Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Dikkat!!! Tema lisans bilgilerinize erişilemiyor, lütfen www.xenforo.gen.tr yönetimi ile iletişime geçiniz. Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Antlaşma [O an]

sha

Yeni Üye
Üyelik
1 Ara 2008
Konular
1
Mesajlar
1
Reaksiyonlar
0
Benim o anim cokta beklenmeyen bir sey degildi sanirim. Hatta gerceklestigi zaman cevremdekilerin rahatladigini bile hissettim.
Onlarin ki art niyetli bir "oh be" degildi tabii ki, en kotu olasiligi atlatmis olmamla alakaliydi rahatlamalari.
1996 yilindan beri bisiklet sporu ile ugrasiyorum, ilgilendigim disipline downhill deniyor, turkcesiyle tepe inisi diyebiliriz. Bisiklet soz konusu oldugunda en fazla olum ve kalici hasar getiren disiplin budur. Bunu yapan herkes olasi sonuclarin farkindadir ve kabul etmis sayilir.

Hem biraz stres atmak maksatli, hem de antreman mahiyetinde, firsattini buldukca bisikletimi kapip igneada'ya giderdim. Benim yasadigim yere 300 km mesafede, yildiz daglarinin eteklerinde kurulmus kucuk bir sahil kasabasidir. Hatta igneada civari benim icin bisiklet parkurundan baska bir sey degildi. Kayalik ve dik ormanlari, yaz sezonu haric insanlardan arinmis olmasi gibi avantajlari ile kocaman bir bisiklet parkuru.

2003 yilinin nisan ayi igneada ziyaretim esnasinda oldu bu sey. Yaz sezonu acilip etrafta insanlar dolasmaya baslamadan once bir sure yalniz kalabilirim dusuncesiyle kamp malzemelerimi, bisikletimi alip 9-10 gunluk bir kacamak planlamistim. Ne yazik ki 8 ay gibi bir suredir bisiklete el surmedigim icin kondusyon eksikligim vardi. Daha vahimi ise islerimden dolayi olabilecek en kotu zamana denk getirmistim bu olayi. Nisan ayi ve kayalik zemin :) Ne yalan soyliyeyim, annem uyarmisti beni.

Ilk gunu bisikletimin genel kontrolunu ve bakimini yaparak gecirdim. Bu bir tur ritueldir benim icin. Ben ona iyi bakarim, o beni hayatta tutar. Ertesi gun hafif surus olarak tanimlayabilecegim, kayadan uzak cogunlukla toprak zemin uzerinde pratik yapmaliydim. Ben bu safhayi da es gecerek baska bir zeka ornegi gosterdim. Islak zemine aldirmaksizin kayalik bir set ile inatlasiyorken buldum kendimi. Etabin ilk turunda es gectigim set'i ikinci tur da gecemezsem parkur kazanmis olacakti. Yapma
yav diyebilir cogu kisi fakat amaclanan sey bundan ibarettir zaten, bir seye karsi kazanmak.

Set uzerinden yavas cikmis olmaliyim cunku yere ilk temasi on tekerlek yapti. Kayalik zemin kuru olsaydi tolere edilebilecek bir pozisyon fakat zemin o kadar kayganmis ki, on tekerlegin sag yana dogru kaymasiyla ben sola yana dogru siddetli bir carpma yasadim. Daha once bir cok kez kaza yapmistim bisikletimle. Hatta cizik, kirik, morluk, ezilme olagan bir sey haline gelmisti 6 yildan beri. kafa tasiniz bir aradaysa her sey yolunda demekti yani. Ama bu sefer biraz farkliydi, ilk defa bilincimi kaybetme durumum soz konusu olmustu. Kendime geldigimde yuz ustu konumdaydim fakat dogrulmak isime gelmiyordu. Gercek ustu gibiydi bulundugum durum, algim degismisti. Cok zor nefes aliyordum ve zorladikca oksurmeme sebep oluyor, oksurdukce de belli bir miktar kan geliyordu agzimdan. Yavas yavas aci belirginlesmeye basladi. Bir kac dakika (dakika oldugunu saniyorum) once hic bir sey hissetmezken simdi, ozellikle nefes alirken bagirmamak icin zor tutyordum kendimi. Sol kolum bedenimin altindaydi ve kirildigindan emindim. Kirmayi en cok sevdigim kolumdu bu. bunula beraber 3. olacakti :) Ayaga kalkmam gerkiyordu, bir nevi hasar raporu cikarmaliydim ama oksurdukce agzima gelen kan beni cok huzursuz ediyordu. hazir oldugum bir senaryo degildi.

