Sene 2010. Liseden yeni mezun olmuşum. Gözlerimin içi gülüyor. Hayata karşı aşırı umutlu ve heyacanlıyım. Yıllarca sürecek toksik arkadaşlıklarım başlamış. Tabi gençlikte anlamıyor insan farkına varamıyor. Nerede akşam orada sabah düzeniyle geçen yaz tatili sona eriyor. Sonbahar geliyor. Üniversiteye başlıyorsun. Derken yeni arkadaşlar ediniyorsun, fakat yine kendi toksik arkadaşlarından kopamadığın için üniversitede yalnız kalıyorsun. Sonbaharda istanbul'un büyüsüne ve özgürlüğüne kapılıp daha ilk dönemde tökezliyorsun. Kyk bursu yattığı gün en mutlu günün oluyor. Soluğu ya taksimde ya kadıköyde alıyorsun en sevdiğin toksik arkadaşınla beraber. Halinden o kadar memnunsun ki okul falan umrunda olmuyor belli zamandan sonra. Seneler seneleri kovalıyor. Göz sağlığın kötüye gidiyor. Bu sefer hastane hastane gezmeye başlıyorsun. Gözünle ilgili tüm detaylara hakim oluyorsun. Okul öyle böyle uzantılı olsada bitmiş Toksik arkadaşınla bir küs bir barışık hayatına devam ediyorsun. İş deneyimlerin oluyor muaaffak olamıyorsun. Engelli raporu çıkarıp maaşa bağlanıyorsun. Bazen maaşın kesiliyor bazen ise giriyorsun bazen is degistiriyorsun falan derken tam dikis tutturdum derken 4 senelik is yerin kapı önüne koyuyor. Seviniyorsun tazminat alacağın icin. Aldığın para ile borclarının yüzde seksenini kapatıyorsun. Kalan paraylada yarınlar yokmuşcasına takılıyorsun yalnızlığını bastırmak icin. Yasın 33 oluyor bir gece yarısı içine derin bir sızı çöküyor. Ben ne olacağım diye?
Yanında ne o toksik arkadasın var destek olacak ne de halinden anlayacak ailen.
8 aydır issizim. Artık gözlerimin az gormesinden dolayı engelli kadrosuna bile almıyorlar. Bundan sonra ne yaparım nasıl yaparım hic bisey bilmiyorum.
Yanında ne o toksik arkadasın var destek olacak ne de halinden anlayacak ailen.
8 aydır issizim. Artık gözlerimin az gormesinden dolayı engelli kadrosuna bile almıyorlar. Bundan sonra ne yaparım nasıl yaparım hic bisey bilmiyorum.