Sanırım 1999 yılıydı.
Teyzemin ısrarlarına dayanamamıs,actıkları restoranda bir sureligine mesul mudurluk yapmayı kabul etmişdim.
Usul ruzgarların estigi tatlı bir agustos gunuydu.
Her zamanki gibi, pek anlamadıgım bu işte, calısanların yanına gidip onlarla sohbet ediyor iyi ilişkiler kurmaya calısıyordum.
O gun de ahcının yanında biraz ukalalık yapacagım tutmus bir sebzeyi nasıl kesmesi gerektigini şaka yollu anlatırken sol elimin bas parmagını ilk bogumun oldugu yerden boydan boya kesivermişdim...
Parmagım neredeyse kopmak uzereydi. Boyle bir hatayı nasıl yaptıgımı dusunurken sakin olmaya calısıyor, bir yandanda elemanlar uzerindeki karizmamı zedeleyecek bir goruntu cizmemeye calısıyorum
Dukkandan sanki durumu hic umursamıyormus havasıyla cıktıktan sonra arabaya dogru hızla kosuyorum.
Parmagımı kaybetme korkusu dehset moralimi bozuyor. Oyle ya artık sakat sayılacakdım!?
Arabaya biniyorum,Vitesi geri alıyor gaza basıyorum.
Birden arkadan bir ses geliyor!!!
Park yerinden cıkarken yoldan gecen bir arabaya carpmısım.
Aractan kopmak uzere olan basparmagımı avucumun icine dogru sıkıstırıp fıskırmasına gelen kanı yavaslatmaya calısarak cıkıyor ve carptıgım araca yoneliyorum.
Saskınım...
Cunku aracın sahibi arabadan cıkmıyor.
Adam oldugu yerde oturuyor...
Herhalde sok falan geciriyor diyorum, oysa benim hastaneye yetişmem lazım...
Arabada fazla bir hasarda yok, arka kapı biraz içeri cokmus .
Cama yaklasınca asıl soku ben geciriyorum, cunku adamın ayakları yok!!!
Adam bir sakat.
Amputasyon kelimesini cok sonraları ogrenecektim.
Bana, beni sok eden bir sakinlikle ''Ya Birader İzmirden geliyorum. En kucuk bir kaza gecirmedim. Evime ikiyuz metre kala buda yapılırmı bana'' Diyor.
Yaşca buyuk...
Abi diyorum durum vahim. Hastaneye yetişmem lazım. Bırak bana arabayı, ben yaptırırım.
Saglam insan psikolojimle adamın arabadan inemeyecegini bile dusunemiyorum...
Adam gulup, sakin sakin''peki'' diyor Sen once tedavini yaptır sonra gorusuruz...
Hastaneye yetişiyorum. Parmagım kucuk bir ameliyata alınıyor ve kurtuluyor.
Doktorlara tesekkur ustune tesekkur ediyorum.
Oyle ya beni sakat(!?) kalmaktan kurtardılar...
Birkac gun sonra adamın arabasını almaya gidiyorum.Tamir ettirecegim soz verdigim gibi.
Bana arabasındaki sakatlar icin yapılmıs elle kumanda aparatını nasıl kullanacagımı gosteriyor.
Basitmiş diyorum.
İçimden garip duygular geciyor...
''Ya'' diyorum ''bende boyle sakat olsaydım...''''Hayat nice olurdu???''
Urperiyorum...
Sonra guluyorum,''Hadi ordan'' diyorum ''sen kim sakat kalmak kim?''
Oyle ya, biz G.Dogu cehenneminden sapasaglam donmemiş miydik?
O içimde, bana asla bir sey olmayacagına dair eski inancım hala yanımda.
Adamın arabasını yaptırıp geri veriyorum.
Ona nezaket geregi kibar davranıp ozur diliyorum tekrardan.
Asıl istedigim uzaklasıp onu birdaha gormemek oysa...
