Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Dikkat!!! Tema lisans bilgilerinize erişilemiyor, lütfen www.xenforo.gen.tr yönetimi ile iletişime geçiniz. Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Chernobyl / Yabancı Dizi

StratoS

Aktif Üye
Üyelik
11 May 2018
Konular
33
Mesajlar
2,100
Reaksiyonlar
3
Selamlar,

Ben ilgili alanımda yer alan bir konu ile ilgili araştırmalar yapmayı, belgesel tadında yayınları izlemeyi seviyorum.

Digitürk'e yakın zamanda giren 5 bölümlük "Chernobyl" mini dizisini de ilgili alanım olması sebebiyle dün izlemeye başladım.

Olayın içine girdiğinizde zamansal geri ileri gidişleri takip edebilirsiniz. Ama olayın başında zamanla ileri geri oynadığınızda olayları anlamayabiliyorsunuz. Bu yüzden ilk bölüm/başlangıcı çok beğenmedim.

Chernobil kazası ile ilgili en can alıcı nokta şüphesiz patlama anı olmalı. Ama ilk girişte, başkasının gözünden "aaa patladı" şeklinde bir giriş ile bu can alıcı anı üstün körü geçtiğinizde olayın büyük boyutlarını kavrayamıyorsunuz. Bu yüzden açıkcası o anı anlamadım ve hissedemedim.

Dolayısıyla dizi benim için çok başarılı bir giriş yapmadı. Şuan hatırladığım kadarıyla ilk 3 bölüm yayınlandı. İzlemeye devam edip, bundan sonraki işleyişlere daha detaylı bakacağım.

Ayrıca, Chernobil olayı ile ilgili hikaye tadında kısa bilgiler isterseniz, bu başlıktan kısa kısa paylaşabilirim.

Diziden kareler:

AyKuMYPW9wfIBOUn-636935204650851803.jpg


tdWE1kO8xvltHURi-636935206976940363.jpg


lKMSUAwzqEurO0Gd-636935207138189947.jpg


avatar_946_max.jpg


12389_hbonun-yeni-mini-dizisi-chernobylin-fragmani-yayinlandi2_17.png
 
dikkatimi çekmişti bu dizi ancak izleyip izlememe konusunda kararsız kalmıştım.Spoiler vermeden paylaşım olursa daha iyi olur :)
 
selda*

Spoiler kavramı çok subjektif. Dolayısıyla neyi kastetdiğinizi anlamadım.

Ama ilk girişte, başkasının gözünden "aaa patladı" şeklinde bir giriş ile bu can alıcı anı üstün körü geçtiğinizde olayın büyük boyutlarını kavrayamıyorsunuz.

Kastettiğiniz bu ise, dizide böyle bir sahne elbette yok. Ben biraz yorumlama yaptım. Üzerinde durduğum patlama anı ile ilgili sürükleyici bir akışın olmaması idi.

Ama tamam, bundan sonra paylaşmam.
 
Nükleer Enerji nedir?

Nükleer enerji atom çekirdeğinin parçalanmasından doğan enerjiye verilen addır.

Nükleer Enerji Nasıl Üretilir?

Nükleer santral, nükleer reaktörün yakıt olarak radyoaktif maddeleri kullanarak elektrik enerjisi üretir Fosil yakıtlı santraller, kömür, petrol gibi yakıt kullanırken, nükleer santraller, uranyumu parçalayarak enerji üretmektedirler.

Nükleer Santraller Nasıl Çalışır?

