........MENENJT…
22/02/2001 BU TARİHİ HATIRLAR MISINIZ.?
Sizi bilmem ama ben bu tarihi nasıl unutabilirim ki? Sessiz hayata ilk adım attığım tarih, yaşantımı değiştiren tarih, duygusal çöküntüye girdiğim tarih büyük bir imtihanın başladığı tarih, ve ben bu tarihi, hiçbir zaman unutmayacağım.
Soğuk bir şubat sabahı, şiddetli bir baş ağrısı, boğaz şişliği ve mide bulantısı ile uyandım uykudan, babam hasta olduğumu fark etmiş neyin var diye sormuştu. Başıma gelecek olanlardan habersiz olduğum için hastayım diyerek kestirip atmıştım. Saat 12:00a gelmiş hastalığım daha da çok artmıştı. duracak gibi değildim, abeyimle hastaneye gitmiştik sağlık memuruna rahatsızlığımı anlatmıştım o da bir iğne vurup göndermişti. İğnenin etkisi ile azda olsa kendime gelebilmiştim. Akşam olduğunda hastalığım tekrar artmış mide bulantısı halsizlik ve boğaz şişliği tekrar gelmişti, o günlerde iken babamla aram pek iyi değildi. Bir yandan ateşimi düşürmeye çalışıyor diğer yandan da söylenip duruyordu. İnanır mısınız? O gece sabaha kadar kan kusmuş ve o hastalığın başıma bir şey getireceğini anlamıştım.
Sabah olduğunda yine kahvaltı yapmamıştım annemde korkmaya başlamış tekrar beni acile götürmüştü. Doktor beni kısa bir muayene etikten sonra anneme şu sözleri söylemişti (çocuğunda menenjit hastalığı başlamış bu çocuğu hastaneye yatır yoksa akşama kalmaz bu çocuk ölür demişti) doktorun bu sözleri annemi korkutmuş. Apar topar eve gelmiştik. Hastalığın başladığı günden o saate kadar hiç bir şey yememiştim her şeyi daha dün gibi hatırlıyorum, ve her şey tıpkı bir rüya gibiydi yorgun, halsiz, bitkindim. 2 ağabeyimle hastanenin yolunu tutmuştuk. Ağabeylerim başıma geleceklerden habersiz oldugu için hiç bir şey olmamış gibi davranıyor hem sohbet ediyorlar hem de yürüyerek hastaneye gidiyorduk ben hiç konuşmuyordum kendimde değildim dizlerimin beni taşıyamadığı bir anda, büyük abime? Abi ben yürüyemiyorum beni kucagına alır mısın demiştim tabiî ki ağabeylerimde hastalığımın ne kadar şiddetli olduğunu bilmedikleri için gülerek hastalığın o kadar ciddi mi demişlerdi (işte son duyduğum ses buydu) o an yere yıkılmıştım büyük abim biran korkmuş beni kucağına almıştı diğer abim de koşarak bir taksi çağırmıştı.
Hastaneye vardığımızda abim yatış işlerini halletmişti. Ağabeylerim kollarıma girmiş yatacağım odaya varmıştık. İşte bu anlar tıpkı bir rüya gibiydi. Hemşire yatağı açtı, başımı yastığa koydum o andan sonrasını hatırlamıyorum gözlerimi hiç açmadan tam 40 gün yatmışım. Yoğun bakımda iken devlet hastanesi bana bakamamış anbulans ile kayseri fakülte hastanesine sevketmişler doktorlar aileme bu çocuk yaşamaz demişler. Hastanede ziyaretime gelenler ise bu çocuğun işi bitmiş demişler menenjit hastalığı beynimi intihaplandırmış gözlerimi tekrar hayata açabilmem şansa ve kadere kalmıştı. Ben yoğun bakımda yatarken hemşireler sık sık hastamızı kaybediyoruz diyerek doktorlara haber vermeler, koşuşturmalar, kalbe elektro şok vermeler, annemin babamın duaları ile yaşam ve ölüm arasında tam 40 gün öyle yatmışım. öldürmek istemediğini Allah öldürmüyor işte ve 40 gün sonra bir gece yarısı gözlerimi hayata tekrar açtım.
