Bir yaz daha bitiyor.
Bu cümle çok alışılagelmiş bir başlangıç oldu ancak bana bir şarkıyı hatırlatıyor. Eminim birçoğunuzda da aynı çağrışımı yapacaktır:
Bir Yaz Daha Bitiyor - Grup Gündoğarken
Bir yaz daha bitiyor
Gökyüzü bulutlandı
Dalgalar yorgun ağır
Kıyıda soluklanırlar gibi
Çadırlar söküldüler
Pansiyonlar boşaldı
Ağırlaştı yürekler
Ayrılıklar bir oyun gibi
Tatlı sözler vefakar
Adresler telefonlar
Verilip alındılar
Sanki aranacaklar gibi
Bir yaz daha
Umutlar umutsuzluklar gizlice
Biraz daha doyumsuz
Biraz daha
Aşklar ümitsizce
Bu şarkıyı, hem sözleri hem de melodisinin güzelliği nedeniyle severek dinlerim. Bir de akor dizilimi vardır ki gitar ile çalarken de zevk verir çalana. Zaten bu nedenle de Ilhan Şeşen ustaya hayranlığım vardır.
Aslında değinmek istediğim konu bu değil. Şarkının güzelliği yanında �ümitsiz ve doyumsuz� mesajı ile bitmesi, bende başka çağrışımlar yaptı. Bahar coşkusu ile başlayan yaz heyecanı, aynı zamanda umut da aşılar insanlara; parlak bir güneş, ve bulutsuz bir gökyüzü sunarak. Hele yaz gecelerinin o yıldızlı göklerinde insan sanki çok uzaklardan umut ve huzur haberleri alır. Bu yüzden belki de yaz mevsimi bir başka güzellik sunar dünya insanına. Yaz aşkları? Ah o yaz aşkları...
Ben, yaz mevsimini severim işte tüm bu nedenlerden dolayı. Ama yaz bitince de üzülmem öyle çok fazla, çünkü ben, yaşadığım ve deneyimlediğim tüm durumları kâr haneme yazarım. Geçtiği için üzülmek yerine bu yazı da görebildiğime sevinirim. Tıpkı bütün gece, havalı yatağımda (iyi ki var) kıpırdayamadan sırtüstü yatıp, sabah tekerlekli sandalyeme geçtiğimde yaşadığım mutluluk gibi.
Kış mevsiminin kara bulutlarını, hareketlerimi yavaşlatan soğuğunu ve güneşsiz günlerini de gelecek yazı düşleyerek geçiririm. Kışın bulutlarının beni de kararttığı günlerde, dostlarım güneş olur bana. İyi ki varsınız kış günlerimin aydınlık dostları.
Bu arada birçoğunuz zaten durumumu biliyorsunuz. Ama son zamanlarda o kadar çok dostum daha oldu ki birebir haberleşme ortamında kendimden bahsetme fırsatı bulamadım. Kısaca sözetmem gerekirse;
18 yıldır ALS -Amyotrophic Lateral Sclerosis - hastasıyım . Mart 2004 den bu yana diyafram tutulumu olduğu için trakeostomi ameliyatı ile nefes boruma bir kanül yerleştirildi. Bu kanül ile evde respiratöre bağlıyım. Evde dediysem de dışarı çıkıp araba ile yolculuk yapabiliyorum. Hatta solunum cihazımdan birkaç saatliğine de olsa ayrılabiliyorum. Harika değil mi? Elektrikli tekerlekli sandalye -lifestand LSC- kullanıyorum. Kollarımı ve bacaklarımı hareket ettiremiyorum. İki elimin yardımı ile mouse kullanabiliyorum. Onscreen-keys www.onscreenkeys.com isimli programla bilgisayarda her işimi yapabiliyorum. Boyun kaslarım, baş hareketleri, yutma ve konuşma işlevlerim şimdilik sağlam. Gündüzleri evde bana yardımcı olan bir ablamız var sağolsun.
Genel olarak durumum, 18 yıllık bir ALS hastası için oldukça iyi sayılırım. Bu nedenle de kendimi şanslı sayıyorum.
Gündelik yaşam herkes için kendince bir tempo, koşuşturma, stres getiriyor. Yazları bu denli sevmeme rağmen, geçtiğimiz son bir ay, bana oldukça pahalıya patladı. Bir gün içerisinde tekerlekli sandalyem, notebook adaptörüm ve en önemlisi solunum cihazım arıza yaptı. Kısa bir süre solunumum ile ilgili telaş yaşadık, endişeli saatler geçirdik. Ama her zaman dediğim gibi yine dostlarım vardı yanımda, çözüm ürettik birlikte. Bu nedenle de yine şansın yüzüme güldüğünü düşündüm.