Bir nükleer santral kurmak için zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç vardır. Bu uranyum türleri U-235 başta olmak üzere, U-233, U-238 ve Plütonyum; P-239 ve P-241’dir. Uranyumun fizyon tepkimesine girerek bölünmesi sonucunda açığa çok yüksek miktarda enerji çıkar. Bu bölünme için, nötronlar yüksek bir hızla uranyum elementinin çekirdeğine çarpar. Bu çarpışma çekirdeğin kararsız hale geçmesine ve sonrasında büyük bir enerji açığa çıkartan fisyon tepkimesine neden olur. Gerçekleşen tetikleyici ilk fisyon tepkimesi sonucunda ortama nötronlar yayılır. Bu nötronlar diğer uranyum çekirdeklerine çarparak fisyonu elementin her atom çekirdeğinde gerçekleştirene kadar devam eder. Ortaya çıkan enerji kontrol edilmediği taktirde ölümcül boyutlardadır. Kontrol etmek için reaktörlerde fazla nötronları tutan ve tepkimeye girmesini engelleyen üniteler vardır. Bu sayede kontrollü bir fisyon tepkimesi zinciri sağlanır.

Elektrik Nasıl Üretilir?

Elektrik, bakır gibi iletken bir telin manyetik bir alan içinde hareket ettirilmesi ile üretilir. Elektrik jeneratörü, bir mıknatıs içinde dönen sarılı iletken tellerin bulunduğu, ve bu tellerin mıknatıs içinde dönmesiyle elektrik akımı üreten bir makinadır.
Çoğu güç santralı, jeneratörü döndürmek için ısı üretiminde bulunurlar. Fosil yakıtlı santrallar ısı üretimi için doğal gaz, kömür ve petrol yakarlar. Nükleer santrallar da uranyum yakıtını parçalayarak ısı üretirler. Ancak bütün bu değişik tip santrallar ürettikleri ısıyı, suyu buhar haline dönüştürmek için kullanırlar.
Oluşan buhar ise elektrik jeneratörüne bağlı olan türbine verilir. Su buharı, türbin şaftı üzerinde bulunan binlerce kanatçık üzerinden geçerken daha önce üretilen ısıdan almış olduğu enerjiyi kullanarak, türbin şaftını döndürür. İşte bu dönme, generatörün elektrik üretmek için gereksinim duyduğu mekanik harekettir. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı yere gönderilir.Türbinden çıkan, enerjisi diğer bir deyişle basınç ve sıcaklığı azalmış buhar ise yoğunlaştırıcı (kondenser) denilen bölümde soğutulup su haline dönüştürüldükten sonra, tekrar kullanılmak üzere santralın ısı üretilen bölümüne geri gönderilir. Yoğunlaştırıcıda soğutma işini sağlayabilmek için deniz, göl veya ırmaklarda bulunan su kullanılır. Su kaynaklarından uzak bölgelerde ise santralın hemen yanında bulunan ve uzaktan bakıldığı zaman geniş dev bacalara benzeyen soğutma kuleleri kullanılır. Bu kulelerin üzerinde görülen beyaz duman ise su buharıdır.

elektrik2.gif
 
Bir muhendisin hatasiyla nukleer patlama oluyordu ukrayna miydi diye hatirliyorum sogutmalar tam kapanmadigi icin iki kati tadyasyon yayilmis hatta cernobil guzel bi dizidir eminim. Belgeseline bile raziyim afetci birey olarak
 
Edacano

Kaza ile ilgili bilgileri paylaşacaktım ama önce "Nükleer" hakkında bilgi vermek istemiştim. Olay zaten heyecan verici ve gerilim yüklü. İlgi çekici olmaması mümkün değil. Ama dediğim gibi dizi bende tat bırakmadı.

Daha ilgi uyandırıcı ve etkili olabilirdi.
 
Edacano

Kaza ile ilgili bilgileri paylaşacaktım ama önce "Nükleer" hakkında bilgi vermek istemiştim. Olay zaten heyecan verici ve gerilim yüklü. İlgi çekici olmaması mümkün değil. Ama dediğim gibi dizi bende tat bırakmadı.

Daha ilgi uyandırıcı ve etkili olabilirdi.

Aslinda insanlarda biraktigi etkilerden de bahsetmek lazim haklisiniz bir ara milletvekili aciklama yapmisti mersin tarafindaydi sanirim projenin iptali icin konustu. Insanlarin bu tur konularda cok hassas olmasi gerek en ufak tehlike ulkede geri donulmiycek kayiplara sebep olabilir.
 