Gozlerindeki kabulleniş ve herseye hakim bilge bakıslar beni rahatsız ediyor cunku.
Cunku alısmısım,sakatsa herseyiyle sakattır,ruhuyla beynıyle, dusuncesine...
Vucudunun eksikleri bana ruhununda eksikleri olması gerektigini cagrıstırıyor inatla.
Uzaklasıyorum ondan yapmam gereknleri yaptıgımı dusunerek.
Birdaha onu aramıyor sormuyorum.
Olaydan sonra uc ay daha işyerini calıstırıyor ve bırakıyorum.
Arabasına carptıgım sakat, hayatımın bu kısa iş tecrubesindeki kotu bir anımın içinde, sacma ve unutulması gereken bir ruya gibi geliyor bana.
Unutuyorum...
Aradan iki yıl geciyor...
Aylardan Mart
Parmagım .iyilesmiş sayılır...
Ama boyle havalarda parmagım üşüyor.
Bu usume canımı sıkıyor.
Bedenimin bir yerindeki bu eksiklige alısamıyorum. Dusunmemeye calısıyorum bu kucuk sızısını bedenimin.
Basıma gelecekleri bilmeden...
oysa,
Oysa
Odunu komuru olmayanların dusmanı bu ay,
Yuzunde soguk bir gulumseyişle geliyor...
Cebinin gizli yerlerinde benim için hoş olmayan planlarla...
Sonra
Sonra beni alıp kibirli dunyamdan,
O Sakat adamın dunyasına koyuveriyor!
Ameliyattan sonra Sakat kalacaksın denildiginde ,nedendir bilmem aklıma ilk o geliyor.
Yuzundeki o bilge magrur ifadeyi hatırlıyorum.
Kotu bir olay karsısındaki sukunetini,dinginligini...
İçimdeki savascıya onu gosterip yuru diyorum,
Onun gibi yuru...
Sasırmadan...
Sarsılmadan...
Yıkılmadan...
Teyzemin ısrarlarına dayanamamıs,actıkları restoranda bir sureligine mesul mudurluk yapmayı kabul etmişdim.
Usul ruzgarların estigi tatlı bir agustos gunuydu.
Her zamanki gibi, pek anlamadıgım bu işte, calısanların yanına gidip onlarla sohbet ediyor iyi ilişkiler kurmaya calısıyordum.
O gun de ahcının yanında biraz ukalalık yapacagım tutmus bir sebzeyi nasıl kesmesi gerektigini şaka yollu anlatırken sol elimin bas parmagını ilk bogumun oldugu yerden boydan boya kesivermişdim...
Parmagım neredeyse kopmak uzereydi. Boyle bir hatayı nasıl yaptıgımı dusunurken sakin olmaya calısıyor, bir yandanda elemanlar uzerindeki karizmamı zedeleyecek bir goruntu cizmemeye calısıyorum
Dukkandan sanki durumu hic umursamıyormus havasıyla cıktıktan sonra arabaya dogru hızla kosuyorum.
Parmagımı kaybetme korkusu dehset moralimi bozuyor. Oyle ya artık sakat sayılacakdım!?
Arabaya biniyorum,Vitesi geri alıyor gaza basıyorum.
Birden arkadan bir ses geliyor!!!
Park yerinden cıkarken yoldan gecen bir arabaya carpmısım.
Aractan kopmak uzere olan basparmagımı avucumun icine dogru sıkıstırıp fıskırmasına gelen kanı yavaslatmaya calısarak cıkıyor ve carptıgım araca yoneliyorum.
Saskınım...
Cunku aracın sahibi arabadan cıkmıyor.
Adam oldugu yerde oturuyor...
Herhalde sok falan geciriyor diyorum, oysa benim hastaneye yetişmem lazım...
Arabada fazla bir hasarda yok, arka kapı biraz içeri cokmus .