İlk gördüğüm insan babamdı. Bana ne oldu neredeyim ben demeden gözlerimi tekrar kapattım 2 gün sonra tekrar açtığımda Yakup amcam ziyaretime gelmiş benim o halime gözleri dolmuştu ben ise bana ne oldu demiyor şaşkın şaşkın etrafa bakıyordum gözlerimi tekrar kapattım ve ertesi sabah tekrar açtım. (KULAKLARIM DUYMUYOR, KONUŞAMIYOR VE YÜRÜYEMİYORDUM) ağabeylerim, ablalarım ve yengelerim ziyaretime gelmişti. En sevdiğim abeyim gözlerime tebessüm etmiş bana şu sözü söylemişti. (hayata yeniden hoş geldin demişti) abeyimin bu sözlerini duymamış ama dudak harakterlerinden anlamıştım hiç kimseyle konuşmuyor bana ne oldu diye düşünüyordum. daha dün gece kayseri devlet hastanesinde yatarken, benim bir gecede fakülte hastanesine neden getirdiler? Bana ne oldu? Kulaklarım bir gecede nasıl kapandı? Ablalarım daha dün gece Ankara da, adana da iken bir gecede nasıl yanıma gelebildiler diye düşünüyordum hastaneye yattığım gecenin ertesi sabahı sanıyordum. Meğer yoğun bakımda 40 gün yatmışım ve ben yattığım gecenin ertesi sabahı sanıyordum kendimi biraz daha toparladıktan sonra hastanenin penceresinden dışarıya baktım burası devlet hastanesi değil burası fakülte ben ise dün gece devlet hastanesine yattım. Fakültede ne işim var kulaklarım neden duymuyor diyordum.
yataktan kalkamıyordum yoğun bakımdan çıkalı 4 gün olmuştu ve ben o ana kadar hiç kimseyle konuşmamıştım annem dilimin tutulduğunu düşünüp konuşmam için beni zorluyordu. günler geçti ve konuşmaya başlamıştım 40 gün gözlerimi hiç açmadığım için gözlerim karanlığa alışmış, güneşin ışınları odayı aydınlattığında gözlerimi açamıyor etrafımdakilere perdeleri kapatın gözlerimi açamıyorum diyerek ağlıyordum. Ağabeyim benim o halime üzülmüş, bir dileğin bir isteğin var mı diye sormuştu. Ben bana ne olduğunu söylemesini istedim abeyim ise hastaneden taburcu olduğun zaman sana her şeyi anlatacağım demişti günler geçmiş konuşmaya ve yürümeye başlamıştım ama hala kulaklarım açılmamıştı büyük bir hastalık geçirdiğim için doktorlar ve hemşireler beni çok seviyor ilgi gösteriyorlardı doktorlar aileme oğlunuzun durumu çok iyi bu hastalığı geçirenler ya ölüyorlar, ya zihinsel engelli kalıyorlar, yada yataktan hiç kalkamıyorlar oğlunuzun bu haline defalarca şükredin yürüyebiliyor, konuşabiliyor bir tek kulakları işitmiyor onu da hastaneden taburcu olduktan sonra uzman bir doktora gösterin belki zamanla kendi halinde açılma imkanı da olabilir demiş.