Sirt ustu dondum ve sag elimle t-shirt'umu siyirdim, gogus kafesimde acik bir yara yoktu fakat sol tarafta ki bir kac kaburganin kirilmis oldugu bariz belliydi, sadece disa dogru bir yirtik yoktu. Tahmin etmek icin cerrah olmama luzum yok, buyuk ihtimal ile kirilan kaburgam sol akcigerime zarar vermisti. Ne oldugunun farkindaydim ama sonuclari hakkinda ya da bu sekilde ne kadar zamanim olduguyla ilgili fikrim yoktu. Asil tehlikenin uyku durumum oldugunu amlamam uzun surmedi, gozumu acik tutamiyordum resmen. Aci bile buna engel olmuyordu. Ruyaya benzer seyler goruyordum tam anlamiyla ayirt edemedigim.
Mesela bulundugum yerde annemi beni azarlarken gordum. sen benim tek cocugumsun diyordu, bunu bir daha yapma. Birlikte downhill yaptigim bir arkadasim bana agaclardan bahsediyordu, bu ormanlik bolge icinde cesedini bulmak uzun surer, hos bir goruntu olmayacak diyordu. Uyandigimi zannediyordum fakat bu sefer de baska birini goruyordum. Ayrica bu kacamak yuzunden hatunumla ciddi bir tatismamiz olmustu gelmeden evvel. Aglama diyordu bana, senin icin bunu biz yapacagiz...

Aglamaya baslamisim gercekten de, tuzlu su sol gozumu yakinca farkettim, yada gozumden arta kalan ne ise iste. Elimi oraya goturmeye korkuyordum, donmustum sanki. Hala basimda kaskim vardi, yattigim yer nisbeten temizdi ve ben yanma disinda bir sey hissetmiyodum o bolgede. Ama yine de dogrulamak icin elim oraya gitmiyordu. Guvenlik gozlugumu aradim cevremde, her zaman oldugu gibi arabanin bagajinda oldugunu hatirladim. Bu saaten sonra ise yaramazdi, sadece "ben gorevimi yaptim" dercesine orada bir yerde gozukmesini istiyordum. Bir elimle sag gozumu kapadim ardindan hickiriklara boguldum, sag gozum kapaliyken hic bir sey goremiyordum. Nefes almak bile tam bir cehennem azabi iken hickira hickira, salya sumuk aglamaya baslamak aptalcaydi. asil chennem azabi simdi baslamisti. Ayaga kalkmam gerekiyordu yoksa burada olecektim, ciddi anlamda o zaman fark ettim, olum cok yakindi.

Olumle asik atmak isteyen bendim. Hatta her ani bana o kadar cok zevk veriyordu ki bu meydan okumanin, hissetmessem asil o zaman olurum diyordum. Aileme, arkadaslarima, sevgilime karsi hep bu sekilde savundum bisikleti, bir cogunun kalbini kirdim bu yuzden. Iki secenek vardi onumde ; Kendime aciyarak burada geberip gidecektim, ya da oynamaya devam edecektim.
O ruhu tekrar yakalamaya ihtiyacim vardi, olumle asik atmaya dunden razi olana. Ama bir yandan da bos ver diyordum, eger gozumu gercekten kaybettiysem... bos ver !

Parkurda genellikle muzik dinleyerek kullanirim bisikletimi. Hani boyle sert tabir edilebilecek, hizli muzikler. Atmosferi tamamlayan, insanin yaptigi seye konsantre olmasini saglayan seyler. Kulakligimdan hala disturbed'in sesi geliyordu "I'm not ready to die girl " iste bu beni ayaga kaldirdi. Sadece bir sarki...