Çernobil’de ne oldu?

26 Nisan 1986’da, eski Sovyet ülkelerinden Ukrayna’nın Çernobil kentindeki nükleer enerji santralinin 4 numaralı ünitesinde büyük bir kaza meydana geldi.

İşletim ekibi, olası bir enerji kaybı esnasında türbinlerin acil durum dizel jeneratörü devreye girene kadar soğutucu pompaların faaliyetini devam ettirmek için yeterli enerji üretimini sağlayıp sağlayamayacağını test etmeyi planlıyorlardı.

Reaktör gücünü engellememek adına güvenlik sistemleri kasten devre dışı bırakılmıştı. Reaktör gücü, deneyi gerçekleştirmek için kapasitesinin %25 altına düşürülmüştü. Bu prosedür planlanana göre gitmeyince reaktör gücü seviyesi %1’in altına düştü. Bu yüzden enerjinin yavaş yavaş kesilmesi gerekti. Fakat deney başladıktan 30 saniye sonra beklenmeyen bir enerji dalgasıyla karşılaşıldı. Reaktörün (zincirleme reaksiyonu durdurması gereken) acil durum sistemi çalışmadı.

Reaktörün yakıt maddesinde ani bir ısı yükselmesi oldu ve çok büyük bir patlama meydana geldi. Reaktörü örten 1000 tonluk kapak havaya uçtu. Isının 2000°C’nin üstüne çıkmasıyla yakıt çubukları eridi. O sırada reaktörü örten grafit alev aldı ve dokuz gün boyunca yanmaya devam ederek çok büyük miktarda radyasyonun çevreye salınmasına yol açtı.

Yanmakta olan reaktörü söndürmeye yönelik ilk teşebbüsler arasında itfayecilerin reaktöre soğuk suyla müdahale etmesi de yer alıyordu. Bu çabaya 10 saat sonra son verildi. Yanan reaktörün üzerinde 27 Nisan’dan 5 Mayıs’a kadar 30’dan fazla askeri helikopter uçup durdu. Yangını kontrol altına alabilmek ve radyasyonu hapsetmek adına bu helikopterlerden 2400 ton kurşun, 1800 ton kum bırakıldı.

Bu çabalar da sonuç vermediği gibi, aslında durumu daha da vahimleştirdi: Isı, helikopterlerden bırakılan malzemelerin altında birikti. Çevreye saçılan radyasyonla birlikte reaktördeki sıcaklık da bir kez daha artış gösterdi. Yangınla mücadelenin son evresinde reaktör çekirdeğinin nitrojenle soğutulması sağlandı. Yangın ve radyoaktif salım ancak 6 Mayıs’ta kontrol altına alınabildi.

Tüm tehlikeye rağmen felakete müdahale etmek için de insan gücüne ihtiyaç vardı. Felaketi kontrol altına almak adına gösterilen boş çabalar için binlerce insan hayatını ve sağlığını feda etti. Bu insanlara “tasfiye görevlileri” deniyordu.

Ekip içinde radyasyona en fazla maruz kalanlar, santralin yangınla mücadele birimindeki 600 kişi ve işletim personeli oldu. Bu grup içerisindeki 130 kişinin radyasyona maruz kalma seviyesi, radyasyonla iç içe çalışan bir işçinin maruz kalacağı 650 yıllık radyasyon seviyesine eşitti. Binlerce askeri personel ve diğer çalışanlar, ölümcül oranda radyoaktif maddeleri neredeyse hiçbir tedbir almadan veya tedbirsiz bir şekilde taşımakla görevlendirildi.

Kısa süre içinde 31 işçi hayatını kaybetti. Toplamdaysa 1989 yılına dek Çernobil’deki temizleme çalışmalarına katılan 600.000 ila 800.000 kişi hayatını kaybetti. Bu insanların 300.000’i, bir yıl içinde maruz kalınabilecek radyasyon dozunun 500 kat fazlasına maruz kalmıştı. Hâlâ hayatta olanlarsa bugün bile sağlık sorunlarıyla pençeleşiyor.