Bana o hastaneyi sevdiren doktor ve hemşirelerin büyük sevgisi ve ilgisi olmuştu Allah hepsinden razı olsun Günler hastane de su gibi geçiyordu bir gün odam da iken hemşire tansiyonumu ölçmek için gelmişti nasılsın diye sorduğunda canım sıkılıyor ağaçları kuşları havanın kokusunu güneşi özledim demiştim hemşirede elimden tutmuş gel senle hemşireler odasında bir balkon var oradan dışarıyı seyret demişti aylardan sonra ilk defa güneşi görmüştüm hemşirede oturmuş bir sigara yakmıştı bende etrafı seyrediyor bir yandan da hala düşünüyordum ben hastaneye yattığım gece hava çok soğuktu her yerde bir yığın kar vardı kulaklarım duyuyordu ve hastaneye yattığım gece devlet hastanesin deydim şimdi ise fakülte hastanesindeyim kısa bir zaman içinde karlar ne çabuk eridi? Kulaklarım nasıl kapandı? Beni buraya nasıl getirdiler diye düşünüp duruyordum ve yoğun bakımda 40 gün yattığımı hala bilmiyordum günler su gibi akıp geçiyordu, bir sabah doktor odama geldi ve gülümseyerek gözün aydın taburcusun dedi sesini duymadığım için yazarak anlatmasını istedim doktor taburcusun daha ne istiyorsun dedi. O an o kadar çok sevinmiştim ki anlatamam. 2 aydır hastanedeyim ve evime hiç gitmiştim o gün annem geldi ve taburcu işlerini halletlikten sonra çıkıp gelmiştik eve geçirdiğim menenjit hastalığı benden çok şeyler götürmüş, kişilik ve karakterimde çok şeyler değiştirmişti duygusal çöküntü içine düşmüştüm.
Bir gün ağabeyim eline kağıt kalem alıp yoğun bakımda 40 gün yattığımı devlet hastanesinden ambulans ile fakülte hastaneye sevk edildiği mi, kalbime elektro şok verildiğini, ben yoğun bakımda iken babamın 40 gün altımı temizlediğini tek tek yazarak anlatmıştı abeyim bunları anlatırken çok şaşırmış yoğun bakımda 1 gece değil 40 gün yattığımı anlamıştım ve canımı bağışlayan allahı'ma şükürler etmiştim bir gece şöyle bir rüya gördüm. (rüyamda yere yıkıldığımı yanımdan gelip geçen insanların bana sadaka verdiklerini gördüm ben ise, ben dilenci değilim bana sadaka vermeyin diyerek ağlıyor feryad ediyordum) uyandığımda onun bir rüya olduğunu gördüm rüyamı babama anlattığımda verilmiş sadakamız varmış diyerek yorumladı menenjit hastalığını geçirdikten sonra gördüğüm rüyalarda değişmişti her gün manalı rüyalar görüyor sık sık korkarak uyanıyordum. Bir gün dindar bir adam bana yaşın çok genç öldürücü bir hastalık geçirdin gel ibadete başla, gözleri görmeyenler var, yürüyemeyenler var, yatağından hiç kalkamayanlar var canını bağışlayan Allaha şükret gel namaza başla diyerek nasihat vermişti (Allah ondan razı olsun) belki bu bana Allahtan gelen bir ilhamdı belki allahım bana hidayet etmeyi diliyordu ve o gece bir rüya gördüm (rüyamda yüksek bir tepenin üzerinde bir cami vardı ve ezan okunuyordu bende namaz kılmak için o camiye doğru hızla yürüyordum) uyandığımda sabah olmuştu o sabah namaza başladım. İnanır mısınız öyle bir içime kapandım ki öyle bir sessizliğe büründüm ki, kimse ile konuşmuyor, gülmüyor hiç kimseyi görmüyordum namaz kılıyor kulaklarımın açılması için Allaha dualar ediyor düştüğüm bu duygusallık çöküntüsünden kurtulmaya çalışıyordum günler su gibi akıp geçiyordu kulaklarımın açılması için tekrar ses duyabilmek için Allaha dualar ediyordum