Bacaklarim saglamdi ama dengede durmam cok zor oluyordu. Arabadaki cep telefonuna ulasip yardim cagirmak istiyordum. sansa bakin ki yuksek olmasina ragmen burada cep telefonu islemiyordu. En makulu arabaya erismek, tibbi mudahale gorebilecegim bir yere ulasmaya calismakti. Ama bunun icin oldukca uzun, buyuk bolumu yukari dogru meyilli olan bir yol asmam gerekiyordu. Eger bir kere yere dusersem bir daha kalkamiyacaktim, adim gibi de emindim bundan. Icten ice bu kadar olumsuzlugun bulundugu bir yere geldigim icin kendime guluyordum, yaptigim sey degil de bulundugum yer oldurecekti beni. Tekrar fikrimi gozden gecirip vaz gecme secenegimi kullanmak istedim. Aci ya da korku, ikisinden biri beni buna itiyordu. Daha cok nefes alamamak'ta diyebilirim sanirim.

Asagiya dogru inmeye karar verdim. Dumduz devam edersem karayoluna ulasabilir ve belki ben kazanirdim. Cogunlukla agaclara tutunarak mumkun oldugu kadar hizli bir bicimde devam ettim, cenemin altindan kanlar damliyordu, t-shit'um tamamen bedenime yapsimisti. Sedece agzimdan gelen kan degil, yuzumden akan kan'da gayet ciddi bir miktardaydi. Tam tukenme raddesine geldigimde yolu gordum. Bunu yazi ile nasil anlatabilecegimi bilmiyorum ama yolu orda gormek beni kendime getirdi, tukenmenin esiginde oldugum halde bacaklarim daha saglam basmaya basladi yere. Artik sorumlulugu bir baskasinin uzerine atabilecektim. Bir kac yuz metre ileriden bir traktor yaklasiyordu, fark edince dizlerimin uzerine, yere biraktim kendimi. Son olarak hatirladigim sey muazzam bir migde bulantisi. O durumda hatri sayilir miktarda kan yutmus oldugunu soyledi doktorum bana.

Kendime geldigim zaman annemi gordum ilk olarak. Yatagimin yanindaki sandalyede oturmus, sag elimi tutyordu. Hatta tutmaktan ziyade butun gucuyle sIkIyordu. Goz goze gelince elimi birakti ve kosarak disari cikti. Ardindan yine kosar adimlarla bir suru insan doldu iceriye. Ailem, hemsireler, doktor. Doktor herkese cikin diye bagiriyor, digerleri adimi soyleyip duruyordu. Her sey bulanikti, hemsire kasla goz arasinda bir igne yapinca tekrar uykuya daldim.

Tekrar uyandigimda sadece bir hemsire vardi yanimda, sanirim o uyandirdi beni. Kisa bir sure sonra da doktor geldi. Kapi araligindan bir ara hatunumu gormus olsam da hemsire onu iceri almadi. Doktor bir kac kontrol yapti ve neler oldugunu anlatti bana. Once saglik ocagi, oradan kirklareli ve ardindan istanbula getirilmisim. 5 gunluk sure icerisinde sol akcigerimden 3, sol gozum ve yuzumden 2 ameliyat gecirmisim. Kolumdaki kirik, ayak bilegimdeki hafif bir catlak ile son noktayi koymusum.
Benim tek derdim gozumdu, yuzumdeki bandajdan dolayi bir sey anlamamistim. Gozumu sormak istiyordum fakat bulduklari her yere solunum cihazi bagladiklari icin konusmam mumkun degildi, omuzumu sIkIyor, bir seyler anlatiyordu. Sinirleniyordum, benim derdim gozumun durumunu ogrenmekti. Aslinda ne oldugunu biliyordum,vsadece bir umuttu iste.

