Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Dikkat!!! Tema lisans bilgilerinize erişilemiyor, lütfen www.xenforo.gen.tr yönetimi ile iletişime geçiniz. Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Benim İçin Gerçekten "O An"dı

Üyelik
16 Eki 2015
Konular
4
Mesajlar
227
Reaksiyonlar
0
4 nisan 2011 akşamına varana kadar olan keza o tarihte 27 yaşındaydım; 27 yıllık ömrümün büyük bir bölümünü sigara içerek geçirdiğimi baştan belirtmeliyim. lise çağlarımda günde tek tük diye tabir edebilirim sayıyı ama üniversitede özellikle de üçüncü sınıftan itibaren sigarayı günde iki pakete çıkartmıştım. arada da pipo harmanlayıp, içiyordum. içtiğim sigara da öyle hafif light bi zıkkım değildi haliyle. sona doğru sigarayı üç pakete çıkarttım, artık birini söndürmeden diğeriyle devam ediyordum genellikle. sigara hayatımdaki en önemli yeri tutuyordu. içki bile sigaranın yancısıydı benim için. kalp krizi geçirdiğim geceye kadar en ufak bir ağrı, sızı, yanma vesaire hissetmedim. o gece saat bire kadar mekanda takılıp eve geldik ve yatmadan önce biraz televizyon izleyim derken sevdiğim bir şey vardır yeşil elma yemek. elma yerkenki aceleciliğim ömrü hayatımda hiçbir işimde mevcut değildir. elmayı yerken nişanlım hatta bana “yavaş ye, boğazına duracak” dedi. elmayı yedikten beş dakika sonra falan yatağa girdim. uykuya dalarken tam bir ağrı belirdi göğsümde, bir terslik vardı. normalde doktora gitmek, hastaneye gitmek falan hiç sevdiğim bir şey değildir. nişanlıma; “ambulans çağır” dedim. çağırdık, gelmedi bu ayrı bir mavranın konusu dava süreci devam ediyor.

yunusemre devlet hastanesi kendi imkanlarımızla gittik. çünkü telefondaki hemşire bize öyle dedi. hastanız yirmi yedi yaşında, içki içmiş ve şikayetleri yaşına uygun değil müsait ambulansımız yok dedi kadın. gittik. ben hala kafamın içinde bir elma durması bu kadar can yakar mı yahu diye düşünüyordum. canım çok yanıyordu, göğsümün üstüne fil oturmuş gibi bir his vardı. o lanet elmayı yavaş yemeliydim diye düşünüyordum, yavaş yemeliydim. nişanlım, yanlışlıkla hastanenin acil ambulans girişinden girdiği için hiç sıraya sokmadılar, triyaj denilen meretle uğraşmadık hemen bir sedyeye yatırdılar ve ekg çektiler. doktor, hemşireye hasta MI (emay), icapçı kardiyologu çağırın, morfin getirin dedi. emayın ne zıkkım olduğunu yine zıkkım md house yüzünden biliyordum doktora ben daha 27 yaşındayım kalp krizi geçiriyor olamam dediğimi çok net hatırlıyorum. o sıralarda hatırlamadığım bazı anlar var, gözümü kapanıyordu başımda on tane insan, sürekli koşuşturuyorlar, bir şeyler yapıyorlardı. göğsüme vurdukları o meretten sonra inanılmaz bir rahatlama geçirdim. bütün kaslarım sanki uzun bir koşudan sonra yere yığılan maratoncunun relaks anı gibiydi. o hissin hazzını asla anlatamam. ağrı geçmişti. sonra beni bir sedye ile kardiyolojiye götürdüler, gecenin üçüydü ve nişanlım ve yakın arkadaşım kapının önünde kalmışlardı, ben ise içerde doktor ve bir teknik personel geldiler. bilincim yerinde mi diye bana birkaç soru sordu ve bir belge imzalattı sonra da tıkanan damara bir stend taktılar ama önce bir balon patlatma mevzuları vardı ki, doktorum sağ olsun ağzı biraz bozuk, teknik personel de keza onun nazını çekiyormuş onu anladık. bu arada, daha sonradan doktorumdan öğrendiğime göre kalbim iki defa durmuş ve birinde kalp masajı diğerinde ise şok cihazıyla geri getirmişler. geri gelenlerdenim ben de.

sonra anjiografiden çıktığımı hatırlıyorum, nişanlım yoğun bakımın kapısında ağlarken görmüştüm gözlerim yarı aralıkken. bu kadın niye ağlıyor acaba diye düşündüm aslında bir anlık, kendime hala yakıştıramıyordum kalp krizi fikrini. sonra üç gün yoğun bakımda uyutmuşlar beni, hayal meyal başıma gelip giden simaları hatırlıyorum. annem geldi, gözlerinde korkuyu ve şaşkınlığı çok net hatırlıyorum. dördüncü gün beni servise çıkarttılar, yedi gün de serviste müşahade altında kaldım. doktor genç yaşta geçirilen kalp krizlerinin, ilerki yaşlarda geçirilenlere nazaran çok daha tehlikeli olduğunu ve öyle hemen salamayacağını söyledi durdu, ben de bekledim. insan, ölüp dirilince farklı şeyler hissediyor ilk başta, hayatta almayacağı kararları alıveriyor mesela sigarayı bırakmak. benim tabirimle ara vermek ölünceye kadar ara verdim diyorum kendime, çünkü bırakmak diye bir şey yok.

her ay kontrole gidiyorum, günde üç tane kullandığım ilacım var. sigarayı bırakınca ve senoloc denilen ilaç yüzünden gerçekten sağlam kilo aldım. nereden baksan kemiksiz +20 kilo o güne göre. kilo vermek için spor yapmak gerek, hızlı yürümek bile yasaktı başlarda bu sene itibariyle sporu serbest bıraktı doktor. ilk zamanlar hayatımı basitleştirmiş ve sakinleştirmiştik. benim hayatımı kurtaranlardan biri olan nişanlımla evlendiğimiz gün benim yaptığım tek şey, imza atmaktı mesela. o kadar sakinleştirilmiş bir hayatım vardı. doktor, erken yaşta kalp krizinin ilerki yaşlarda kalp yetmezliğine sebep olduğunu ama bende çok şükür şimdilik öyle bir ihtimal olmadığını, kalbin ölü dokusunun fazlalığına rağmen atrioventriküler bilmem nedeki hasar bile çok etkilemeyecek seni dedi. buna bile seviniyor, her doktor sonrası valideye, hanıma direkt olarak hesap veriyoruz.

ınanılmaz bir acı, inanılmaz bir ağrıydı. hayatımın en kötü gecesiydi ama oldu bitti. şimdi geçmişe bakıp, bok vardı o kadar sigara içecek diyorum kendi kendime. günde bir paket neyine yetmiyordu, bir taraftan da doktorun söylediği geliyor aklıma, ölmediysen iyiki erken yaşta geçirmişsin, 45 ile 50 arası kurtulma şansın hiç ama hiç olmazdı şimdi en azından ilaçlar sayesinde stabil bir hale getirdik kalbi diyor. vay arkadaş, az kalsın 27’likler kulübünün bir üyesi olacaktım. az kalmıştı, almadılar içeri.
 
Geçmiş olsun iyi ki de hemen hastaneye gitmişsiniz, şimdi geçer deyip bırakmamışsınız iyi ki. Ambulansın gelmemesi de çok kötü bir olay dava açmakla çok iyi etmişsiniz.
 
Üst Alt