bir gün kulaklarımın tedavisi için uzaman bir doktora göründüm doktor kulaklarımın tedavisinin çok zor olduğunu Ankara yada İstanbul da ameliyat olacağımı söyledi ve kulaklarımın açılması için ilk ameliyatı 2002 yılında Ankara da oldum ama olduğum ameliyatın hiçbir faydası olmadı bunun Allah katında benim için bir imtihan olduğunu biliyordum artık kulaklarımın açılmasından umudu kesmiş içine kapanık bir kişiliğe bürünmüştüm, ses duymayı şarkı dinlemeyi, kuşların çıkardığı cıvıltı seslerini, rüzgarın sesini annemin babamın kardeşlerimin seslerini duymayı o kadar özlemiştim ki artık ses duymak benim için tam bir hayal olmuştu, insanlarla iletişim kurmak onları anlayabilmek ve anlatabilmek benim için çok zordu belki doğuştan sağır olsaydım bu kadar zorluğunu çekmezdim düşünebiliyor musunuz? 16 yaşında iken birden sessiz hayata adım atmak ve hiç ses duymamak ne kadar zor? Kulaklarım kapanmadan önce çok sayıda arkadaşlarım vardı kulaklarım kapandıktan sonra onlarla iletişim kurmamda zorlaştı ve eski arkadaşlarımla da bir daha görüşmez olmuştum karşımdaki bir insana bir şey anlatmaya çalışıyorum ve konuşarak karşılık veriyor sesini duyamıyorum dudaklarının hareketin den anlamaya çalışıyorum anlayamıyorum, bana yazarak anlat diyorum karşımdaki insan şüpheye düşüyor kulakların duymuyor nasıl konuşabiliyorsun? Kulakları duymayan bir insan konuşmazdı sen nasıl konuşabiliyorsun diyerek şüpheye düşenler oluyordu söylenen bir şeyi anlamadığımda yazarak anlat diyorum karşımdaki insanlar kağıt yok, kalem yok, nasıl yazayım nereye yazayım? Diyenler oluyordu yaşadım ve gördüm. (işitme ve konşuma engelli bir insan için en zor anların bu an olduğunu anladım)
yıllar su gibi akıp geçiyordu 2002 2003 2004 2005 artık sessiz hayata alışmıştım çevrem ve arkadaşlarım değişmişti herkes işitme engelli olduğumu ve beni tanıyanlar kulaklarımın duymadığını biliyorlardı yazarak iletişim kurmak ve söylenen sözleri dudaktan okumaya alışmıştım özlediğim tek şey 2000 yıllarında dinlediğim şarkılardı şarkı dinlemeyi ve şarkı söylemeyi ne kadar çok sevdiğimi bir allahım biliyor. İçimde ümitlerim hiç bitmedi bir gün kulaklarım açılacak ve yine ses duyacağım diyerek umudu mu hiç kaybetmedim hep dualar ettim ve bekledim 2005 yılında Ankara ya tekrar gittim 2001 yılında ameliyat yapan doktor bana eğer illa ki ses duymak istiyorsan beyin sapı ameliyatını ol dedi ama ameliyat riskli, ölme, felç kalma yada hafıza kaybı gibi risklerin var dedi. ses duymayı, şarkı dinlemeyi, rüzgarın sesini, kuşların çıkardığı cıvıltı seslerini, doğa üstü güzel sesleri duymayı o kadar çok özledim ki o ameliyatı olmak istedim ama o yıllarda iken o ameliyatı olamamıştım ümitlerim hiç bitmiyor hep bekliyordum yıllarda çok çabuk geçiyordu 2006 2007 2008 2009 ve 2012 yılına geldiğimizde o ameliyat Türkiye nin çoğu illerine yayılmış ve kayseri ye kadar gelmiş ve benim bundan haberim bile yok
bir gün şiddetli bir sıkıntıya düştüğümde kulaklarımın açılması için kayseri de uzaman bir doktora göründüm doktor bana kulaklarımın açılması için beyin sapı ameliyatının kayseriye geldiğini söyledi çok şaşırmış ve sevinmiştim yaşadığım şehirde olduğu için her şey kolay olur düşüncesi ile içimdeki ümitlerim artmıştı 13 yıl oldu ve tekrar ses duyabilirim düşüncesi ile kayseri de 20/06/20012 tarihinde beyin sapı ameliyatını oldum ve hastaneden taburcu olalı 2 ay oldu ve 13 yıl dünyada eeen yüksek çıkan sesleri bile hiç duymadım ve şimdi kulaklarım her geçen gün daha da çok açılıyor her çıkan sesleri duyabiliyorum ve hissediyorum ve duyduğum o seslerin ne sesi olduğunu anlamaya çalışıyorum
ümit ediyorum inşallah zamanla o seslerin ne sesi olduğunu da zamanla anlayacağım bunun benim için ne kadar güzel bir duygu olduğunu ve ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsiniz….
MUTLUYUM, BANA BU GÜNLERİ GÖSTEREN ALLAHIM'A ŞÜKÜRLER OLSUN…
22/02/2001 BU TARİHİ HATIRLAR MISINIZ.?
