Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Dikkat!!! Tema lisans bilgilerinize erişilemiyor, lütfen www.xenforo.gen.tr yönetimi ile iletişime geçiniz. Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bipolarım, sizi hastalığa sürükleyen sebepler nelerdir?

can0138

Üye
Üyelik
30 Eyl 2022
Konular
9
Mesajlar
77
Reaksiyonlar
2
Merhaba arkadaşlar ben bipolarım. Beni hastalığa sürükleyen en büyük etken babamdı. Çok sert, öfkeli ve duygusal zekası olmayan biriydi kendisi. Çocukken pantolonumun paçası yırtık diye bağırıp çağırıp beni arabasından indirmişti. Çok ağlamıştım. Başka bir gün ayakkabım çamurlu diye kavga çıkarmıştı. Hiçbir sebep yokken kızdığı da olmuştu. Dövmezdi ama hep kötü konuşurdu. Evimizde hep kavga olurdu. Üniversiteye giderken beni evden kovduğu olmuştu. Zor bir çocukluk yaşadım.

İkinci etken eşimdi. Çok kıskanç birisi kendisi. Bu yüzden büyük kavgalar ettik. Eşimin karakteri aynı babama benziyor. Hep kendi dediği olsun isteyen, istediği şey olmayınca saldırganlaşan, kavga çıkaran birisi.

Üçüncü etken işimdi. Müdürüm herkesin nefret ettiği kaba bencil bir insandı. Bu yüzden eski çalışma arkadaşlarımın hemen hepsi bir yolunu bulup kaçtılar. İş yerinde çok çalıştığım için bana yüklendi yüklendi en sonunda kayışı kırıp delirince başka birime geçmeme izin verdi.

İş yerinde bipolar arkadaşım var. Onun da babası alkolikmiş, alkol alıp annesini ve kendisini dövermiş. Bir gün arkadaşım içki şişesini taşırken ayağı takılmış ve düşmüş, babası da onu dövmüş. Hiç unutmadığını söylüyor.

Hastalığın genetik olduğunu söylüyorlar. Bence aktarılan şey genetik yatkınlık değil, davranışlardır. Çünkü insan ailesinden gördüğü davranışı çocuklarına uyguluyor. Böylece aynı rahatsızlık çocuklarında da oluyor. Benim ailemde hiç bipolar kimse yok.

Sizler bu konuda neler söylemek istersiniz.
 
Bence genetik yatkınlığın yanında çevresel faktörler de hastalığın gelişiminde çok önemli. Neredeyse her psikolojik rahatsızlığın arkasında kötü geçirilmiş bir çocukluk hikayesi yatıyor. Ben de sizinle benzer süreçleri yaşadım, aynı şekilde benim de asıl sorunlarımın kaynağı olarak gördüğüm kişi babamdır. Zaten hep sessiz, sakin ve içine kapanık biriydim. İçime ata ata artık üniversitede patladı bir yerde. Zaten ilk ataklar genelde yirmili yaşların başında ortaya çıkıyormuş bu hastalıkta.

Siz ailemde hiç bipolar kimse yok demişsiniz ama belki vardı sadece tanı almamışlardı. Belki babanız hastaydı ve böyle davranmasının nedeni tedavi edilmemiş bir rahatsızlıktı.
 
Son düzenleme:
Bence asıl hasta babanız. Bipolar değilim ama ruhsal engelliyim. Bunun da en büyük nedeni, babam. İnsanın gerçekten de doğduğu ev kaderidir..
 
can0138 son paragraf daki tezine katılıyorum çocuğa yönelik davranış gen faktöründen daha baskındır bence de.
Ailesinden ayrı yerde yetişen kaç çocuk anne babasının sahip olduğu psikiyatrik hastalıklara yakalanıyor boyle bir istatistik veri varsa bilmiyorum
 
Bir sürü faktör var senin kişiliğin karakterin huyun suyun da buna dahil mesela duygusal olmak ya da alıngan hassas yapıda olmak fazla iyi niyetli ve saf olmak çekingen heyecanlı olmak sinirli olmak gibi kişilik özellikleri hastalığa daha yatkın yapabiliyor .
 