Cama yaklasınca asıl soku ben geciriyorum, cunku adamın ayakları yok!!!
Adam bir sakat.
Amputasyon kelimesini cok sonraları ogrenecektim.
Bana, beni sok eden bir sakinlikle ''Ya Birader İzmirden geliyorum. En kucuk bir kaza gecirmedim. Evime ikiyuz metre kala buda yapılırmı bana'' Diyor.
Yaşca buyuk...
Abi diyorum durum vahim. Hastaneye yetişmem lazım. Bırak bana arabayı, ben yaptırırım.
Saglam insan psikolojimle adamın arabadan inemeyecegini bile dusunemiyorum...
Adam gulup, sakin sakin''peki'' diyor Sen once tedavini yaptır sonra gorusuruz...
Hastaneye yetişiyorum. Parmagım kucuk bir ameliyata alınıyor ve kurtuluyor.
Doktorlara tesekkur ustune tesekkur ediyorum.
Oyle ya beni sakat(!?) kalmaktan kurtardılar...
Birkac gun sonra adamın arabasını almaya gidiyorum.Tamir ettirecegim soz verdigim gibi.
Bana arabasındaki sakatlar icin yapılmıs elle kumanda aparatını nasıl kullanacagımı gosteriyor.
Basitmiş diyorum.
İçimden garip duygular geciyor...
''Ya'' diyorum ''bende boyle sakat olsaydım...''''Hayat nice olurdu???''
Urperiyorum...
Sonra guluyorum,''Hadi ordan'' diyorum ''sen kim sakat kalmak kim?''
Oyle ya, biz G.Dogu cehenneminden sapasaglam donmemiş miydik?
O içimde, bana asla bir sey olmayacagına dair eski inancım hala yanımda.
Adamın arabasını yaptırıp geri veriyorum.
Ona nezaket geregi kibar davranıp ozur diliyorum tekrardan.
Asıl istedigim uzaklasıp onu birdaha gormemek oysa...
Gozlerindeki kabulleniş ve herseye hakim bilge bakıslar beni rahatsız ediyor cunku.
Cunku alısmısım,sakatsa herseyiyle sakattır,ruhuyla beynıyle, dusuncesine...
Vucudunun eksikleri bana ruhununda eksikleri olması gerektigini cagrıstırıyor inatla.
Uzaklasıyorum ondan yapmam gereknleri yaptıgımı dusunerek.
Birdaha onu aramıyor sormuyorum.
Olaydan sonra uc ay daha işyerini calıstırıyor ve bırakıyorum.
Arabasına carptıgım sakat, hayatımın bu kısa iş tecrubesindeki kotu bir anımın içinde, sacma ve unutulması gereken bir ruya gibi geliyor bana.
Unutuyorum...
Aradan iki yıl geciyor...
Aylardan Mart
Parmagım .iyilesmiş sayılır...
Ama boyle havalarda parmagım üşüyor.
Bu usume canımı sıkıyor.
Bedenimin bir yerindeki bu eksiklige alısamıyorum. Dusunmemeye calısıyorum bu kucuk sızısını bedenimin.
Basıma gelecekleri bilmeden...
oysa,
Oysa
Odunu komuru olmayanların dusmanı bu ay,
Yuzunde soguk bir gulumseyişle geliyor...
Cebinin gizli yerlerinde benim için hoş olmayan planlarla...
Sonra
Sonra beni alıp kibirli dunyamdan,
O Sakat adamın dunyasına koyuveriyor!
Ameliyattan sonra Sakat kalacaksın denildiginde ,nedendir bilmem aklıma ilk o geliyor.
Yuzundeki o bilge magrur ifadeyi hatırlıyorum.
Kotu bir olay karsısındaki sukunetini,dinginligini...
İçimdeki savascıya onu gosterip yuru diyorum,
Onun gibi yuru...
Sasırmadan...
Sarsılmadan...
Yıkılmadan...