Sizi bilmem ama ben bu tarihi nasıl unutabilirim ki? Sessiz hayata ilk adım attığım tarih, yaşantımı değiştiren tarih, duygusal çöküntüye girdiğim tarih büyük bir imtihanın başladığı tarih, ve ben bu tarihi, hiçbir zaman unutmayacağım.
Soğuk bir şubat sabahı, şiddetli bir baş ağrısı, boğaz şişliği ve mide bulantısı ile uyandım uykudan, babam hasta olduğumu fark etmiş neyin var diye sormuştu. Başıma gelecek olanlardan habersiz olduğum için hastayım diyerek kestirip atmıştım. Saat 12:00a gelmiş hastalığım daha da çok artmıştı. duracak gibi değildim, abeyimle hastaneye gitmiştik sağlık memuruna rahatsızlığımı anlatmıştım o da bir iğne vurup göndermişti. İğnenin etkisi ile azda olsa kendime gelebilmiştim. Akşam olduğunda hastalığım tekrar artmış mide bulantısı halsizlik ve boğaz şişliği tekrar gelmişti, o günlerde iken babamla aram pek iyi değildi. Bir yandan ateşimi düşürmeye çalışıyor diğer yandan da söylenip duruyordu. İnanır mısınız? O gece sabaha kadar kan kusmuş ve o hastalığın başıma bir şey getireceğini anlamıştım.
Sabah olduğunda yine kahvaltı yapmamıştım annemde korkmaya başlamış tekrar beni acile götürmüştü. Doktor beni kısa bir muayene etikten sonra anneme şu sözleri söylemişti (çocuğunda menenjit hastalığı başlamış bu çocuğu hastaneye yatır yoksa akşama kalmaz bu çocuk ölür demişti) doktorun bu sözleri annemi korkutmuş. Apar topar eve gelmiştik. Hastalığın başladığı günden o saate kadar hiç bir şey yememiştim her şeyi daha dün gibi hatırlıyorum, ve her şey tıpkı bir rüya gibiydi yorgun, halsiz, bitkindim. 2 ağabeyimle hastanenin yolunu tutmuştuk. Ağabeylerim başıma geleceklerden habersiz oldugu için hiç bir şey olmamış gibi davranıyor hem sohbet ediyorlar hem de yürüyerek hastaneye gidiyorduk ben hiç konuşmuyordum kendimde değildim dizlerimin beni taşıyamadığı bir anda, büyük abime? Abi ben yürüyemiyorum beni kucagına alır mısın demiştim tabiî ki ağabeylerimde hastalığımın ne kadar şiddetli olduğunu bilmedikleri için gülerek hastalığın o kadar ciddi mi demişlerdi (işte son duyduğum ses buydu) o an yere yıkılmıştım büyük abim biran korkmuş beni kucağına almıştı diğer abim de koşarak bir taksi çağırmıştı.
Hastaneye vardığımızda abim yatış işlerini halletmişti. Ağabeylerim kollarıma girmiş yatacağım odaya varmıştık. İşte bu anlar tıpkı bir rüya gibiydi. Hemşire yatağı açtı, başımı yastığa koydum o andan sonrasını hatırlamıyorum gözlerimi hiç açmadan tam 40 gün yatmışım. Yoğun bakımda iken devlet hastanesi bana bakamamış anbulans ile kayseri fakülte hastanesine sevketmişler doktorlar aileme bu çocuk yaşamaz demişler. Hastanede ziyaretime gelenler ise bu çocuğun işi bitmiş demişler menenjit hastalığı beynimi intihaplandırmış gözlerimi tekrar hayata açabilmem şansa ve kadere kalmıştı. Ben yoğun bakımda yatarken hemşireler sık sık hastamızı kaybediyoruz diyerek doktorlara haber vermeler, koşuşturmalar, kalbe elektro şok vermeler, annemin babamın duaları ile yaşam ve ölüm arasında tam 40 gün öyle yatmışım. öldürmek istemediğini Allah öldürmüyor işte ve 40 gün sonra bir gece yarısı gözlerimi hayata tekrar açtım.
