şükrü Poyraz'ın Tasarı hakkında yaptığı yorum:
Merhabalar,
Lütfiye'nin başarı bir operasyonla ilettiği yasa teklifi bölümlerini hızla okudum.
Teklifin 4. Maddesiyle 53. Maddesinde kota uygulamasının yüzde 5'e çıkarılması çok iyi bir gelişme
Ancak sevinci kursakta bırakacak iki nokta var.
İlki aynı maddenin ikinci paragrafında gizli şunun teklifi, bunun görüşü falan diyerek, bazı kurum ve kuruluşlar için bu oranın aşağıya çekilmesi yetkisi Bakanlar Kurulu'na veriliyor.
İkincisi Teklifin 25. Maddesiyle geçici 36. Maddenin D fıkrasının ikinci paragrafındaki geçiş sürelerinde.
Yüzde 5'lik kota uygulamasının 7 yıllık bir süreye yayılması kuralı getirilmiş. Dolayısıyla 2010 yılında 38 bin engelli alacağız sözü, 2018'e kadar uzatılıyor.
Kotayı uygulamayan, gerekli bilgi ve bildirimleri yapmayan kamu görevlilerine uyarı ve para cezası da olumlu bir gelişme olarak kayde değer.
Diğer hususlar ise devlet memuru olmadığım için uygulamada nasıl sonuçlar doğurur bilemediğim şeyler.
Bazı noktalarda amire yetki verilmesi, bunların ne kadar uygulanacağı bakımından bende biraz şüphe yarattı
BU KARARNAMEDEKİ TEHLİKE
53. MADDE teklif edilen
Bu yasada olan engellinin çalışacağı birimde eksik olan her türlü araç gereci kurum tarafından temin edilir ibaresi ortadan kalkıyor.
- Ayrıca örneğin bir engelli mimar yâda avukat kendi mesleklerini yaptırmayacaklar gerekirse santral operatörü yâda danışma gibi geri hizmetlerde çalıştırılabilecekler ayrıcı da bu yasaya göre de engellinin devlet memuru kadrosu verilmiyor sözleşmeli personel olarak alacak işine gelmedi güle güle denilecek. Bu maddenin tek iyi yanı engelli çalıştırmayan en üst düzeydeki devlet memuruna ceza kesilecek deniliyor.
100 EK Madde
Engellinin sosyal hayata entegrasyonunu engeller yukarıdaki maddelerde açıkça tüm hakları kısıtlanmış bu maddede kısacası çalışmana gerek yok işe gelmezsin de olur zihniyeti ve engelliyi toplumdan dışlamaktır.
105 madde deki tehlike
Burçin KARA
burcinkara01@yahoo.com.tr