Kazadan bu yana kaç kişinin öldüğü net olarak bilinmiyor. Eski Sovyet devletlerinin üçünün açıkladığı verilere göre bugüne kadar yaklaşık olarak 25.000 “tasfiye görevlisi” hayatını kaybetti. Üç ülkedeki tasfiye kurumlarından elde edilen tahminlerse resmi rakamların çok daha üstünde.

Felaket sona erdi mi?
22 Aralık 1988 tarihinde Sovyet biliminsanları, reaktörü kaplayan lahtin yalnızca 20 ila 30 yıllık bir ömre sahip olacak biçimde tasarlandığını açıkladı.

Nükleer kazadan üç sene sonra, Sovyet hükümeti Çernobil Nükleer Enerji Santrali’ndeki beşinci ve altında reaktör ünitelerinin kurulumunu durdurdu. Uluslararası müzakerelerden sonra, kazanın üstünden 14 sene geçmişken, 12 Aralık 2000 tarihinde kompleks tamamen kapatıldı.

“Lahit” nedir?
Patlamanın ardından hasar gören 4 numaralı reaktörünün etrafına betondan, devasa bir “lahit” (kapak) örüldü. Hasarlı nükleer reaktörü içine alan bu lahit, atmosfere daha fazla radyasyon salınmasını engellemek üzere tasarlanmıştı. İlk başta hasarlı reaktörü denetim altında tutmak için, hâlâ sıcak olan reaktör yakıtının reaktörün temelinde bir delik açmasına engel olacak bir soğutma levhası kurulması düşünülmüştü. Bu tüneli reaktörün altından açmak için kömür madencileri görevlendirilmişti. 24 Haziran’da 400 kömür madencisi reaktörün altında 168 metre uzunluğunda bir tünel açtı.

Reaktörü çevreleyen lahtin inşası, 7.000 ton çelik ve 410.000 m3 beton kullanılarak, Kasım 1986’da tamamlandı.

Lahit, yalnızca 20 ila 30 sene faaliyet gösterebilecek biçimde tasarlanmıştı. En büyük problemse istikrarsız oluşu. Yapımı alelacele tamamlanan lahtin taşıyıcı kirişlerinde meydana gelen paslanma, yapının bütünlüğünü tehdit eder nitelikte. Çatısının üstündeki deliklerden lahtin içine sızan su, radyasyona maruz kaldıktan sonra, reaktör zemininden alttaki toprağa karışıyor.

Biliminsanları, koruma kalkanının hassaslığı sebebiyle Çernobil’in kendisi kadar büyük bir nükleer faciaya sebep olacağını öngörüyor.

Lahtin içinde, harap olan reaktör binasının parçacıklarından ve lahtin içine atılan radyasyonlu topraktan kaynaklanan binlerce metrekarelik nükleer atık bulunuyor.

880x495_350892.jpg


6352de51e6ee4f34912b59a4c09a5856-480x268.jpg


Chernobyl-Safe-Confinement-1.jpg


chernobyl.jpg


cernobil02.jpg-938661441.jpeg


Kaynak: Greenpeace
 
bence herkes izlesin bu diziyi zaten 5 bölüm. dizi bittince bi bilinçlenme oluşacaktır.ve insan kendine "biz ne apıoruz?" diyecektir diye dusunuyorum
 
Libertarian

Avrupa'da "İyot Hapı" satışları patlamış. :)

Dediğiniz gibi ciddi anlamda bir bilinç oluştu şuan.
 
bu diziyide arşive ekledim.ara sıra tekrar tekrar izlemek için.
 