Söylediğinizde haklılık payı var. Duygusal ve hassas biriyim. Böyle olunca dışardan gelen sert darbeler insanı daha çok etkiliyor. İş yerindeki bipolar arkadaşım da hassas birisi.
 
Kişilik genlerden gelir zaten al sana genetik yatkınlık .
 
sokrates

eğer bu saydığın kişisel özelliklerin bilimsel anlamda kişinin bipolar olma yönünde bir etkisi varsa eyvah diyeyim, ben de bipolar adayı olabilirim o vakit :)
Dünya hassas kalpler için bir cehennem diye boşa denmiyor.
 
@selda* bu kişilik özellikleri tek sebep değil yaşadıklarında önemli özellikle çocuklukta yaşadıkların hassas yapılı insanlar daha çok etkileniyor yaşananlardan kimi her gün dayak yer umurunda olmaz kimine ufacık bir söz söyle çok dokunur ona gibi yani .
 
Babam ben üniversitede iken kaldığım yurda gelmişti. Ciddi bir sebep yokken kızıp beni terk etmişti. Arkasından koştum. Çok hızlı yürüyen bir adam vardı, babama benziyordu. Onun peşinden baya gittim. Sonra adamın babam olmadığını fark ettim. Ciddi travma yaşadım orda. Olayın sıcaklığı ile acıyı hissetmiyorsun. Fakat içinde iz bırakıyor işte. Baba güven verir, anne sevgi verir. Annemden sevgi aldım ama babamdan güven alamadım maalesef. İyi ki annem vardı. Yoksa çok daha kötü olabilirdim.

Yıllar sonra, arabada babamla siyaset yüzünden tartıştık. Arabamdan indi, yine çekip gitti. Şöyle geçmişe bakıyorum babam bizi hep terketmekle tehdit etmiş. Çocuklarıma ne yapmamam gerektiğini anlamak için babamın davranışlarını analiz ediyorum. Çocuklarımı terk etmemeliyim, tehdit etmemeliyim, güven vermeliyim. Hayat zor bir sınav Allah yardımcımız olsun.

Eşimden boşanırsam kesinlikle psikolojisi bozulur. Kaldıramaz. O zaman çocuklarım çok zorluk çeker. Eşimin psikolojisi sağlam olsun diye her hafta psikoloğa götürüyorum, kendim de gidiyorum. Fakat eşim hiç dengeli değil. Mükemmeliyetçi. İçinde yetersizlik korkusu var. Öfke kontrolü yok. Panik halinde çok anormal davranışları oluyor. İnşallah eşimde bir sıkıntı çıkmaz.

Babama kızgın değilim. O da zor bir çocukluk yaşamış. Büyükbabama da kızgın değilim. O da annesiz büyümüş. Normal olmak, dengeli olmak sevgisiz bir ailede büyüyen için ne kadar zor. Ya mükemmeliyetçi oluyoruz ya boşvermiş oluyoruz.
 
Son düzenleme:
Başka bir konuda mithrill isimli bipolar arkadaşın babasıyla ilgili yazdıklarını okudum. Şaşıracaksınız ama sanki benim babamı anlatıyor gibiydi. Düzen hastası, sinirli ve yüksek sesle konuşan, suçlayan vs.. İşin ilginç tarafı benim büyükbabam da böyleydi. Aktarılan şeyin davranışlar olduğuna inancım bir kat daha pekişti. Çocuklarıma iyi bir baba olabilmek için sanırım sandığımdan daha fazla bir gayret gerekecek. Beni en çok korkutan şey ise arkadaşın babasıyla liseye kadar iyi bir ilişkisinin olması, sonra aralarının bozulması. Ben liseye kadar bile iyi bir baba olabilecek miyim bilmiyorum. Arkadaşın yazdıklarını aşağıya bırakıyorum:



Babam sanıyorum mesleki defermasyon sorunu var.Sanki evde değilde karakolda yaşıyor gibi.Herşey düzenli olacak,heryer sürekli düzenli ve toplu olacak.Birçok insanın rahatsız olmayacağı şeyleri mesele haline getiriyor ve sürekli aynı şeyi tekrarlayarak yüksek ve sinirli ses tonuyla söylüyor.Hangi konu olursa olsun böyle bir duruma düştüğümde iletişimimi kesiyorum ve söyledikleri bir kulağımdan giriyor bir kulağımdan çıkıyor.Belki de bilinçaltım böyle bir emir cümlesi geldiği için faydalı bir şey bile olsa yapmıyorum.Konuşmalarında bir şefkat sevgi hissetmiyorum sanki acemi asker gibi yada sanayideki çırak gibi hissediyorum kendimi.

İşte sen askerliği bitirseydin dayak yiye yiye adam olacaktın sağlam olacaktın diyor.Empati duygusu yok denecek kadar az.Belli doğruları ve hayatla ilgili görüşleri var kesinlikle onlar doğru biz hiçbirşey bilmiyoruz ve aklımızı kullanmıyoruz biz.Büyük halama karşı da böyle bana ve anneme karşı da aynı şekilde.Resmen evde bir diktatör var.Hayatı çay,sigara ve televizyon izlemek üzerine kurulu bir karakter.Hayatı satranç oynamak gibi görüyor sanıyorum hayatının her anında doğru hareket edip ileri ki zamanda pişman olmamak için yaşıyor.Ya geçmişte yaşanan şeyleri kafasında kuruyor ya da çok ötesini düşünüyor.Herşeye rağmen çok zeki olduğunu söyleyebilirim.Konuşurken çoğu zaman insanın düşünmediği farklı bir açıdan olaylara yaklaşıyor.Ama genel itibariyle hayata karşı karamsar ve çoğu yaşananların kötü olarak sonuçlanacağını düşünüyor.Sevgisini ne konuşmayla yada bakışla göstermiyor.Aslında çelişkili olacak ama babamın benim tabi ki mutlu ve iyi bir hayat yaşamamı gönülden istediğini tahmin ediyorum.Ama konuşmasıyla ve bana karşı birey olarak yaklaşımıyla çok acımasız ve eleştirel oluyor.Ve ben bu durumdan gerçekten çok sıkıldım ve senelerdir böyle o yüzden babama karşı duygularım çok karmaşık.Yüzünün güldüğü ve neşeli olduğu zamanlar çok mutlu oluyorum ve gerçekten huzurlu hissediyorum.Ama genel itibariyle artık babama karşı çok fazla bir şey hissetmiyorum sevgi yada öfke gibi.Bazen yazlığa gidiyorlar hiç özlemiyorum babamı ve senelerce görmesem özlemem gibi geliyor.Babamla ortaokul,lise zamanlarındaki gibi sohbet etmek istiyorum birlikte birşeyler yapmak istiyorum.Ama yan yana gelince 15-20 dk sonra iğneleyici,hakarete varan kelimeler duyuyorum.Ve benim özgüvenimi ve yaşama isteğimi sorgulatmaya başlıyor.Sanki aynı dili konuşmuyoruz gibi ben hayattan keyif alabilmek için farklı harcamalar yapıyorum örnek veriyorum spor salonuna gidiyorum,yada çok beğendiğim tişörte 60-70 lira veriyorum ama inanın gerçekten keyif alarak yapıyorum bunu buna savurganlık demenin doğru olmadığını düşünüyorum.Ama babamın hayat görüşü harcamalarını en asgariye indirip kenarda para bulundurmak.Bazen pintilik seviyesine varıyor bu durum.Onun da yaptıkları mantıklı geliyor.İşte babam gibi mi devam etmeliyim yoksa kendi bildiğim yoldan mı gideyim derken ne kendimi ne babamı tatmin edecek işlere girip çalışmadım.



Tamamını okumak isterseniz:

https://www.engelliler.biz/forum/sa...im-var-artik-dayanamiyorum-yardim-edin-2.html
 
Üst Alt