Eh, geri kalan fasilda fazlasiyla ozel, bilindik es dost tepkisi iste. Kisa bir sure sonra da dogdugum ve buyudugum ulke olan Isvicre'de bir hastaneye nakil ettirdi ailem beni. Ozellikle estetik ameliyati safhasi icin daha iyi oldu bu, cunku yuz kemigimde ciddi bicimde zarar gormustu. Doktorlar buna zemin kayasindan bagimsiz bir baska kaya parcasinin neden olduguna inaniyorlar. Sol gozum ise artik yok, bedel odenmis oldu boylece .Yuzumun sol tarafinin neredeyse yeniden sekillendirilmesi, psikiyatrik rehabilitasyon sureci (ki benim secimim degildi) derken tedavimin tamamlanmasi 1.5 yil'i buldu. Artik gunes gozlugu ya da goz bandi (isin eglenceli tarafi) taktigim surece hafif bir kac iz disinda kozmetik kusurum kalmamisti. Hatta benim icin endiselen insanlari memnun edebilmek icin bisikletten bile vaz gectim, kurek sporuna basladim. Guvenli, kabul edilebilir, sIkIcI.

Sol gozumu kaybetmem radikal bir bicimde kisiligime etki etmedi. Beni delirten sey insanlarin pesin hukumlu tavri, degismis olabilecegime kendilerini inandirmalari. Benden bir "pismanim, hakliydiniz, artik isigi gordum" itirafi bekliyorlardi. Bu tavri o cok deger verdigim, kisa bir sure sonra evlenecegim, hayatimin anlami olarak gordugum kadin da sergileyince pes ettim. Beni benden daha iyi taniyan biri bunu yapiyorsa, dogami gormezden gelip sadece kendi kaybetme korkusunu yenmek maksadiyla beni sinirlandiriyorsa, gidisat ciddi bir bicmde degismis demekti. Artik onlarin kaybetme korkusunu bogucu bir sekilde ben tasimak zorundaydim.

Ve bu gun. Artik ne kendimi ne de sevdiklerimi kandirmiyorum. Cok guvenli bir hayat benim icin asla uygulanabilir olmayacak.
Garip gelebilir ama sanirim bir antlasma imzaladim ben. Olumle, seytanla, heyecanla, benim icin cekici olan her seyle .Onlara bir goz verdim,o nlar da bana tekrar yasama, tekrar oynama sansini. Sedece kendim icin, sadece var oldugumu fark etmem icin.
 
kaybetmek hep bir yıkım sebebi olarak algılandıgı sürece,her kaybedilenle birlikte,hayatlarımızdakilerin bizim bambaşka ruhlara bürünmemiz gerektigi beklentisi icin de olması devam edecek sanırım...
ne mutlu size ki,o göz sizden ayrılırken,tüm onurunuzla ve gücünüzle "güle güle" demesini bilmişsiniz...
herşeye ve herkese ragmen...
 
Çok güzen ifade etmişsin. Paylaşım için çok teşekkürler.

İnsanların risk alma hakkı olmalıdır. Herkes kendi kararlarını verebilmeli, kararının sonuçlarını göze alarak sorumluluğu üstlenebilmelidir. Yakınlarımıza düşen de bizim bu kararımıza saygı duymaktır. Oysa bu hak çoğu zaman en yakınlarımız tarafından -çoğunlukla da iyi niyetle- göz ardı edilir.

Bisiklete binmek bir keyif. Riskleri de belli. O riskleri bilerek göze almışsın. Sonuçta o risk gerçekleşmiş ve ve gözünü vermişsin Şeytan'a. :)
Keşke olmasaymış, ama olmuş işte. Ve sen de kararının sonucunu çok net şekilde göğüslüyorsun. Daha ne olsun. "Ben demiştim" diye çevrende dolanılmasının ne anlamı var ki! "Ben de biliyordum" de çık işin için. "Biliyorudum bunun olabileceğini, ve buna rağmen istedim ve yaptım. Pişman da değilim". :)

Ne zaman ki sen o risk gerçekleştiğinde ah edip vah edip sızlanırsın, işte o zaman birileri çıkıp, çok da istiyorsa, "iyi de kardeşim bu risk vardı ve sen bunu bilerek yapıyordun. Şimdi sızlanmanın anlamı yok" diyebilir.

Herkes olmak istediği gibi olabilmeli, yapmak istediklerini yapabilmeli. İnsan, sorumluluk alma ve geleceğine dair karar verebilme yetisine sahip tek canlıdır. Bırakın da bunun tadını çıkaralım... :)
 
Üst Alt