Solunum cihazım yenilendi, alışmaya çalışıyorum. Eski cihazım ise Almanya�da tamir olacak. Makul bir tamir ücreti olursa, hiç olmazsa yedek bir solunum cihazım olacak. Tabii ki Respironics respiratörümün yedeğini gecenin ikisinde bana ulaştıran Özgür dostuma da teşekkür etmeden geçmemeliyim.
Notebook adaptörüm ile ilgili olarak da kısaca bir notum var. Aslında adaptör arızaları garanti kapsamına girmiyormuş. Çok istiyorsanız notebook ile birlikte İstanbul�daki teknik servise gönderin, 12-15 iş günü içinde bilgi alırsınız dediler. Bunu göze alamadım doğrusu. Bir de 15 gün notebooksuz kalmak var. Yeni adaptör fiyatının da 120$ +KDV olduğunu öğrenince oturup durumumu anlatan bir e-posta yazıp destek@asus.com.tw adresine gönderdim.
İnanmayacaksınız ama, �sadece adaptörü gönderin, yenisini verelim� dediler. ASUS İstanbul Teknik desteğe de teşekkür etmem gerekiyor. Bu arada piyasada satılan üniversal adaptörlerin de ASUS notebook ile uyumsuz olduğunu, hata ciddi zarar verebileceğini öğrendim.
Tekerlekli sandalye ile ilgili olarak Ankara Rehabcenter teknik servisden ne yazık ki istediğim çözümü alamadım. Ayrıca bu, onlarla yaşadığım ilk sorun değil. Bu konuyu ileride ayrıca bildireceğim.
Ancak her karşılaştığım sorun, bana yeni bir şeyler öğretiyor. Örneğin İzmir�de Faz Elektrik diye bir firma olduğunu, yerli akülü tekerlekli sandalye imal ettiğini www.belmo.com.tr hatta ayağa kaldıran model de ürettiklerini; dahası, benim sandalyeyi de onarabileceklerini öğrendim. Böyle bir çözüm benim için harika olacak çünkü her seferinde sandalyem Ankara�ya gitmeyecek.
Oldukça uzun bir güncelleme oldu bu. Ama yazabildiğim için mutluyum...
Bakalım yaşam neler getirecek? İnadına yaşayalım ve görelim;-)
Yeni dostlarıma saygı ve sevgilerimi gönderirken eski dostlarıma da saygılarımı, sevgilerimi tazelerim.
Alper Kaya
22.09.2007
Narlıdere
Bu cümle çok alışılagelmiş bir başlangıç oldu ancak bana bir şarkıyı hatırlatıyor. Eminim birçoğunuzda da aynı çağrışımı yapacaktır:
Bir Yaz Daha Bitiyor - Grup Gündoğarken
Bir yaz daha bitiyor
Gökyüzü bulutlandı
Dalgalar yorgun ağır
Kıyıda soluklanırlar gibi
Çadırlar söküldüler
Pansiyonlar boşaldı
Ağırlaştı yürekler
Ayrılıklar bir oyun gibi
Tatlı sözler vefakar
Adresler telefonlar
Verilip alındılar
Sanki aranacaklar gibi
Bir yaz daha
Umutlar umutsuzluklar gizlice
Biraz daha doyumsuz
Biraz daha
Aşklar ümitsizce
Bu şarkıyı, hem sözleri hem de melodisinin güzelliği nedeniyle severek dinlerim. Bir de akor dizilimi vardır ki gitar ile çalarken de zevk verir çalana. Zaten bu nedenle de Ilhan Şeşen ustaya hayranlığım vardır.
Aslında değinmek istediğim konu bu değil. Şarkının güzelliği yanında �ümitsiz ve doyumsuz� mesajı ile bitmesi, bende başka çağrışımlar yaptı. Bahar coşkusu ile başlayan yaz heyecanı, aynı zamanda umut da aşılar insanlara; parlak bir güneş, ve bulutsuz bir gökyüzü sunarak. Hele yaz gecelerinin o yıldızlı göklerinde insan sanki çok uzaklardan umut ve huzur haberleri alır. Bu yüzden belki de yaz mevsimi bir başka güzellik sunar dünya insanına. Yaz aşkları? Ah o yaz aşkları...
Ben, yaz mevsimini severim işte tüm bu nedenlerden dolayı. Ama yaz bitince de üzülmem öyle çok fazla, çünkü ben, yaşadığım ve deneyimlediğim tüm durumları kâr haneme yazarım. Geçtiği için üzülmek yerine bu yazı da görebildiğime sevinirim. Tıpkı bütün gece, havalı yatağımda (iyi ki var) kıpırdayamadan sırtüstü yatıp, sabah tekerlekli sandalyeme geçtiğimde yaşadığım mutluluk gibi.