İlk gördüğüm insan babamdı. Bana ne oldu neredeyim ben demeden gözlerimi tekrar kapattım 2 gün sonra tekrar açtığımda Yakup amcam ziyaretime gelmiş benim o halime gözleri dolmuştu ben ise bana ne oldu demiyor şaşkın şaşkın etrafa bakıyordum gözlerimi tekrar kapattım ve ertesi sabah tekrar açtım. (KULAKLARIM DUYMUYOR, KONUŞAMIYOR VE YÜRÜYEMİYORDUM) ağabeylerim, ablalarım ve yengelerim ziyaretime gelmişti. En sevdiğim abeyim gözlerime tebessüm etmiş bana şu sözü söylemişti. (hayata yeniden hoş geldin demişti) abeyimin bu sözlerini duymamış ama dudak harakterlerinden anlamıştım hiç kimseyle konuşmuyor bana ne oldu diye düşünüyordum. daha dün gece kayseri devlet hastanesinde yatarken, benim bir gecede fakülte hastanesine neden getirdiler? Bana ne oldu? Kulaklarım bir gecede nasıl kapandı? Ablalarım daha dün gece Ankara da, adana da iken bir gecede nasıl yanıma gelebildiler diye düşünüyordum hastaneye yattığım gecenin ertesi sabahı sanıyordum. Meğer yoğun bakımda 40 gün yatmışım ve ben yattığım gecenin ertesi sabahı sanıyordum kendimi biraz daha toparladıktan sonra hastanenin penceresinden dışarıya baktım burası devlet hastanesi değil burası fakülte ben ise dün gece devlet hastanesine yattım. Fakültede ne işim var kulaklarım neden duymuyor diyordum.
yataktan kalkamıyordum yoğun bakımdan çıkalı 4 gün olmuştu ve ben o ana kadar hiç kimseyle konuşmamıştım annem dilimin tutulduğunu düşünüp konuşmam için beni zorluyordu. günler geçti ve konuşmaya başlamıştım 40 gün gözlerimi hiç açmadığım için gözlerim karanlığa alışmış, güneşin ışınları odayı aydınlattığında gözlerimi açamıyor etrafımdakilere perdeleri kapatın gözlerimi açamıyorum diyerek ağlıyordum. Ağabeyim benim o halime üzülmüş, bir dileğin bir isteğin var mı diye sormuştu. Ben bana ne olduğunu söylemesini istedim abeyim ise hastaneden taburcu olduğun zaman sana her şeyi anlatacağım demişti günler geçmiş konuşmaya ve yürümeye başlamıştım ama hala kulaklarım açılmamıştı büyük bir hastalık geçirdiğim için doktorlar ve hemşireler beni çok seviyor ilgi gösteriyorlardı doktorlar aileme oğlunuzun durumu çok iyi bu hastalığı geçirenler ya ölüyorlar, ya zihinsel engelli kalıyorlar, yada yataktan hiç kalkamıyorlar oğlunuzun bu haline defalarca şükredin yürüyebiliyor, konuşabiliyor bir tek kulakları işitmiyor onu da hastaneden taburcu olduktan sonra uzman bir doktora gösterin belki zamanla kendi halinde açılma imkanı da olabilir demiş.