Bu başlığı okumak bile gayet bilgilendirici oldu. Youtube paketim var ve Türkçe alt yazı veya dublajın oraya düşmesini bekliyorum. Bu konuda bir gelişme gören olursa haber verirse sevinirim.
 
dizi bir dizi izleyicisi olarak harika gerçekten de içine alıp sürüklüyor büyük keyif alıyorsun. fakat dizi de çok ideolojik saptırmalar da var tamamen propaganda malzemesi olarakta kullanılmış böyle bir yanıda var. filmi yapan ülkenin 99 tane nükleer santrali olması var yenilerinin çalışması yapması gibi komik durumlar var mesela

Bu başlığı okumak bile gayet bilgilendirici oldu. Youtube paketim var ve Türkçe alt yazı veya dublajın oraya düşmesini bekliyorum. Bu konuda bir gelişme gören olursa haber verirse sevinirim.
kesinlikle Türkçe altyazılı izle daha büyük keyif alırsın, çünkü bazı yerlerde gerçek ses kayıtları kullanılmış faciaya dair. Türkle dublaj olsa bile alt yazılı izlemeni tavsiye ederim
 
Selamlar,

Ben 3 bölümü bitirdim. Genel olarak konusuna ilgi duyduğum için ve 3. bölümlerde, patlamadan ilk etkilenen itfaiyecilerden durumları gözlerimi oldukça doldurduğu için soluksuz izledim.

Ancak yukarıda bahsettiğim 1. bölüm hayal kırıklığı hala yok değil.

Benim gibi hayal kırıklığı yaşayan otoriteler sanırım bu senaryoya sahip çıkıp tekrar uyarlamalar yapacaklarmış, hatta bir filmden de bahsediliyor.

Gelelim artık bu başlığı açma sebebime...

Evet, geçmişte bir kaza oldu hatta 1986'da ben buna tanık olmadım. Ama şuanda günümüz toplumsal hayatında aslında bu gücü bilip, buna göre yaşamamış gerekiyor.

Ben Ege'de olduğum için ilk güçlü radyasyona maruz kalacağım bir kaynak yok. Ama özellikle Trakya, Karadeniz, Doğu, Güneydoğu ve Doğu Akdeniz Bölgeleri için bu gerçekte böyle değil.

Biz şuan nükleer santral yapıyoruz, yapmalı mıyız, yapmamalı mıyız, gerekli vb. tartışmalara girmek istemiyorum. En azından son teknoloji ile olması biraz insanı sakinleştiriyor ama asıl konu bizim yapmamızdan ziyade, çevremizdeki tehlike...

Metzamor Nükleer Santrali

Metsamor nükleer güç santrali (Metsamor NGS) 1977 yılında Sovyetler Birliği tarafından Ermenistan’da inşa edilen oldukça tartışmalı bir nükleer santraldir. Türkiye-Ermenistan sınırında, Erivan kentine 36 ve Iğdır’a ise yalnızca 16 km uzaklıkta bulunmaktadır.[1] Bu nedenle Metsamor NGS’nin güvenliği, Ermenistan kadar, Türkiye, diğer bölge ülkeleri ve hatta Avrupa için de hayati bir önem taşımaktadır.

Yakın tarihte yaşanan Çernobil ve Fukuşima nükleer kazalarındaki ortak özelliğe bakıldığında iki santralin de 70’li yıllarda yapıldığı görülmektedir. Fukuşima nükleer santrali 1971’de, Çernobil ise 1977’de, Metsamor NGS ile aynı yılda, hizmete açılmıştır.

Fukuşima santrali yaklaşık 40 yıl kadar faaliyet gösterdikten sonra Japonya’daki depremin ve tsunaminin etkisiyle reaktörlerin soğutma sisteminde meydana gelen bir arızadan dolayı 2011 yılında radyasyon sızdırmıştır. Santralin ömrünü uzatmak adına güvenlik önlemlerinin artırılmasına rağmen meydana gelen bu kaza sonrasında Metsamor NGS’nin taşıdığı tehdit tekrar gündeme gelmiştir.