Kış mevsiminin kara bulutlarını, hareketlerimi yavaşlatan soğuğunu ve güneşsiz günlerini de gelecek yazı düşleyerek geçiririm. Kışın bulutlarının beni de kararttığı günlerde, dostlarım güneş olur bana. İyi ki varsınız kış günlerimin aydınlık dostları.
Bu arada birçoğunuz zaten durumumu biliyorsunuz. Ama son zamanlarda o kadar çok dostum daha oldu ki birebir haberleşme ortamında kendimden bahsetme fırsatı bulamadım. Kısaca sözetmem gerekirse;
18 yıldır ALS -Amyotrophic Lateral Sclerosis - hastasıyım . Mart 2004 den bu yana diyafram tutulumu olduğu için trakeostomi ameliyatı ile nefes boruma bir kanül yerleştirildi. Bu kanül ile evde respiratöre bağlıyım. Evde dediysem de dışarı çıkıp araba ile yolculuk yapabiliyorum. Hatta solunum cihazımdan birkaç saatliğine de olsa ayrılabiliyorum. Harika değil mi? Elektrikli tekerlekli sandalye -lifestand LSC- kullanıyorum. Kollarımı ve bacaklarımı hareket ettiremiyorum. İki elimin yardımı ile mouse kullanabiliyorum. Onscreen-keys www.onscreenkeys.com isimli programla bilgisayarda her işimi yapabiliyorum. Boyun kaslarım, baş hareketleri, yutma ve konuşma işlevlerim şimdilik sağlam. Gündüzleri evde bana yardımcı olan bir ablamız var sağolsun.
Genel olarak durumum, 18 yıllık bir ALS hastası için oldukça iyi sayılırım. Bu nedenle de kendimi şanslı sayıyorum.
Gündelik yaşam herkes için kendince bir tempo, koşuşturma, stres getiriyor. Yazları bu denli sevmeme rağmen, geçtiğimiz son bir ay, bana oldukça pahalıya patladı. Bir gün içerisinde tekerlekli sandalyem, notebook adaptörüm ve en önemlisi solunum cihazım arıza yaptı. Kısa bir süre solunumum ile ilgili telaş yaşadık, endişeli saatler geçirdik. Ama her zaman dediğim gibi yine dostlarım vardı yanımda, çözüm ürettik birlikte. Bu nedenle de yine şansın yüzüme güldüğünü düşündüm.
Solunum cihazım yenilendi, alışmaya çalışıyorum. Eski cihazım ise Almanya�da tamir olacak. Makul bir tamir ücreti olursa, hiç olmazsa yedek bir solunum cihazım olacak. Tabii ki Respironics respiratörümün yedeğini gecenin ikisinde bana ulaştıran Özgür dostuma da teşekkür etmeden geçmemeliyim.
Notebook adaptörüm ile ilgili olarak da kısaca bir notum var. Aslında adaptör arızaları garanti kapsamına girmiyormuş. Çok istiyorsanız notebook ile birlikte İstanbul�daki teknik servise gönderin, 12-15 iş günü içinde bilgi alırsınız dediler. Bunu göze alamadım doğrusu. Bir de 15 gün notebooksuz kalmak var. Yeni adaptör fiyatının da 120$ +KDV olduğunu öğrenince oturup durumumu anlatan bir e-posta yazıp destek@asus.com.tw adresine gönderdim.
İnanmayacaksınız ama, �sadece adaptörü gönderin, yenisini verelim� dediler. ASUS İstanbul Teknik desteğe de teşekkür etmem gerekiyor. Bu arada piyasada satılan üniversal adaptörlerin de ASUS notebook ile uyumsuz olduğunu, hata ciddi zarar verebileceğini öğrendim.
Tekerlekli sandalye ile ilgili olarak Ankara Rehabcenter teknik servisden ne yazık ki istediğim çözümü alamadım. Ayrıca bu, onlarla yaşadığım ilk sorun değil. Bu konuyu ileride ayrıca bildireceğim.
Ancak her karşılaştığım sorun, bana yeni bir şeyler öğretiyor. Örneğin İzmir�de Faz Elektrik diye bir firma olduğunu, yerli akülü tekerlekli sandalye imal ettiğini www.belmo.com.tr hatta ayağa kaldıran model de ürettiklerini; dahası, benim sandalyeyi de onarabileceklerini öğrendim. Böyle bir çözüm benim için harika olacak çünkü her seferinde sandalyem Ankara�ya gitmeyecek.
Oldukça uzun bir güncelleme oldu bu. Ama yazabildiğim için mutluyum...
Bakalım yaşam neler getirecek? İnadına yaşayalım ve görelim;-)
Yeni dostlarıma saygı ve sevgilerimi gönderirken eski dostlarıma da saygılarımı, sevgilerimi tazelerim.
Alper Kaya
22.09.2007
Narlıdere