Bana o hastaneyi sevdiren doktor ve hemşirelerin büyük sevgisi ve ilgisi olmuştu Allah hepsinden razı olsun Günler hastane de su gibi geçiyordu bir gün odam da iken hemşire tansiyonumu ölçmek için gelmişti nasılsın diye sorduğunda canım sıkılıyor ağaçları kuşları havanın kokusunu güneşi özledim demiştim hemşirede elimden tutmuş gel senle hemşireler odasında bir balkon var oradan dışarıyı seyret demişti aylardan sonra ilk defa güneşi görmüştüm hemşirede oturmuş bir sigara yakmıştı bende etrafı seyrediyor bir yandan da hala düşünüyordum ben hastaneye yattığım gece hava çok soğuktu her yerde bir yığın kar vardı kulaklarım duyuyordu ve hastaneye yattığım gece devlet hastanesin deydim şimdi ise fakülte hastanesindeyim kısa bir zaman içinde karlar ne çabuk eridi? Kulaklarım nasıl kapandı? Beni buraya nasıl getirdiler diye düşünüp duruyordum ve yoğun bakımda 40 gün yattığımı hala bilmiyordum günler su gibi akıp geçiyordu, bir sabah doktor odama geldi ve gülümseyerek gözün aydın taburcusun dedi sesini duymadığım için yazarak anlatmasını istedim doktor taburcusun daha ne istiyorsun dedi. O an o kadar çok sevinmiştim ki anlatamam. 2 aydır hastanedeyim ve evime hiç gitmiştim o gün annem geldi ve taburcu işlerini halletlikten sonra çıkıp gelmiştik eve geçirdiğim menenjit hastalığı benden çok şeyler götürmüş, kişilik ve karakterimde çok şeyler değiştirmişti duygusal çöküntü içine düşmüştüm.
Bir gün ağabeyim eline kağıt kalem alıp yoğun bakımda 40 gün yattığımı devlet hastanesinden ambulans ile fakülte hastaneye sevk edildiği mi, kalbime elektro şok verildiğini, ben yoğun bakımda iken babamın 40 gün altımı temizlediğini tek tek yazarak anlatmıştı abeyim bunları anlatırken çok şaşırmış yoğun bakımda 1 gece değil 40 gün yattığımı anlamıştım ve canımı bağışlayan allahı'ma şükürler etmiştim bir gece şöyle bir rüya gördüm. (rüyamda yere yıkıldığımı yanımdan gelip geçen insanların bana sadaka verdiklerini gördüm ben ise, ben dilenci değilim bana sadaka vermeyin diyerek ağlıyor feryad ediyordum) uyandığımda onun bir rüya olduğunu gördüm rüyamı babama anlattığımda verilmiş sadakamız varmış diyerek yorumladı menenjit hastalığını geçirdikten sonra gördüğüm rüyalarda değişmişti her gün manalı rüyalar görüyor sık sık korkarak uyanıyordum. Bir gün dindar bir adam bana yaşın çok genç öldürücü bir hastalık geçirdin gel ibadete başla, gözleri görmeyenler var, yürüyemeyenler var, yatağından hiç kalkamayanlar var canını bağışlayan Allaha şükret gel namaza başla diyerek nasihat vermişti (Allah ondan razı olsun) belki bu bana Allahtan gelen bir ilhamdı belki allahım bana hidayet etmeyi diliyordu ve o gece bir rüya gördüm (rüyamda yüksek bir tepenin üzerinde bir cami vardı ve ezan okunuyordu bende namaz kılmak için o camiye doğru hızla yürüyordum) uyandığımda sabah olmuştu o sabah namaza başladım. İnanır mısınız öyle bir içime kapandım ki öyle bir sessizliğe büründüm ki, kimse ile konuşmuyor, gülmüyor hiç kimseyi görmüyordum namaz kılıyor kulaklarımın açılması için Allaha dualar ediyor düştüğüm bu duygusallık çöküntüsünden kurtulmaya çalışıyordum günler su gibi akıp geçiyordu kulaklarımın açılması için tekrar ses duyabilmek için Allaha dualar ediyordum