Metsamor nükleer santrali, Ağrı dağı fay hattı üzerinde bulunmaktadır. 1988 yılında Gümrü yakınlarında meydana gelen ve geçtiğimiz günlerde yıldönümü anılan Spitak depreminin ardından 1989 yılında, Metsamor NGS, güvenlik endişeleri ile kapatılmıştır. Ancak kapalı kaldığı süre içerisinde Ermenistan’da ciddi enerji sıkıntısı yaşanması nedeniyle santralin tekrar açılması kararı alınmıştır. Buna bağlı olarak, barındırdığı tüm tehlikelere rağmen, santral 1993 yılında, ufak birkaç iyileştirmeyle tekrar hizmete açılmıştır. 2011 yılında Türkiye’de de Van depremi meydana gelmiştir. Uzmanlar Van depreminden sonra bölgede bir takım tektonik değişiklikler meydana geldiğini dile getirmektedirler. Bu değişimlerin Metsamor’un üzerinde bulunduğu Ağrı dağı fay hattına etkileri ise henüz bilinmemektedir.

Türkiye’nin yakın geçmişinde 1977’de inşa edilen Çernobil NGS’nin neden olduğu nükleer bir felaket yaşanmıştır. Çernobil NGS, inşa edilmesinden 9 yıl sonra, Türkiye de dâhil olmak üzere pek çok ülkeyi son derece olumsuz bir şekilde etkileyen bir nükleer felakete dönüşmüştür. Çernobil’den sonra 4 reaktör olarak çalışması planlanan Metsamor’un 3. ve 4. reaktörlerinin çalıştırılması yasaklanmıştır. Dolayısı ile Türkiye’ye bu derece yakınlıkta bulunan bir nükleer santralde yaşanabilecek herhangi bir kaza, ölümcül etkilere neden olabilme tehlikesini barındırmaktadır.

Nükleer santrallerin teknik ömürlerinin, yapılan ciddi iyileştirmeler ve alınan yüksek güvenlik önlemleri sayesinde, artırılmasının mümkün olduğu ve ömürlerinin 40 yıldan 60 ve hatta 80 yıla kadar uzatılabileceği belirtilmektedir. Ancak alınan tüm güvenlik önlemlerine karşın Fukuşima’da yaşanan felaketin, Metsamor santralinin hâlihazırdaki olumsuz şartları nedeniyle her an yaşanabileceği gerçeği, söz konusu nükleer santral hakkında hem ulusal hem de uluslararası kaygılara yol açmaktadır. Nitekim birinci nesil nükleer santrallerin güvenli olup olmadıkları ABD ve Avrupa’da uzun tartışmalara neden olan bir konudur.

2011 yılında Ermenistan uluslararası standartlara göre önlemler alacak şekilde tesisi yenileceği şeklindeki taahhüdü doğrultusunda santralin ruhsatının 2021 yılına kadar uzatılmasını istediğine dair başvurusunu Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna (UAEK) yapmıştır. UAEK’in kurallarına uygun olarak, 2016 yılından itibaren, yıllık güvenlik göstergelerini sunmak zorunluluğu getirilerek, söz konusu ruhsat uzatılmıştır. 2016 yılında UAEK’in yayınladığı rapor ise Medsamor NGS’nin uzun süreli çalışma için düzenli olarak yenilenmeye ihtiyaç duyduğunu ortaya koymuştur.

Avrupa Birliği (AB) 2011 yılında yaşanan Fukuşima kazasından sonra yakın bölgesinde bulunan NGS’ler için inceleme işlemi başlatmıştır. Bu kapsamda, Avrupa Komisyonu aracılığıyla kurulan Avrupa Nükleer Güvenlik Düzenlemeleri Grubunun, 2016 yılında Metsamor hakkında yayınladığı rapor, yüksek deprem riski taşıyan bir bölgede yer alan bu santralin acil durum yönetim planlarının yetersiz olduğunu ortaya koymuştur. Buna ek olarak herhangi bir hidro-kaynağın kenarında bulunmaması gibi bir dezavantaja sahip olan Metsamor’un soğutma sistemlerinde iyileştirme yapılmadığı takdirde kaza olasılığının yüksek olduğu belirtilmiştir. Dayanıklılık testlerinin bir an önce yaptırılması tavsiye edilmiştir.

Avrupa Birliği ile 2017 Eylül ayında imzalanan Kapsamlı ve Geliştirilmiş Ortaklık Anlaşmasının (CEPA) 42. Maddesinde nükleer güvenliğin sağlanması açısından AB’nin Metsamor NGS’nin kapatılması ve sökülmesi için Ermenistan’la gerekli işbirliğini yapacağı ve bunun için en erken şekilde planlama yapılacağı belirtilmiştir. Anlaşmadan anlaşılacağı üzere Metsamor NGS, nükleer güvenlik açısından AB’yi rahatsız etmektedir. Ancak, CEPA Metsamor NGS için herhangi bir kapanış tarihi belirlememiştir. Ermenistan ile Euratom arasında yapılması planlanan eylem planı da henüz yapılabilmiş değildir. Ermenistan Nükleer Düzenlemeler Kurumu Metsamor’un ruhsat süresinin 2026'ya kadar uzatılması için UAEK’e ikinci bir başvuruda bulunmuştur. UAEK’in 2013 ve 2016 yıllarındaki raporlarını temel alarak yaptığı incelemeler sonucunda hazırlanan raporda, Metsamor NGS’nin uzun dönemli ruhsat için bir takım iyileştirmeleri yaptığı belirtildi. 2020’de gerçekleşecek kontroller sonrasında ise ruhsatın tekrar uzatılıp uzatılmayacağının belirleneceği bildirilmiştir.

AB ve uluslararası örgütlerin yaptığı tüm uyarılara rağmen, Ermenistan yönetimi söz konusu tesisi açık tutmak konusunda ısrarcıdır. Bu ısrarın temelinde yatan enerji kıtlığı endişesi anlaşılabilir olsa da, Metsamor’un mevcut şartlarda çalışmaya devam etmesi Ermenistan dâhil tüm bölgeyi tehdit etmektedir. Metsamor nükleer santrali yaşam süresini doldurmuş bir tesistir. UAEK’in, tüm tehlikelere rağmen, tesisin ruhsatında uzatma yapılmasına müsaade etmesi ise olası bir felakete davetiye çıkartmaktadır.

Kaynak: Avrasya İnceleme Merkezi

Bu santralle ilgili amatör bir araştırmacı olarak söyleyebileceğim tek şey, yeni santrallerde füzyonunun gerçekleştiği alanda yer alan belli güvenlik çekirdeğinin Çernobil gibi modele sahip eski santrallerde olmayışı. Buda olası bir patlama anında çatının uçması ile tüm radyasyonun atmosfere çıkması demek oluyor.

Bir diğer tehlike de yazıda da bahsedildiği gibi soğutma operasyonu. Genel de Nükleer Santraller Su kaynaklarının kenarına kurulur ki, özellikle acil soğutmada motorlar hava soğutmasını sağlayamasa bile, kapakların açılması ile su soğutması yapılarak çekirdeğin aşırı ısınması önlenebiliyor. Ama Metsamor'da su kaynağı da yok.

Yani ALLAH KORUSUN ama, bir depremde ne olacağı belli olmayan bir santral burnumuzun ucunda ve olası sızıntıda %60 etki ülkemizde olacak...

oBuzhNKpQaaxrJW-800x450-noPad.jpg


BYiEhnVGnsthDCHl-636718467950589714.jpg

4 Reaktörün 2'si kapalı, 2 tanesi çalışıyor.

yanibasimizdaki-nukleer-tehlike-metsamor-cern-12086865_amp.jpg


64oFSO9hB4CCDQII-636718473043487070.jpg


55eabe56f018fbb8f893e2ec.jpg
 
Üst Alt