bir gün kulaklarımın tedavisi için uzaman bir doktora göründüm doktor kulaklarımın tedavisinin çok zor olduğunu Ankara yada İstanbul da ameliyat olacağımı söyledi ve kulaklarımın açılması için ilk ameliyatı 2002 yılında Ankara da oldum ama olduğum ameliyatın hiçbir faydası olmadı bunun Allah katında benim için bir imtihan olduğunu biliyordum artık kulaklarımın açılmasından umudu kesmiş içine kapanık bir kişiliğe bürünmüştüm, ses duymayı şarkı dinlemeyi, kuşların çıkardığı cıvıltı seslerini, rüzgarın sesini annemin babamın kardeşlerimin seslerini duymayı o kadar özlemiştim ki artık ses duymak benim için tam bir hayal olmuştu, insanlarla iletişim kurmak onları anlayabilmek ve anlatabilmek benim için çok zordu belki doğuştan sağır olsaydım bu kadar zorluğunu çekmezdim düşünebiliyor musunuz? 16 yaşında iken birden sessiz hayata adım atmak ve hiç ses duymamak ne kadar zor? Kulaklarım kapanmadan önce çok sayıda arkadaşlarım vardı kulaklarım kapandıktan sonra onlarla iletişim kurmamda zorlaştı ve eski arkadaşlarımla da bir daha görüşmez olmuştum karşımdaki bir insana bir şey anlatmaya çalışıyorum ve konuşarak karşılık veriyor sesini duyamıyorum dudaklarının hareketin den anlamaya çalışıyorum anlayamıyorum, bana yazarak anlat diyorum karşımdaki insan şüpheye düşüyor kulakların duymuyor nasıl konuşabiliyorsun? Kulakları duymayan bir insan konuşmazdı sen nasıl konuşabiliyorsun diyerek şüpheye düşenler oluyordu söylenen bir şeyi anlamadığımda yazarak anlat diyorum karşımdaki insanlar kağıt yok, kalem yok, nasıl yazayım nereye yazayım? Diyenler oluyordu yaşadım ve gördüm. (işitme ve konşuma engelli bir insan için en zor anların bu an olduğunu anladım)
yıllar su gibi akıp geçiyordu 2002 2003 2004 2005 artık sessiz hayata alışmıştım çevrem ve arkadaşlarım değişmişti herkes işitme engelli olduğumu ve beni tanıyanlar kulaklarımın duymadığını biliyorlardı yazarak iletişim kurmak ve söylenen sözleri dudaktan okumaya alışmıştım özlediğim tek şey 2000 yıllarında dinlediğim şarkılardı şarkı dinlemeyi ve şarkı söylemeyi ne kadar çok sevdiğimi bir allahım biliyor. İçimde ümitlerim hiç bitmedi bir gün kulaklarım açılacak ve yine ses duyacağım diyerek umudu mu hiç kaybetmedim hep dualar ettim ve bekledim 2005 yılında Ankara ya tekrar gittim 2001 yılında ameliyat yapan doktor bana eğer illa ki ses duymak istiyorsan beyin sapı ameliyatını ol dedi ama ameliyat riskli, ölme, felç kalma yada hafıza kaybı gibi risklerin var dedi. ses duymayı, şarkı dinlemeyi, rüzgarın sesini, kuşların çıkardığı cıvıltı seslerini, doğa üstü güzel sesleri duymayı o kadar çok özledim ki o ameliyatı olmak istedim ama o yıllarda iken o ameliyatı olamamıştım ümitlerim hiç bitmiyor hep bekliyordum yıllarda çok çabuk geçiyordu 2006 2007 2008 2009 ve 2012 yılına geldiğimizde o ameliyat Türkiye nin çoğu illerine yayılmış ve kayseri ye kadar gelmiş ve benim bundan haberim bile yok
bir gün şiddetli bir sıkıntıya düştüğümde kulaklarımın açılması için kayseri de uzaman bir doktora göründüm doktor bana kulaklarımın açılması için beyin sapı ameliyatının kayseriye geldiğini söyledi çok şaşırmış ve sevinmiştim yaşadığım şehirde olduğu için her şey kolay olur düşüncesi ile içimdeki ümitlerim artmıştı 13 yıl oldu ve tekrar ses duyabilirim düşüncesi ile kayseri de 20/06/20012 tarihinde beyin sapı ameliyatını oldum ve hastaneden taburcu olalı 2 ay oldu ve 13 yıl dünyada eeen yüksek çıkan sesleri bile hiç duymadım ve şimdi kulaklarım her geçen gün daha da çok açılıyor her çıkan sesleri duyabiliyorum ve hissediyorum ve duyduğum o seslerin ne sesi olduğunu anlamaya çalışıyorum
ümit ediyorum inşallah zamanla o seslerin ne sesi olduğunu da zamanla anlayacağım bunun benim için ne kadar güzel bir duygu olduğunu ve ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsiniz….
MUTLUYUM, BANA BU GÜNLERİ GÖSTEREN ALLAHIM'A ŞÜKÜRLER OLSUN…